20li yaşların başındayım, geç kalmış hissediyorum. daha bu yaz mezun oldum. ama yine de hayata geç kaldığımı hissediyorum. üni hayatım pandemi ve deprem yüzünden uzaktan geçti. pek bişey yaşayamadım. bu aralar çok öfkeliyim. bitirmem gereken yl derslerim var.
özlüyorum ayrıca hem de çok. ama neyi özlediğimi bilmiyorum. gerçekten bir yere ait değilim. kendimi de pek sevmem.
geçenlerde bir çocukla date e çıktım. normalde 3 kere dışarda görüşmeden eve kimseyi çağırmama kararı vermiştim ama hava da çok soğuk olunca 2. buluşmadan sonra eve çağırdım. ne dinlediğimiz müzikler, ne izlediğimiz diziler filmler hiçbir zevkimiz uyuşmuyor. altyazılı film de izlemeyi sevmiyorum deyince neyse istediğini aç dedim. sevdiği bir türk dizisinin ilk bölümünü açtı bayılacaksın diyerek. mecbur izledik beraber. ertesi gün mesaj atıp birbirimize uygun olmadığımızı söyledim. tek sıkıntı şu an dizinin 10. bölümünü izliyor olmam :(
yıllar sonra sözlüğe geldim. yahu buraları mı unuttum artık bilemiyorum ama tanıdık yüzler de yok sanki. bilemedim. yalnız özlemişim de buraları, o ayrı.
biriyle geçen yıl date yaptım. masum biriydi. mühendisti aşırı çekici gelmişti. zaten bu küçük şehirde birini bulmak çok zorr. bu sene malum turuncuda denk geldim. buz muz biseyler yazmış profiline. konuştum kesinlikle o idi. nasıl böyle olur diye çok üzüldüm. itiraf kısmı burada başlıyor; böyle birine dönüşmekten çok korkuyorum. açıkçası sigara içmeyi de bilmem ama bağımlı olmak korkunç bişe
2022 sularında üniversitede sınıftan birine çok pis aşık oldum, hetero çıktı, o senenin aralık ayı hayatımda milattır boku yediğimi o ara anladım yani. zaten o zamandan beri hayatımda iyi anlamda da bi halt değişmedi. sene oldu 2025, ailevi durumlar dolayısıyla antalya merkeze taşındım, o zamandan beri o kişiyle bir daha buluşmaya başladım nasıl olduğunu ben de anlamadım, en son akşamın bir vakti çağırdı bi de içmeye gittim, yeniden fark ettim yani hayvan gibi seviyorum. ne diyeyim, bu milletin lügatı sağlamdır, boşa deyiş söylemezler, işte bu milletin birer ferdi olagelmiş ataların dediği gibi, "tay sikildiği çayı özlermiş!".