ankara ayazı

ankara yerlileri bilir bunu. hatta dünden beri yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı. havaya bakarsınız böyle, "aa ne güzel la hava, güneşli, fazla kalın giyinmeyim bari" derseniz büyük bir hata yapmış olursunuz, iliklerinize kadar hissedeceksiniz o soğuğu. yüzünüzü hissetmeyeceksiniz. gözlerinizden yaşlar gelecek, siz fark etmeyeceksiniz.

çok pis bu ayaz, çok pis hem de.

allah kolaylık versin hepimize.
ankara ayazına çare:
bir adet döşü kıllı, illaki türk kası olan bir ayı ve bir adet yatak. gir yatağa sarıl ayıya. ayaz mıymış soğuk muymuş farketmez
artık resmen kendisini hissettirmeye başlamıştır.

donuyorum meeeennnnn
bugün bir buz parçası olmadığım için şükrettim. halende donuyorum.

not:beni ısıtmak isteyenlere bir mesaj kadar yakınım yakışıklılar...(ayşen gruda gülüşü)

(bkz: bir koli mekanı olarak ayı sözlük)
allahım bugün daha da soğuk.anam yakında buz parçası olursam,şaşırmayın.
"başkent -15 dereceyi görecek perşembe günü" deyince muhabir karı deliye döndüm.
allahım bize biraz acısan...
okula yürürken sadece burnumun açık olduğu halde, kapalı bir ortama girince o açık kalan burnun ciddi anlamda buzlaşmış olduğunun da fark edilmesine sebep oluyor bu ayaz. ve tabii bu ayazlar boyunca 3948574385 kere buz ya da soğuk yanığı dediğimiz durumu yaşayarak suratımın belirli bölgelerinde deri değişikliklerine de tanık olabiliyorum. *
yüzünü göstermiştir yine. eve gelince direk aynanın karşısına geçip burnum yerinde mi diye bakmak zorunda kalıyorum. yerindeyse koca bir "ohh"...


sabahı başka, öğleni başka, akşamı başka soğuk ankara'nın. bir an önce kar yağsa da bitse şu kış dedirtir.
dışarı çıktığına pişman eder.
o ayazda kalda kıymetimi bil emi...gerçi üşümüyordun ama sen yine kal ayazda.
gece sevgilinin, gündüz dostların sıcaklığıyla kolayca bertaraf edilebilen ayazdır.
ayazını bile özleyeceğim.
tüm griliğinle, korkunç toplu taşımanla, suratsız memurlarınla her şeyinle benim parçamsın.
ileride bi gün mutlaka, ama kısa ama uzun süreli, tekrar buluşacağız.