gün doğarken o sessizlikte bıcır bıcır öten kuş sesleri.
müzik açık uyumak.
sevgili tarafından uyurken öpülerek uyandırılmak.
ormanda, rüzgarın şiddeti ile hışırdayan ağaçların sesi.
sarhoş olunan gecenin sabahındaki o mahmurluk.
- uzun bir aradan sonra art arda içilen 13 sigara
- pantolonumun sağ cebinde hep bozuk paralar olur. telefonumu cebime atarım. telefon pıt diye düşer cebime ve paralara çarpar. işte, telefonun cepteki bozuk paralara çarparken çıkardığı o ses
- sevdiğim müzikler kulağıma çalınırken, sessiz sakin yollarda avare avare yürüyüp insanları, sokakları, binaları... seyretmek
küçükken yediğim limonlu şekerleri gördüğümdeki mutluluğuma şahit olan arkadaşımın söylediği söz.: "uğur, ne güzel! sen küçük şeylerden mutlu olabiliyorsun." (manyak ne bilsin 1000 km ileride bu şekerlerin olduğunu ve benim bunu rahat bir 20 yıldır yiyemediğimi!!)
sıcak bir gülümsemeyle sarılmak ve arkasından küçük bir tek taş yüzük, küçük bir spor araba, küçük bir ev, küçük bi banka hesabı, nişantaşı'nda tapusu benim üstüme küçük bir dükkan... insan başka ne ister ki... böyle küçük mutluluklardan baska....
sabah işe geç kaldığını sanarak panikle uyanıp, saate bakınca, daha alarmın çalmasına 15 dakika olduğunu görüp, tekrar sıcacık yorganın içine gömülmek...