pillimiyango43

Durum: 718 - 0 - 0 - 0 - 27.11.2020 02:52

Puan: 10348 - Sözlük Kaşarı

6 yıl önce kayıt oldu. 8.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 36

sermiyan midyat

bülent ersoy'un direk yürüdüğü adam...
(başından izleyip 46 dakika bana küfretmeyin, 46.dakikadan sonrası.)

alttaki yazara soracaklarım var

kesinlikle rio olurdu. https://www.imdb.com/title/tt1436562/

seyrettiğin filmlerde kendini kötü karakterle mi yoksa iyi karakterlerden biriyle mi özdeşleştirirsin? motivasyonunu doğru bulduğun, en sevdiğin kötü karakter?

ne istediğini bilmeyen insan modeli

valla çekilmezdir. kararsızlığa dozunda, yerinde bir nebze katlanılabilir, yardımcı olunabilir, hepimizin başına gelebilir ama sen daha ne istediğini bilemiyorsan, ben seni nasıl anlayacağım?

ayı sözlük’te tanışmak için atılan ilk mesaj

daha doğrusu atılandan çok, basit bir selam mesajını bile "adam bana yürüyor" diye algılayan insanlar yüzünden atılamayan ilk mesaj.

feminenlere ilgi duymayan gay

feminenlere ilgi duymayanları homofobik olarak damgalayan feminenlerin kaç tane feminen adamla birlikte olduğunu sorsak?
tanıdığım hiçbir feminen arkadaşımın şimdiye kadar feminen birine ilgi gösterdiğini görmedim.
atmaya gelince mangalda kül bırakmıyorsunuz da, var mı aranızda bir cengaver, ben feminenim ve feminenlerden hoşlanıyorum diyebilecek?

hayatında hiç gabile chat kullanmamış gay

bir tanesi de benimdir, hatta neden bu kadar ilginç olduğunu bile anlamadım.

rimming yaptığı dudaklarıyla öpüşmeye çalışan tip

midem kalktı, aseksüelliğe giriş dersi gibi.

kuralsız seksin bile kuralı var

naçizane tavsiyem, o'nu kaçırma, bir daha öyle birini bulamazsın.

iş yerinde başıma gelen kötü olay

konu başlığı diğer adama empatiyle atılmış sanırım?

mutluluk veren küçük şeyler

birisinin gözlerinin içi gülerek -naber diye sorması.
birisinin gülümsemesine sebep olmam.
son dönemde lifalif kuru yemişli veya kuru meyveli.

mail arkadaşlığı

uzun uzun yazmayı sevmeyen biri olarak hiçbir zaman başarılı olamadığım arkadaşlık türü. yazışma bazlı arkadaşlıkların taraflarını kıskanıyorum.

tenet

sinemada seyretmeyi çok istediğim ama maske ve boş koltuk muhabbetinden dolayı sanırım ev ortamında harcayacağım film.

küçükken en çok sevilen çizgi filmler

coyote ve road runner
inanılmaz örümcek adam
voltron
he-man

aids

ki günümüzde yeni nesil testler ile tanı konma süresi 60 güne kadar düşmüştür.
hiç kimse kusuruma bakmasın ama korku, utanma, umursamazlık kisvesi altında basit bir kan testini yaptırmaktan kaçınan kişileri ne anlayabiliyorum ne de saygı duyabiliyorum.
her şeyden önce maliyeti olan bir test değil, bağlı olduğunuz aile hekiminde bile istediğiniz zaman yaptırabileceğiniz basit bir kan testi. (sadece cinsel yolla bulaşan hastalıklara da bakılsın demeniz yeterli.)
anonim olmak istiyorsanız, birçok şehirde hiçbir bilginizi almadan bu testi yapan gönüllü kuruluşlar var.
karşılığında ne kazanırsınız?
tanıdığınız ya da tanımadığınız seks partnerinizi, aile bireylerinizi, yakınlarınızı korursunuz.
erken safhalarda ilacınıza başlar ve bulaştırma riskinizin olmadığı döneme daha çabuk ulaşırsınız.
hiçbir zaman korunmadan ilişkiye girmeyin ama unutmayın ki prezervatifin bile koruyuculuğu yüzde yüz değilken ve bu virüsün, kan yolu ile bulaşa göre düşük ihtimal bile olsa, üreme organ sıvılarıyla bile bulaş riski varken en azından 6 ayda bir kan testi yaptırmayı alışkanlık haline getirin.
hem kendinizi hem de çevrenizdeki insanları koruyun.

sevgiliyle uyanmak

en güzel duygulardan biri. bir de yatakta oyalanacak, beraber kahvaltı yapılacak, günün kalanını da beraber geçirmek için imkan varsa değme keyfine.

sosyal medya yasası

geçmişi temizleme hareketinin vuku bulmuş hali.

bir gün nasıl olsa bitecek diyerek bir ilişkiye hiç başlamamak

bitmeyecek olanı bulma şansının önündeki en büyük engel.

şeytanın avukatı

al pacino'nun tanrı hakkında yaptığı konuşma sahnesi aşırı provokatif bulunarak bazı ülkelerde kesilerek gösterime girebilmiş film.

bak ama dokunma,
dokun ama tatma,
tat ama yutma...

ferdi özbeğen

başlığı görünce duygulandım, 90'lı yıllarda bizzat tanışma şansı da yakaladığım hem kadife sesini hem de kişiliğini sevdiğim sanatçı. göreceli olarak özel hayatını kendi özelinde tutmayı, her ne kadar magazin çukuruna çekilmek istense de sanatıyla anılmayı başarmış ender kişilerden. ayrıca unplugged albümlerin türkiye'deki ilk örneklerinden birisine imza atmıştır.

en sevdiğim parçalarından;


alttaki yazara soracaklarım var

açık ve net; umut. (ad olarak çok sevsem de kişi ismi değil, duygu olarak.)

sadece bir gün için tanınmış biriyle yer değiştirebilecek olsan (onun bedeninde kendi bilincinle) kiminle yer değiştirmeyi isterdin, niçin?
  • /
  • 36

her güzel şeyin bir sonu vardır

her çirkin şeyinde sonu olduğunun net ispatıdır. kendini güzel sanana ceza niteliğindedir. karbonfiber misin pzvnk.

sevgili tarafından tecavüze uğramak

ilişkilerin çoğunda yaşanan yaygın bir şey aslında bu ama çoğu zaman dile gelmez veya inkar edilir. ama bunun çizgisinin nerede çekileceği konusunda emin değilim.
mesela ben dün sevgilimle buluştum. seks yaparken ona çok acıyor çıkar dedim. o "dur geliyorum zaten" diyerek 3-5 saniye daha ilişkiye devam etti. bu durumda bana tecavüz etmiş olduğunu söyledim ona ama kabul etmedi kesinlikle.
tecavüz illa ilişkinin başından itibaren olacak bir şey değil bence. dur dendiği zaman durulmalı diye düşünüyorum.

aşık olduğundan emin olamamak

filmler, kitaplar ve efsaneler biz insanlara hep karnında hissedilen kelebeklerden, beyin aktivitesinin düzgün çalışmamasından, beyaz ata binmiş kısmetlerden bahsededursun gerçek aslında biraz farklıdır.

aşk ve sevgi öğrenilebilir kavramlardır. değer veriliyor, görülüyor, birlikte geçirilen zamanda vücut mutluluk hormonlarını bolca salgılıyorsa yani mutlu hissediyorsanız ve birlikte uyuyor ve dinlenmiş hafif uyanıyorsanız emin olabilirsiniz.

ölmesi gereken ünlüler

yarım aklımla ve yanlış algılarımla isim veremeyeceğim başlıktır. yine de kimsenin ölmesini istemem gibi ahlaki doğruculuk da yapamıyorum. aklıma deadpool 2'deki deadpool'ün hitler'i öldürmek için geçmişe gittiği sahne geliyor. bebek hitler'e bir şey yapamıyor ama adamın ileride yapacaklarını biliyordu. o aşamaya gelince muhtemelen ölmesini istediğim kişiye karşı vicdani bir tutum geliştireceğim. ama ölmesini istediğimiz ünlünün ölümüne biz sebep olmayacaksak bu kararı daha rahat verebiliyoruz değil mi! ben toplumda bölücü, insanlara zararı dokunan, kötü örneklerin (ama en uç olanlarının) ölmesini isteyebilirim ama işin derinine inince orada karar mekanizması düzgün bir ritmle çalışmıyor. böyle düşününce de ölüm denen şeyin insan eline bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum. karmakarışık...

deeper and deeper

içinde yer alan pek çok gizli hit gibi harcanan bir erotica parçası. şarkı 90ların başında dünyaya yayılan dans müziğinin tanımı gibidir.



hoşlanılan erkekle duş almak

komik diyaloglarında geçtiği duş.

--hey nereye?
-ee işim bitti hayatım.
-- . gusül abdestialmadın ama.
-off yaaa.
(abdest alınmaya başlanır)
--öyle değil öyle olmaz!!
-ama benim mezhebime göre böyle alınıyo.
--hayır benim dediğim gibi alacaksın.
-öff ya öliym ben öliym iyi ki duş alalım dedik hacca yolluyacaksın adamı.
--züküşürken böyle konuşmuyordun ama !!
-assdfsdfg

ayı sözlük itiraf

insanlar ne kadar mantıklı, sağduyulu, tutarlı düşünse de bazı konularda olaylar düşüncelerini desteklediğinde çok salakça fikirlere kapılabiliyor. lise dönemi ergenliğiyle platonik bağlandığım okulumuzun müdür yardımcısı vardı. neredeyse aradan on sene geçmiştir. platoniklerin arasindan en tutkuyla bağlandığım adamdı. hayatta bana bir fırsat sunulsaydi, her türlü onunla değerlendirmeyi seçerdim. o kadar olağanüstü bir şey gibi geliyordu ki tenimin tenine değmesi; aşkı sevgiyi geçtim, sırf nasıl bir histir bu merağından belki de en çok istediğim şeydi. bilen bilir platonikler durup dururken birine bağlanma olayı değildir. dogru ya da yanlış karşı tarafın da tavırları seni buna sürükler. etkisini yitirdiğinde karşılık konusunda en iyimser düşündüğüm adamdı kendisi. yeni yaslarimin getirdiği tecrübe ve olaya birkac sene uzaktan bakınca en ufak bir alaka görmüyordum bile. hatta yakın zamanda onu gördüğümde karşılaşmamak için elimden geleni yaptım. ama dün telefona dalmışken iş yerinin oradan birinin geçtiğini farkederken kafamı kaldırır kaldirmaz birinin gözleriyle içeriye göz gezdirdigini gördüm. aynı zamanda yürüdüğü için tam gözler bana kayınca işyerini de geçmiş oldu. bir anlık noluyor lan dedim kendi kendime. anlam vermeye çalışıyorum. oldukça düşündüklerimden uzak ihtimallerden yana kullanıyorum mantığımı ama hafiften de aklım başka yana kaymiyor da değil. hani bir şey olacağından değil. biliyorum kırk yıl böyle sürse hiçbir şey olmaz ama içinin bi yerlerinde bir şeyler cız ediyor yine. gecem onu düşünerek geçti. hala karşıma çıkınca ayaklarım titriyor.

nefesin ile dertleşmek

o bile beni anlamıyor artık, vazgeçti dinlemekten

ayı sözlük günlük

yalnızlıktan geberiyorum artık günlük.
virüs yüzünden tüm sosyal aktivitelerim iptal oldu -iyice de başarıyordum sosyalleşmeyi- bir haftadır evdeyim.

evdeyken yalnızlığım daha çok canımı acıtmaya başladı. okul , iş yoğunluğundan dolayı çok hissettirmiyormuş meğersem.

yeni anladım

mesajını beklediğim kişi bana dönmedi (yine)
ah korona ah onu bu pazartesi buluşmak için ikna edicektim oysaki. bu muhabbet geçsin diye 3-4 gün bekledim fakat o bana , sana sonra yazıcağım dediği şeyi bile yazmadı yedi günde.
üzdü..
daha yazmayacam ona.

kısmet açma büyüsü bilen var mı ? büyü filan yaptırmayı düşünüyorum artık. kafayı yemeye başladım. kendimi yine instagramda çiftlere bakarken yakaladım. ulan biz bir tanesini bulamıyoruz millet polyamory ilişki yaşıyor. hemde kütahyada.

birazdan ağlayarak uyumaya çalışacağım (yine). iyi uykular günlük.

ayı sözlük günlük

merhaba günlük iki gündür bekliyorum. bekliyorum fakat yazmayacağını da biliyorum.
hep mesajları ben attım ama sıkıldım ya birazda ben ilgi göreyim. sürekli kovalayan taraf ben olmak istemiyorum hep seven hep seven ben , sevilen onlar. sıkıldım.

ne de zor sevecek sevilecek biriyle tanışmak.

neden kimseyi bulamıyorum ki günlük. sanki bedenimi saran anti-gay enerjisi var.

çok kıskanıyorum sahilde oturup birbirlerinin gözlerinin içine bakan insanları. dudağım ne zaman bir dudağa değecek ?
içimdeki boşluk ne zaman kapanacak ?
ne zaman teninin kokusunu içime çekeceğim onun ?
ne zaman keşke zamanı durdurabilseydim diyeceğim ?

her an ölecekmişim gibi.
sevilmeden , sevişmeden , sevmeden ölmek istemiyorum.

Toplam entry sayısı: 718

feminenlere ilgi duymayan gay

biri de benim. ama o çok bilmiş yargıların aksine sebep ne dışarıdan fark edilme kaygısı ne de cinsiyetçilik safsatası. sadece cinsel anlamda ilgimi uyandırmıyor, bu kadar basit.
bir de bunun üzerinden maruz kalınan ayrımcılık suçlamaları var ki o daha da vahim.
yani anlamıyorum, sen kıllı/kılsız, kaslı/kassız, uzun/kısa, büyük/küçük, genç/yaşlı olsun diye bir bir sıralarken ayrımcılık yapmıyorsun da ben feminen olmasın diyince mi ayrımcılık yapıyorum?

albertcamus

bak bu da ilginç oldu; açtığı başlıkların yüzde doksan dokuzunda keskin ifadeler, genellemeler ve sıfatlandırmalar bulunan birinin, ön yargıdan şikayet ediyor oluşu biraz garip değil mi?
sanmıyorum ki burada bulunan herhangi biri, yazdıklarını okuyarak seni tanıdığına kanaat getirsin, ama bir yandan da kabul etmek gerekir ki, yazdıklarımızı okuyan kişilerin hakkımızda fikir sahibi olmaları için ellerindeki tek veri ne yazık ki yine bizzat yazdıklarımız.
gelelim esas en üzücü olan, kurgu bir karakter olduğun ve üzerine alınmadığın kısma; yani yazdıklarının asında senin düşüncelerin olmadığını, yarattığın kurgu karakterle rahatça itham ederken, kurgu karakterini itham edenleri tuhaf olarak görüyorsun, o zaman şimdiye kadar yazdıklarını okuyan bir yazarın şunu sormaya hakkı yok mu, sen bizle kafa mı buluyorsun?

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

içerken yanında, -nabersin, keyifler iyi mi, diye sorabileceğin birinin olmadığını,
sinemada, yanındaki koltuğa kaykılmak yerine koltuğu ortaladığını,
kahve, sohbet isterken, kahve içip telefona gömülmüş olduğunu,
eve dönüşte, arayıp -bir şey lazım mı, diye sorabileceğin birinin olmadığını,
libidon tavanken, kendini bilgisayar, telefon vb başında porno izlerken bulduğunu fark ettiğin tüm o anlar.

covid-19

kronoloji müthiş;
sabah saatlerinde, dünya bankası corona virüsüyle mücadele eden ülkelere 12 milyar dolar ayırdığını açıklıyor,
sonrasında imf aynı amaçla 50 milyar dolar bütçe ayırdığını açıklıyor,
öğle saatlerinde sağlık bakanlığı'ndan "bu virüsün şu anda türkiye'de olma ihtimali çok yüksek" açıklaması geliyor,
geceyarısı da ilk vaka duyuruluyor.

miso çorbası

belki de japon mutfağının en güzel yemeklerinden biri.
bildiğim kadarıyla ana malzemesi olan miso, soya fasulyesi ve farklı tahılların birlikte harmanlanıp, yaşlandırılmasıyla elde edilen bir tür kıvamlı macun.
yine soyadan yapılan bir tür peynir ve çeşitli sebzelerle beraber taneli pişiriliyor.

albertcamus

bak bu da ilginç oldu; açtığı başlıkların yüzde doksan dokuzunda keskin ifadeler, genellemeler ve sıfatlandırmalar bulunan birinin, ön yargıdan şikayet ediyor oluşu biraz garip değil mi?
sanmıyorum ki burada bulunan herhangi biri, yazdıklarını okuyarak seni tanıdığına kanaat getirsin, ama bir yandan da kabul etmek gerekir ki, yazdıklarımızı okuyan kişilerin hakkımızda fikir sahibi olmaları için ellerindeki tek veri ne yazık ki yine bizzat yazdıklarımız.
gelelim esas en üzücü olan, kurgu bir karakter olduğun ve üzerine alınmadığın kısma; yani yazdıklarının asında senin düşüncelerin olmadığını, yarattığın kurgu karakterle rahatça itham ederken, kurgu karakterini itham edenleri tuhaf olarak görüyorsun, o zaman şimdiye kadar yazdıklarını okuyan bir yazarın şunu sormaya hakkı yok mu, sen bizle kafa mı buluyorsun?

aktif olduğunu her fırsatta dile getiren yazar

napsın adamlar? elbette her fırsatta dile getirecek yoksa adamları eşcinsel zannediyorsunuz.

ayı sözlük itiraf

bugün akşam üzeri, asla yapmayacağım bir şey yaptım, hayatımda ilk defa sadece fotosunu gördüğüm ve toplamda dört cümle yazıştığım biriyle tanıştım. -selamlar, -avm'nin üst katında x yerde yemek yiyorum, -yalnız? -evet, gelsene... bu kadar. ne olacak ki, diyip bindim asansöre, çıktım yemek katına.
plansız bir durum ve önceden verilmiş başka bir sözüm olmasından dolayı kısa bir sohbet oldu ama nasıl güzel, nasıl tatlı adamın teki namussuz. şu kadarını söyleyeyim, elimden tutup -hadi deseydi, gitmiştim adamla. o an bu hissettiğimi ne belli ettim, ne de söyledim. eğer iletişim sürerse bir gün zaten anlatırım ona da, benim pek içimde kalmaz. ama o güne kadar ne siz okudunuz ne de ben anlattım ona göre...
şimdi düşündüm de, ister misin adam sözlük yazarlarından biri olsun, rezilliğe gel

instagram kullanmayan erkeğin zeki ve kültürlü olduğu gerçeği

son zamanda duyduğum en saçma genellemelerden birisi, genelleyenin düşüncesine saygı duymak! (nasıl olacaksa?) bir yana, instagram kullanan tüm erkekleri geri zeka/aptal ya da kültürsüz olarak nitelemek bir anlamda genelleyenin de zeka skalasında nereye denk geldiğini düşündürdü.

bir koli mekanı olarak ayı sözlük

burada bulunmanın yegane amacı başlıktaki düşünce değilse, hiçbir sorun göremiyorum.
bir insanın kendisini anlayan, söylediğini anlayabildiği, paralel hayat görüşüne sahip, düşüncelerine önem verebileceği birisiyle tanışması kadar güzel bir şey var mı?
sözlükte, kafede, metroda, mahallede olması neyi değiştirir...

ölümden sonra hayat varsa neden müminler hemen ölmüyorlar

başlığın sahibi için, öncelikle ahirete inanmaman kendi açından iyi olmuş çünkü bir adım öne yürüyüp, kendini bir yerlerden atmakla allah'a ulaşma fikrin tümüyle yanlış. boşu boşuna kendine yazık edermişsin.
her ne kadar senelerimi işin ilmine vermemiş olsam da basit bir şekilde; dine göre ahiret, hak etmeden önce uğruna çaba gerektirir. yani daha basitçe; bir ödüldür. ödülün iyi veya kötü olacağını senin dünyevi yaşamındaki kararların belirler. sana verilen ödev o yaşamı layıkıyla, gösterilen doğrularla yaşamandır. içinde doğmuş olduğun, yaşadığın toplum seni yargılarken bile değiştirmen için bir seçim hakkın var, en basiti müslümanların aldığı kararların yaşam haklarını, sosyal haklarını tehlikeye sokmadığı bir toplumda yaşamayı değerlendirebilirsin? bu hakkı kullanmak yine senin hür iradenle sınırlı.
ikincisi, biraz daha kafa yorup düşünürsen, hayat tarzını, gay olmanı eleştiren kişilerin dininin ne olduğu (burada müslümanlıkla eşleştirmişsin) çok önemsiz bir nokta, zannediyor musun ki o kişi başka bir dine inansaydı senin gay olmanı ya da yaşam tarzını hazımsayacaktı? hiçbir din eşcinsel ilişkiyi onaylamaz dolayısıyla konu dini inanış ya da inançsızlık değil kişinin kendisinden mütevellittir.
çıkış noktan doğru olsaydı bütün dinsizler, inançsızlar ya da müslüman olmayanlar gay olmanı normal karşılardı ama ne yazık ki yok öyle bir dünya.
ayrıca kur'an-ı kerim'de iman edilmesi için zulmetmek diye bir şey yoktur, yine eleştirdiğin din değil kişiler olmalı.

adamı göt gibi ortada bırakan sorular

yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan?

eşcinsel olmaktan korkmak

sözlüğün kadrolu psikologlarının linç mekanizması devreye girmiş
eşcinsel olmaktan korkuyorum derken acaba eşcinsel duygularım var mı, sorusuna cevap verememekten bahsediyor olabilir mi?
korkuyla bahsettiği, veremediği cevabın biz de dahil kendinden başka herkesin onu bir şekilde damgalayabileceğinin yarattığı baskı olabilir mi?
ne de olsa biz anamızdan bu duyguyla ama daha da önemlisi bu duyguyu kabullenerek doğduk, hiçbirimiz hayatımızın hiçbir döneminde bu korkuyu yaşamadık, sorgulamadık ve kıvranmadık, demek ki homofobi bu. sonuçta en ufak eşcinsel sorguyu, anlamlandırma çabasını homofobik olarak damgalamaktan daha kolay bir şey var mı?
o zaman, "yine yanlış anlaşılmasın her türlü sevgiye ve sevişmeye sıcak bakarım. ancak hem cinsim ile sevişme düşüncesi bende bir bunaltı oluşturuyor." diyen birine, -ben homoseksüelim ama karşı cinsimle sevişme düşüncesi beni darlamıyor, bunaltmıyor- diyenleri sağ tarafa, geri kalanları heterofobik homoseksüeller olarak sol taraftan danışmaya alalım lütfen.

feminenlere ilgi duymayan gay

feminenlere ilgi duymayanları homofobik olarak damgalayan feminenlerin kaç tane feminen adamla birlikte olduğunu sorsak?
tanıdığım hiçbir feminen arkadaşımın şimdiye kadar feminen birine ilgi gösterdiğini görmedim.
atmaya gelince mangalda kül bırakmıyorsunuz da, var mı aranızda bir cengaver, ben feminenim ve feminenlerden hoşlanıyorum diyebilecek?

instagram kullanmayan erkeğin zeki ve kültürlü olduğu gerçeği

son zamanda duyduğum en saçma genellemelerden birisi, genelleyenin düşüncesine saygı duymak! (nasıl olacaksa?) bir yana, instagram kullanan tüm erkekleri geri zeka/aptal ya da kültürsüz olarak nitelemek bir anlamda genelleyenin de zeka skalasında nereye denk geldiğini düşündürdü.
Henüz takip ettiği biri yok.