ateizm

ateizm, tanrı'nın varolmadığının kanıtlanmak zorunda olunduğu bir duruş değildir. 'güçlü' (pozitif) ateizm tanrı'nın varolmadığına dair savlar ve iddialarla gelir, ama 'zayıf' (negatif) ateizm tanrı'nın varolmadığını kanıtlamakla uğraşmaz. teist iddiaların ve tanrı'nın varlığı fikrinin reddinde kullanılabilecek başka bazı yöntemler izler bu tür ateizm. dolayısıyla, ateizmin tanımında iki bakış açısını da kapsayacak bir ifade yer almak durumundadır, bu yüzden de ateizmin tanımında tanrı'nın varolmadığını kanıtlama yükümlülüğünü gerekli kılacak ifadeler yer almaz. ateizm tanrı'nın varlığı iddiasının reddidir denir. bu reddin gerekçesi ister böyle bir tanrı'nın varolmadığının gösterilmiş olması olsun, ister böyle bir tanrı olduğunu düşünmeye bizi itecek geçerli sebeplerin olmadığının gösterilmesi olsun, sonuçta önemli olan nokta ve ateizmi ateizm yapan nokta, tanrı'nın varlığı iddiasının reddedilmesidir.
her önüne gelenin ateistim dediği şu günlerde sadece tanrıtanımazcılık olarak yanlış bilinen felsefi düşünce akımıdır. herkesin dinlere farklı yorumlar getirdiği gibi **** bu felsefik düşüncede de iyisiyle kötüsüyle kişisel yorumlar vardır.* bunun en büyük sebebi felsefenin, matematik, fizik gibi pozitif bir bilim değil beşeri bir bilim olmasıdır.

ateizm, tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları reddeder. türkçe karşılığı olan tanrıtanımaz ise hatalı bir kelimedir. bu kelime var olan bir şeyi reddetme anlamına gelir.*. kendi içinde birkaç türe ayrılır.

olayın başladığı yer teistlerin savunduğu 'ilk neden' savıdır. 'her şeyin bir yaratıcısı vardır, o da tanrıdır' savına karşılık 'her şeyin yaratıcısı varsa tanrının yaratıcısı kimdir?' sorusuyla kısır döngüye girilir. buradan sonra ise konu dallanır budaklanır: 'ilahi adalet', 'ahiret inancı'...

olay derindir, herkesin derdi kendinedir. teorikte 'herkes istediği şeye inanmakta özgür' olmasına rağmen umarım pratikte de bir gün gerçekleşir.
her önüne gelenin ateistim dediği şu günlerde sadece tanrıtanımazcılık olarak yanlış bilinen felsefi düşünce akımıdır. herkesin dinlere farklı yorumlar getirdiği gibi **** bu felsefik düşüncede de iyisiyle kötüsüyle kişisel yorumlar vardır.* bunun en büyük sebebi felsefenin, matematik, fizik gibi pozitif bir bilim değil beşeri bir bilim olmasıdır.

ateizm, tanrılara ve ruhsal varlıklara olan metafizik inançları reddeder. türkçe karşılığı olan tanrıtanımaz ise hatalı bir kelimedir. bu kelime var olan bir şeyi reddetme anlamına gelir.*. kendi içinde birkaç türe ayrılır.

olayın başladığı yer teistlerin savunduğu 'ilk neden' savıdır. 'her şeyin bir yaratıcısı vardır, o da tanrıdır' savına karşılık 'her şeyin yaratıcısı varsa tanrının yaratıcısı kimdir?' sorusuyla kısır döngüye girilir. buradan sonra ise konu dallanır budaklanır: 'ilahi adalet', 'ahiret inancı'...

olay derindir, herkesin derdi kendinedir. teorikte 'herkes istediği şeye inanmakta özgür' olmasına rağmen umarım pratikte de bir gün gerçekleşir.
inançlı arkadaşlarımızın 'ya abi nasıl allah yok? o zaman nasıl var olduk bu kusursuz doğa, denge nasıl var oldu hadi açıkla kanıtlayabilir misin olmadığını ha?' şeklinde muazzam sorularda yaklaştıkları bir felsefi düşünce akımıdır. tanrı'nın yanısıra tüm metafiziksel olguları da reddederler.

fikrimceyse; var olan her şeyin bir şekilde, bir güç tarafından yaratılmış olması gerektiğini düşündükleri için tanrıya inanan insanların;
tanrının yaratılmamış ve yok olmayacak olduğu cevabıyla yetinmelerini mantıklı bulmuyorum.
aslında bir ateiste göre de "evrensel" ahlak yasası pekala olabilir. evrimsel psikolojiye göre basit ahlaki ilkeler temellendirilebilir. zaten şu an ahlak dediğimiz komplike yapı da bu evrimsel temel üzerine kurulmuş sosyal inşadır. olayı "evrende bir toz zerresi kadar değiliz, o zaman iyi kötü yok bb" yüzeyselliğine indirgeyip karikatürize ederek çirkin bir şeyi dahi savunabilmek için "güzeller güzeli" dinini eğip büken sitene çekemezsin.