ayı sözlük günlük

  • /
  • 10
sözlük bugün de bitiremedim 2 günümü aldı bu iş yine de sana yazmaya geldim.
bugun hayvan gibi entry giriyorum. dark bear mutludur umarim gunluk. is yerinde son gunlerim. uzun mesafe iliskileri got acisindan hallice. optum. bye.
selam, günlük bugün yine sabah beşe kadar oturduğumdan okula gidemedim. bu art arda uyuyamadığım kaçıncı gece oldu sayamadım. bugün de çok yorgun uyandım. öğleden sonra hazırlanıp sevdiğim insanlari görmeye gittim. her şey yine sıradan ve sıkıcıydı aynı bu günlük yazısı gibi.
sevgili günlük, nasılsın iyi misin beni sorarsan ben çok iyiyim. buralarda hava çok soğuk omasına rağmen kapı komşum albertle her gece her gece sorma gitsin.
iki gündür sabah 9 akşam 11 konferanstayım, bugün de son günü, şimdi kalkıp yine gidicem. çok yoruldum çünkü gönüllü olarak resepsiyon deski senin atölye çalışmaları benim çalışıyorum, organizatörlere yardım ediyorum, bu arada da konferans programı etkinliklerini takip etmeye çalışıyorum, yeni bir sürü insanla tanışıyorum falan. avrupa’nın 4 köşesinden lgbt aktivisti tanıdığım, arkadaşım oldu. bu arada çok değişik bir sürü sunum izledim, queer yaşlılığı, nasıl topluluk oluşturulur (community building), online kampanya nasıl yapılır, kötü amaçlı datelerden nasıl sakınılır (rusya’da ciddi bir problemmiş), lgbt yıldızlardan nasıl yararlanılır gibi çok farklı konularda konuşmalar vardı. bu işlerle uğraşmayı hep sevdim, benim için başka lgbt kişilere ulaşmanın en sağlıklı yolu gibi geldi hep. dün akşam çok tatlı türkçe konuşan yunan bir çocukla tanıştım, italyan lezbiyen kadınlarla biseksüel pursuit oyunu oynadık, sonra da herkesin bet sesiyle karaoke yapmasını izledim. çok fantastik evet, zaten olayın bu kadar fantastik olması çekici yapıyor. neyse hadi kalkıp duş alayım, herkese güzel bir haftasonu dilerim.
sevgili günlük ve sevgili kızlar,

bugün evden çıkmadan bir gün geçirme çelınç yaptım. melankolik bir hava hakimdi tüm gün. şebnem ferah dinleyip evde sürekli çığlık attım. gözlerimden dökülen yaşlar da bana eşlik etti.

ayrıca (bkz:ayı sözlük ağlama duvarı).
dün akşam 20 yıllık erkek en iyi arkadaşım, onun ablası ve kocası ile benim evime yemeğe geldiler. çok keyifli bir akşam geçirdik, yedik içtik. bu insanları neredeyse 20 yıldır tanıyorum ama eşcinsel olduğumu onlara açalı 1 yıldan biraz fazla oldu. bu pek gurur duyduğum bir durum değil ve açılmak benim için çok zor bir süreç oldu. yine de açılabildim çok şükür ve dün ilk defa aynı ortamda bu bilgi açık bir halde bir aradaydık. herkes kendi romantik ilişkisinden bahsederken ben de kendi sevgilimden rahat rahat bahsettim ve bu beni çok iyi hissettirdi. "oh be ulan" dedim, "hele şükür yıllardır kendimi içine hapsettiğim şeyden çıkarabildim". insanın en yakın arkadaşlarından bile hayatının önemli bir kısmını saklıyor olması büyük bir haksızlık bence. hem insanın kendine haksızlık, hem de "en yakınım" dediği kişilere haksızlık. gel gör ki, benim gibi kişiler için kolay olmuyor bu.

ben zaten kanırta kanırta da olsa açılma yolundaydım da, beni iyice rahatlatan, eşcinsel olmayı dünyanın en normal, en doğal şeyi olarak hissetmemi iyice sağlayan, beni neredeyse her arkadaşıyla tek tek sevgilisi olarak tanıştırıp, onların yanında elimi tutup beni öpen bir erkek arkadaş sahibi olmak oldu. üstüne elele tutuşup şehirlerde gezdik tozduk, hiç eşcinsel olmaktan ve bunu göstermekten çekinmeyen (gerçi göstericem diye abartı bir hareket de yapmıyordu tabii) birisi ile beraber olmak ciddi şekilde sizi de açıyor. misafirlerim gittikten sonra sevgilimi aradım (kendisi şu anda bu şehirde değil), ve beni çok değiştirdiğini, bana çok iyi geldiğini, kendisini bulduğum için kendimi çok şanslı hissettiğimi, bana yaptığı her şey için ona minnettar olduğumu söyledim. o da benim için benzer şeyleri hissettiğini söyledi. gerçi kendisini bulduğumda zaten rahat bir adamdı, ben ona ne yönde etki ettiğimi bilmiyorum, en azından bana etki ettiği yönde etki etmedim çünkü zaten rahattı işte.

bir önceki sevgilim de dünya iyisi bir insandı ve onla çok mutluydum fakat bu açılma, ilişkiyi açık etme konularında daha çekingen birisiydi. gerçi ben hayatımdaki kimseye karşı açık değilken onun hiç değilse her şeyini anlatabildiği bir annesi ile güzel bir iki tane eşcinsel dostu vardı (bunlar benim eski durumumla karşılaştırıldığında büyük şeyler bence), ayrıca mesela üniversitede kendine yakın hissettiği hocalarına da "ben eşcinselim" diye açılmışlığı olan biriydi. ama mesela ben de onu annemle tanıştırmak istemiştim de hiç kabul etmemişti, annemin vereceği tepkiden çekiniyordu, kadını boş yere üzmeyelim diyordu. oysa üzülmek değil, anneme erkek arkadaşımın da normal bir insan olduğunu, endişe edecek bir şeyin olmadığını göstermek istemiştim ben, bir de erkek arkadaşımla gurur duyuyordum, annem de görsün tanışsın istemiştim. oysa şimdiki erkek arkadaşım anneme çiçekler aldı, elini öptü, bir sürü muhabbet etti, arabasıyla gezdirdi falan, annem mest oldu resmen.

bir de farkettiğim bir şey şu ki, başka arkadaşlarıma açılmak ve onların da beni eşcinsel kimliğimle kabul ettiklerini görmek, bu şekilde rahat konuşabilmek, geri dönüp benim kendi eşcinselliğimle daha da barışmamı, kendimle daha rahat olmamı sağlayan bir döngü yaratıyor. bu nedenle de yakın çevreme açılmanın ve bu şekilde rahat olmanın psikolojim üzerindeki besleyiciliğini gözlemleyebiliyorum.

şanslı hissediyorum valla, karşıma çok güzel insanlar çıkıyor, beni seven, bana değer veren. çok şükür, nazar değmesin. insanın yanında sevgilisinin olması iyi bir şey. herkese gönlüne göre güzel bir insan vermesini dilerim.
bugün çok verimli bir gün geçirdim. sabah saat 12 gibi pcnin başına oturup lol oynamaya başladım. gece 2de bıraktım. emeklerim karşılık verdi. yaptığıma değdi. lig atladım. 12 kasımda ligler sıfırlanacağı için oyuna harcadığım zamanı olabildiğince arttırdım. hedefime ulaşmak için azimle savaşacağım.
bugün çok verimsiz bir gün geçirdim. sabah saat 12 gibi pcnin başına oturup lol oynamaya başladım. gece 2de bıraktım. emeklerimin karşılığını alamadım. takıma troller, afkler geldi. lig atlayamadım. çok üzgünüm. beni teselli edecek sevgilim olaydı keşke.
2 gün önce sevdiğimle kavga edip durduk. resmen geceleri uyuyamaz oldum. trip yapıp duruyor, ben alttan almazsam biraz yumuşuyor. "seni çok seviyorum. sen beni neden üzüyorsun?" diyemiyorum. çünkü ben de farkında olmadan onu incitiyorum. sevgili falan da değiliz. biz neyiz gerçekten ben de bilmiyorum ama bağlanmak fikri beni ürkütüyor.
tarif etmesi zor deneyimler yaşıyorum. aslında çok normal şeyler ama hayatımda hiç yaşamadığım şeyler olunca, o kadar inanılmaz geliyor ki... rüya gibi.

erkek arkadaşım işyerinden bir arkadaşının kocasının piyano resitaline davet etti beni, bu akşam beraber gittik. konser öncesi işyerinden bir dünya insanla karşılaştı normal olarak, bir kısmı da türk, herkese "işte bu da erkek arkadaşım antti" diye tanıştırdı. zaten herkese anlatmış, herkes "aa antti sen misin, çok anlattı seni" dediler falan. konser sonrası da kokteyl oldu, gene benzer durumlar, bazı arkadaşları ile bayağı samimi oldum, kahkahalar, espriler falan.

hani "e yani ne var bunda?" denilebilir ama ben hayatımda ilk defa bu kadar kalabalık bir ortamda birinin erkek sevgilisi olarak tanıtıldım ve bir sürü sosyalleştim falan, ki sosyalleştiklerimin çoğu da diğer türklerdi. olumsuz hiç bir şey yok, önyargı yok, zaten erkek arkadaşım anladığım kadarıyla işyerinde bayağı sevilen biri. bir taraftan çok normal, ama bir taraftan da rüya gibi. allah bozmasın, nazar değmesin ama kendimi hakkaten çok şanslı hissediyorum, şu ortamları hayatımda yaşayabildiğim için. yıllarca eşcinsel olmaktan dolayı kendine eziyet etmiş, hatta tabii eziyet de görmüş birisi olarak, oralardan şu noktaya gelmiş olmak, nasıl şans geliyor anlatamam. herhalde o kokteyldeki kimse de (muhtemelen erkek arkadaşım dahil) benim neler hissettiğimi, benim için bunun ne kadar büyük bir olay olduğunu anlayamazdı.

bu arada konseri veren piyanist ingilizdi ama 10 kasım nedeniyle fazıl say'ın "nazım" isimli eserini çaldı, o notalarda da memleket havalarını hissedip bir de zaten yaşadığım o şaşkınlığın da etkisiyle hüngür hüngür ağladım sessizce.

geçen cumartesi günü bir çift olarak bir akşam yemeğine çağırıldık. erkek arkadaşım iki şişe şarap almış, ben de güzel bir çiçek yaptırdım, onu götürdük. çağıran kişi erkek arkadaşımın italyan yoga hocası. yemekte bir çift daha vardı, bir karı-koca daha. böylece biri eşcinsel 3 çift olarak akşam yemeği yedik. son derece de normal geçti. ama tabii benim için bir başka ilk oldu.

dün akşam da ev partisine çağırdı beni erkek arkadaşım, oraya gittim, orada da 8-9 kişi kadardık. yemek sofrasında erkek arkadaşım "aşkım kırmayıp geldiğin için teşekkür ederim" dedi, sonra da herkese "antti benim hayatımdaki en güzel şey" diye beni takdim etti. herkes gülümsedi falan. o sofradaki tek eşcinsel çift de bizdik bu arada. vallaha rüya gibi geliyor bu olan bitenler. nazar değdirmeyin ha, umarım hepiniz bu şekilde olan ortamları yaşarsınız. erkek arkadaşım benim hayatımda en önemli rol modelim oldu. aslında açıldıktan sonra türkiye'deki kendi arkadaş çevremde de bu şekilde erkek arkadaşımı tanıştırabilirim gibi geldi. yalnız yurtdışında bu işler daha kolay evet.
bu hafta şunu anladım:
hayatından gitmek istedim, izin vermedi. hayatımda olması için çabaladım, o da olmakla olmamak arasında cebelleştirdi beni. görüşmek istedik, zamanı tutturamadık. sebebini bilmiyorum.

hayatından gitmek istediğimi söylediğimde elimi tutmak istediğini söyledi. bazen tek cümlesi beni tekrar ona bağlıyor, haberi yok.
dolores o'riordan'ın da dediği gibi "suddenly ı was feeling depressed
ı was utterly and totally stressed" ruh halindeyim. mezuna kalmak güzeldi başta ama sonra etrafındaki kötü niyetli insanları fark ediyorsun. senin düşmeni bekleyen insanlar. neyse deyip geçiyorsun. ailen başlıyor. "bu gidişle yine kazanamazsin" gibisinden laflar neredeyse her gün evde duyuluyor. hastalanıyorsun bahane sanıyorlar. "çalışmaya niyetin yok zaten" diyorlar. sosyal hayat diye bir şey zaten yok. tek başıma her gün kütüphaneye giderek çalışıyorum ve bunaldım. çok yalnız hissediyorum çünkü kimse ne fiziksel ne de duygusal olarak yanımda değil. bu sınav sonuçlarına kadar da devam edecek herhalde.
kendimi shea yağı olarak görüyorum günlük.
çalışmaktan eskisi gibi zevk alamıyorum artık sevgili günlük.
yalnızım günlük. bir tek sen varsın beni dinleyen şu an. sen de olmasan kime anlatacağım yalnızlığımı?
üçüncü kez oyun kodumu tekrardan yazıyorum. çok boktan bi dil çünkü bu gdscript. delireceğim.
selam,
gene ben,gene bir yazı ama bu sefer sarhoş değilim,sadece ağlıyorum.

elimden her şeyin kayıp gittiğini gördüm bugün.aşklarımın karşılıksız olmasının mantıksızlığını irdeledim.ama sevdigim kimseden de nefret edemedim.hayatımın elinden kayıp gittiğini gördüm.kimseyle yakınlaşmadan,kimseyi hayatıma katamadan veya katsam bile kalıcı bir yer oluşturamadan kaybettiğimi gördüm.

buna sen de dahilsin.artık senin gönlünde bir yerim yok,gerçi hiç bir zaman olmadı ama şu an daha da uzaktayım.artık senin hayatında bir yerim kalmıyor,azaldığını biliyorum ve ne yazık ki ben de azalıyorum,her gün seni görmeyi,sana sarılmayı hayal ederek geçiyor.bazen hayal ediyorum,okuldan çıkarken beni hastanenin önünde bekliyorsun veya ben seni bekliyorum.sürpriz yapmışız birbirimize ve beraber moda sahilde veya eymir.gölü kenarında piknik yapıyoruz.ve o hayallerde huzurlu hissediyorum ama sonra hayal olduğunu fark ediyor ve tekrar mutsuzluğumla baş başa kalıyorum.

sabah uyandığımda seni düşünüp boşluğa günaydın dediğim günlerin sayısı da karıştı artık.

bilmiyorum bu acıya neden katlanıyorum ama sadece seni özlüyorum.her yerde karşıma çıkan anıların ve gülen yüzünle.gözlüklerinin arkasından baktığın zamanki o muzip ifade,ne zaman saçmalasam bana attığın "gerçekten mi" bakışı ve sonrasında gelen güzel kahkahalar.sadece bana acı veriyor çünkü olmayacak bir hayalin yansımaları.sadece olmayacak bir hayal...
ne zaman sözlükten uçurulacağım onu düşünüyorum günlük. *
  • /
  • 10