ayı sözlük günlük

merhaba,

bugün yastığım göz yaşlarımla yıkandı. kin ve nefret güden insanların eksilerini sayarken kalbim az da olsa burkuldu. biraz yıprandı. çokça da sola kaydı. güzelim türkçeyi unuttum. ve sonuç ney mi? ayapanecoca, tuyuca, abazaca, dolganca ve gagavuzca ağıt yaktım. sonra dedim ki; vay amk çok iyi lan. alakasız diller öğrendim.

teşekkürler eksici adamlar. hepsi sizin sayenizde.
bu gün yaşadığım basit bir olayla hayat bana çok ihtiyaç duyduğum bir konuda ders verdi. kelimelerle ne kadar ifade edilebilir bilmiyorum ama bu hissi yaşayan birinin mutlaka anlayacagina inanıyorum.

otobüste giderken çok hoşuma giden bi tip bindi. içimden keşke yanıma otursa diye geçirirken yaklaştığını gördüm. bana bakıp selam vermeden yan koltuğuma oturdu. eski sevgilime çok benziyordu bi de. ben de acaba huyları da benziyor mu diye kafamda adamı çözmeye çalışıyorum nasıl biri diye. ya bi şey sorsa bi yerden muhabbet açılsa falan diyorum ama yok. telefonu çıkarıp batak oynamaya başladı. buraya kadar sıradan şeyler ışte. ders aldım dediğim nokta; kafamda adama bi dünya çizdim. o dünyada ne kadar yerimin olmadığını hesapladim. yakın çevresinin ne kadar şanslı olduğunu düşündüm. büyüttükçe büyüttüm kısacası. ben bunları düşünedururken otobüs viraja girdi adam koridora doğru kaymaya başlayınca ben de kolundan tuttum düşmesin diye. sonra bana bakıp tutunamadim deyip gülümsedi. gülümserken ağzına baktım dişler sapsarı ve ön dişinden biri çürük yanındaki yok. diğer olanlar da sap sarı. bir anda yere göğe sığdıramadığım beyefendi gözümde bekçi ahmet amcaya dönüşmüştü. hislerin bizi ne kadar yanılttığını farkettim. yıllarca eski sevgilim için de herkes benim gibi görüyor hissiyle cekmedigim huzursuzluk kalmadı. oynadığı okeyden kiskanacak kadar saplantı yapmıştım. şimdi daha iyi anlıyorum bütün insanların sıradan olup sadece onlara yukledigimiz anlamlarla yucelttigimizi.
beynimde saatlerdir filler skşyor.. dün tam olarak 1 saatliğine derse ara vereyim taksimde arkadaşlarla kahve içeyim diye evden çıktım fakat eve dönüşüm bi hayli geç oldu sabah 6ydı yanlış hatırlamıyorsan... kahve diye çıkıp 1.5 litre rakı ne ara içildi nasıl o masaya oturdum hatırlamıyorum tek hatırladığım dansözün beceriksiz bel kıvırmasıydı.. masada ağır abiler vardı kalkamadım, yoksa o dansöze ağzının payını verirdim. verirdim inanıyorum kendime.

xalo ahretliğim de beylikdüzünde yeni saç tasarımları derdindeydi, mavi onda huymuş bilen bilir. ben bilmiyordum bunca yıldır öğrenmiş oldum.
sevgili günlük,
yarın(aslında bu sabah), yüksek lisans hocam çağırdı, onun yanına gideceğim. kendisi çok tatlı bir adam. ondan çok şey öğreneceğimi düşünüyorum. yanında çalışacağım, o da izin verirse. yüksek lisansı kazanmayı çok istiyorum, ama ilk önce dersimi geçmem lazım.
hıhı.
bugün yine beynini kullanmakta zorlanan insanlarla aynı ekranı paylaştım. galiba elimde olan sadece diş sıkıp, not sayfasında ana avrat boşa söverek sayfayı eski haline getirmek. hatta yaptım. eskiden insanlar okumadığı için cahil diye adlandırılıyordu. şimdi ise okudukları için övünüp burun kaldıranların aslında eskiye yönelik cahil diye adlandırılan insanlardan daha beter olduğunu hissettim. dur neydi o laf.

kara cahil.

sığ görüşlü insanların kesinlikle beynini kullanmaktan aciz olduğunu, bununla yetinmeyip, maalesef kapasitesindeki boşluğu değerlendiremeyen ve içerisine bi kaç çakıl taşı atarak ağırlık yapmasıyla çalışacağını düşünmeleri, insan varlığının git gide ölümüne, robotların ise neden üretildiğinin sonucuna kaanat gösteriyor. geri kalan nefretimi tam dolduğumda tekrardan dile getireceğim.
selam günlük yine ben. drama queen modundan çıktım artık. ondan uzağım ve ellerini özlüyorum. muhtemelen birkaç ay boyunca da onu göremeyeceğim. ama böyle her gün günaydın iyi geceler filan yazmak ta mantıksız geliyor. evet her yerde her şeyde aklıma o geliyor, başkalarında ondan izler arıyorum. ama öyle el ele tutuşamadıktan, kahve içemedikten sonra ne anlamı var ki günaydın mesajlarının? ya da var mı yoksa? bir yandan da sex amaçlı görüşmek isteyen biri var ve sürekli yazıyor. kahve içme teklifini reddetmedim. bunu yaparken ona ihanet ediyormuş gibi hissettim, ama onun da düzenli sex yaptığı bir adam var zaten. ayrıca bana ne kadar kıskanacak da olsa kondom kullanma şartıyla başkalarıyla yapabileceğimi söyledi, ki muhtemelen kendisi de yapacak. neyse, bu konuyu kafamda tartmam gerek. bunun dışında okul başlıyor yine, zaten tatilde de çalıştım. ama çalışmayı seviyorum, bazen ders çalışmaktan zevk aldığımı hissediyorum. sadece sorumluluk hissi çok sıkıcı, kendim istediğim için çalışmak istiyorum ödevler yüzünden değil.
sözlükteki ağır orospu çocuğu gelişimi çeşitli eksilemelerle kutluyor yarasın yapraağm! gel bunu da eksile!
kahvaltımı yapıp giyinip kuşanıp oyumu kullanmaya gittim. tabi güneş gözlüğümü de takmayı ihmal etmedim neticede halk oylaması. yarın gazetelerde "sosyetik güzel oyunu kullandı" manşeti ile boy boy fotolarım çıkar. gazeticelerle kısa bir röportaj yapıp milletimize hayırlı olması temennisinde bulunup evimin yolunu tuttum. televizyonu açtım anadolu haber ajansının henüz açılmayan sandıkların açılmış oy oranlarını bekliyorum.

edit: artık entrylerimin altına "dikkat ironidir" notu düşücem. görüyorum ki anlaşılamıyorum.
işten ayrıldım. garip bir his yine.
yine yine yine.. sevmiyorum böyle olunca. tekrardan iş arama telaşı.. kaçmak istiyorum bu şehirden. tutturmak istiyorum bir şeyleri. öyle işte. bakalım ne olacak.