aşk

  • /
  • 13
cinsel yolla bulaşan psikolojik hastalık. anlık hevesler.
bazen kendimi çocuk gibi hissediyorum bazen de çok yaşlı.hatta o kdar yaşlı ki elini eteğini her şeyden çekmiş evinde geleni gideni olmayan hatta abartırsam son nefesine yaklaşmış biri gibi. işte bu anlarda dönüp geriye bakıyorum en güzel şeyin ne olduğunu soruyorum.idealler, başarılar mı hayır değil. paylaşımlar, sevgi ve aşk. her insan bunları mı hatırlar önemser bilmiyorum ama tüm eski aşklarımı iyi kötü farketmez anıyorum gülümsüyorum. tebrizi demişki sevmek bu kadar güzelken sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir kim bilir. her ne yaşıyorsak yaşayalım. hangi şartlar altında olursak olalım. umarım tüm insanlık içindeki sevme yeteneğini yitirmez. içinde bu canlanmamış insan görünümlü yaratıklar da umarım sevmenin tadına varabilir. sevilmek de güzel tabii ama sevmek, sevebilmek bambaşka bir duygu tarif edemiyorum sanırım. en çok serhat seni sevmiştim bu arada sen pas vermedin ama olsun. gülüşünü hiç bir zaman ama hiç bir zaman unutmayacağım. belki bambaşka paylaşımlarda bulunailirdik ama seninle geçen vaktim benim için çok anlamlı idi. şimdi bile gülümsüyorum. aşk, sen canlandıransın, yaşadığımızı hissettirensin. tanrı sevgidir diyen görüşler de var.
ey aşk sen nasıl bir şeysin, sevmezken bir anda sevdiren, çok mutluyken bir anda ağlatan, mutsuzken bir anda güldüren. galiba bu sefer farklı bir şeyler hissediyorum, nedense onu kıskandığımı hissediyorum. bilmiyorum onun başkalarıyla görüşmesini bile kıskanır oldum ama biliyorum ki o bana karşı aynı şeyleri hissetmiyor ve biz olamayacağız. ama benimki de tam böyle aşk gibi de değil garip bir duygu. ne oldu anlamadım.
o kadar çok "hissetiği şeyi aşk zanneden aptal insanlar" minvalinde yorum gördüm ki bunlar yüzünden aslında hiç aşık olmamışım gibi düşünüyorum bazen ama kesin yargıların çok büyük bir çoğunluğu yanlış oluyor bu yüzden sıfır sıkıntı
aşık olacaksın arkadaş. aşk acısı da çekeceksin. o zaman yaşadığını anlarsın.
açılın baylar, ilk aşkımı anlatıyorum. daha yeni yeni büyümeye başladım. güzelce giyindim ve köyde düğüne gittim. aşk meşk nedir bilmiyorum henüz. halay çekerken halay da, aşağı köyden esmer bir çocuk gözüme çarpıyor. göz göze geliyoruz ve ben ona kitleniyorum. sanki o an yeryüzünde sadece o varmış gibi hissediyorum. düğün bitti eve gittim ve yatağa düştüm. karnım da boşluk hissiyle uzandım. yemek yiyemiyorum ve sadece onu düşünüyorum. sonra geçti gitti. bir kaç kez gördüm onu bir yerlerde, ama neresine aşık olduğumu anlamadım. 1 haftalık ta olsa. böyleydi. bir daha aşık olma semptomlarını bu kadar net yaşadığımı hatırlamıyorum.
bi ömür hasretini çektiğimdir. yaşayanları kıskanırım, çokça yaşayanlara hafiften öfke duyarım ve nefret geliştiririm. bu da benim karanlık tarafım.
bir kaç cümle ile basite indirgemek doğru olmayacaktır. aşk, var oluş ile yok oluş arasındaki ince bir çizgidir. bu nedenlerden dolayı olgunluk ve bir duruş gerektirir.

peki aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?
• işinizi sağlama almak için yedekte birini tutmaktan vazgeçtiyseniz.
• onunla ilgili bir haber duyduğunuzda ya da başka kızalar ile sosyal ağlarda yorumlaşmasını kıskanıyorsanız.
• işe - okula gitmediğiniz zamanları onunla geçirmek istiyorsanız.
• çok önemli anlarınızda bile işinizi gücünüzü bırakıp onu hayal ediyosanız.
• birlikte yemek yemek, vakit geçirmek çok hoşunuza gidiyorsa.
• başkalarına karşı anlayışsız olduğunuz bir konuda ona karşı hoşgörülü iseniz.
• her çalan telefonda o arıyor diye heyecanlanıyorsanız.
• onunla buluşacaksınız diye saatler, hatta günler öncesinde kıyafet seçmeye, kişisel bakımınızı yapmaya başlıyorsanız.
• hayatınızdaki her şeyi onunla paylaşmak istiyorsanız.
• geleceğinize dair hayaller kuruyor ve planlar yapıyorsanız aşık olmuşunuz demektir.
dopaminli endorfinli bi atraksyondur. kafa güzelliğidir. ama harbi güzeldir.
minik kalbimin kaldıramayacağını anladığım heyecan. dün mesela kantinin bahçesine çıkınca ansızın onu gördüm, ne yapacağımı şaşırdım. bi keresinde de tramvaya binerken gördüm onu, hemen diğer kapıya koştum. o gün omzuma dokunup, "pardon geçebilir miyim?" bile dedi. bence yeterli bu kadar heyecan.
seni düşünmek güzel şey
seni düşünmek ümitli şey
fakat artık ümit yetmiyor bana
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum...
dürüst olalım, aşk sanılanın aksine oldukça bencil bir duygudur. total eclipse 'teki şu diyalog çok iyi anlatır:
(verlaine ve rimbaud birbirine aşık iki şairdir. verlaine' in karısı, verlaine'i eve dönmesi için ikna etmeye çalışıyordur)
verlaine: düşündüğün gibi değil, yeni kaledonya'ya göç etmemizi önerdi. içkiyi de bırakabilirim. sence de iyi bir fikir değil mi?
rimbaud: hayır
verlaine: mutluluğum umrunda değil mi?
rimbaud: hayır ve senin de umrunda olmamalı.
boşa ah etme a bülbül,
ne aşık kaldı, ne de gül.
göç etmiş eski sevdalar,
şimdi mevsim en son eylül.

çok eskiden adı varmış,
başka bir tadı varmış, adam gibiymiş sevmeler,
ne düzenbaz sevişmeler, ne vedasız gitmeler,
yokmuş böyle bahaneler.

vedalaşıp son eylülde, dökülmüşler yaprak yaprak,
o siyah beyaz aşkların adı şimdi eski toprak...

• "ah, uzaktan nazik görünen aşk,
nasıl da acımasız ve kaba denendiğinde..."
william shakespeare
romeo ve juliet
zamanında birine aşık olmuştum. ilk defa böyle bir şey yaşadığım için, hissettiğim heyecanın, çektiğim özlemin birebir aynısı yaşıyor sanırdım. adam bir de olgun, iki katım yaşamış. ben sanıyordum ki insan sevgili olunca; hetero ilişkilerde nasıl evli çift oluyorsa eşcinsel ilişkilerde de aynı şekil bağlılık oluyormuş. meğerse adam ortam kaşarıymış. onun benim gibi elli tane daha takıldığı varmış. hepsine de aynı muamele. başka alternatifleri olduğunu bilsem de hayatının bu kadar kalabalık olduğunu tahmin edemiyordum. nereden bilebilirdim ki, daha toydum o zamanlar. buna rağmen deli gibi seviyordum.

o değil de aşk insanı psikopatlaştırıyormuş. başkasıyla görüşmesinden çok benim hayal ettiğim ilişkiyi başkasıyla yaşıyor olabileceğinden korkuyordum. yani diyordum ki ya başkasına sadıksa, gözü sadece onu görüyorsa, onun dışında hiçkimseyle görüşmüyorsa. sonra bu adam benimle sevgili ayağına giriyorsa nerede kaldı başkasına karşı olan sadakati, aşkı. kendimi böyle avutuyordum.

insan olgunlaştıkça bir şeylerin farkına varıyor tabii. her şeyin net bilincine vardığımda o kadar sevmeme rağmen onu yüreğimden söküp söküp attım. hep on sene sonrasına odaklanırdım, çünkü tanrılaşmıştı gözümde. hayatım boyunca unutamam korkusu vardı. bu yüzden on sene sonra yaşlanıp gidecek, şimdiki güzelliğinden eser kalmayacak, ben hâlâ beğeniyor olsam da başkası beğenmeyecek diyordum. bu gün tanışmamızın üzerinden on sene geçmiş.


mesafe koyduğum dönemlerde çok geri dönüşler aldım ondan. yaptığım tek şey ölü taklidi yapmak oldu. ben sustukça daha da üzerime düşmeye başladı. bu sadece işimi kolaylaştırıyordu, o bana ulaşmaya çalıştıkça ben daha fazla direnme gücü kazanıyordum. içi boş, ciddiyetsiz cevaplar verirdim. önemsemediğimi hissettirerek.

en son bir talihsizlik yaşadı, ölümden döndü. daha hasta yatağındayken mesaj attı bana, durumu anlattı. üzüldüm adama, ilk defa ciddiyetli bir tavırla yazdım, geçmiş olsun dileklerinde bulundum. beni ne kadar çok özlediğinden bahsetti.

sonra bi gün olduğu şehre yolum düştü. daha önce bende travmalar yarattığı için(gecelere kadar beklediğim olurdu onu 5 dk görebileyim diye. ya çok geç gelirdi, ya da hiç gelmezdi) pek görüşme niyetinde değildim. yolumuz çakışırsa anca. sadece geldim diye mesaj attım. mesajımı görür görmez aramaya başladı. uygun olduğum için cevap veremedim ama uygun olunca dönerim diye de mesaj attım. ne de olsa ileride bi gün çay içeriz diye konuşacaz diye o gün pek önemsemedim. ama o durmadı, bekliyorum diye mesajlar atmaya başladı. aradığımda neredesin dedi. direkt ben mi geleyim sen mi gelecen dedi. aramızda da bayağı mesafe de var yani. şakasına sen gel dedim. tamam çıkıyorum dedi. niyetim de zaten bunu test etmekti. ortak bir noktada buluşalım dedim.

ben ondan önce vardım. o benim bulunduğum karşı tarafındaydı. benim tarafa gelebilmesi için alt geçidi kullanması gerekiyordu. ben de alt geçide biraz uzak olduğum için sen benim tarafa gel o zamana kadar ben de alt geçide varmış olurum dedim. zihnimde yer etmiş bir ana denk geldiğim için bu gereksiz ayrıntıya girdim. alt geçide erken vardım ya da o yavaş geldi. merdiven çit taraflıydı. başında beklediğim merdivenlerden çıkanlar arasında onu göremedim. 3 sene sonra onu göreceğimin heyecanı da vardı açıkçası, gözlerim her yerde onu arıyordu. karşı merdivene bakmaya başladım. insan kalabalığının içinde nihayet onu görebildim. onca hızlı akan trafik içinde merdivenleri tek tek yavaş yavaş çıkıyordu. içim kıyıldı, gözlerim nemlendi. farketmesin diye toparlamaya çalıştım. hemen olduğu yere yürüdüm. beni gördüğü gibi sarıldı, çok özlemişti hissediyordum. bende ise sadece acıma duygusu.

neyle geldin dedim dolmuşla dedi, eee araba? dedim. sattım dedi, ameliyat masrafını karşılamak için. gözlerim tekrar nemlendi, kalabalığa çevirdim yüzümü. sağlık olsun dedim, param olursa sana alırım yenisi dedim. belimi sıktı, bi cafeye doğru yürüdük.


anlattığına göre benden sonra çok özlemişti beni. hatta geleceğimi bilse 1000 km öteden olduğum yere gelip otel tutacakmış. geleceğimi düşünmediğinden yapmamış. gelir miydin diye sordu. düşündüm, cevap bulamadım. ameliyattan sonra olsa gelirdim dedim. peki ya önce? dedi. öncesine gitmek gerek dedim.

işin yoksa buradan bana gidelim dedi. şaşırdım. hiç yapmadığı şeydi. sevgiliyken bile bunu teklif etmemişti. evi kırmızı çizgisiydi, doğup büyüdüğü yerdi. beni asla davet etmezdi. benim işim yok da sen emin misin dedim. gel ne olacak dedi. içimi bir huzur kapladı. belki hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı ama bunu da gördüm dedim. içimdeki o problemli aşk duygusu yerini şefkata bırakmıştı. kendini affettirdi bana ve anladım ki bir insan anca affettiği zaman üzerindeki yükü atıyormuş.


evine gittik, gece yarısına kadar oturduk sohbet ettik. gece uyurken bana sarıl bırakma dedi. sabah da bir işi vardı erken çıkacaktı. ben uyandığımda mutfaktan sesler geliyordu. kalkıp gittiğimde çıkmadan kahvaltını hazırlayayım, uyanınca yersin dedi.
aşk , yer yüzünde bir insanda bulunan tüm duyguların genel adı galiba .
mutluluk , acı , hüsran , keder , özlem ,umut , neşe , kıskançlık her türlü duyguyuyla karşılacağınız durum .
  • /
  • 13