avrupa'da yetişmek

reklamları dinlediniz, şimdi ana haber.
alamanci cocuklarinin evde cig kofte buzerken disarda kendini kulturel anlamda avrupali olarak tanitma durumu.
şimdi avrupa'nın neden türkleri sevmediğini anlıyor musunuz? işte avrupaya böyle insanlar gidiyor o yüzden.
eğer ilk ya da ikinci nesil ise kişi çoğu durumda ezikliktir. ne demiş avrupada yetişmiş büyük düşünür: "helmut diyor pis yabancı, turgut diyor alamancı". ne ülkesinin anadilini düzgün konuşabilir ne de evde öğrendiği dil orijinal memleketindeki dile benzer.

e sokağa çıksa avrupada yüzüne söylemeseler bile arkasından pis göçmen derler, türkiyede ise "kalk gidelim ya gurbetçiler bastı".

yapmamak gerekir tabi böyle şeyleri. ayıp. sonra kompleks yapıyorlar.
dün gördüğüm(muhtemelen silinen)ilk entrysi ve altındaki gördüğüm diğer entryler ile buram buram ötekileştirme ve gereksizlik kokan başlık.
yok alamancı çocuğu yok avrupada yaşamanın paha biçilemez rahatlığı falan filan...boş insan turnüsolü
bir dağ köyünde ineklerin tavukların arasında yetiştiğim için herhangi bir fikrimin olmadığı eylem. ancak yazın almanyadan gelen gurbetçi çocuklar gibi olacaksam almıyım abi aman kalsın.
efendime söyleyeyim fransa'nın çilekleri ünlüdür. italya domatesi, mantarı, fesleğeni, ispanya mandalinası, isviçre elması, yunanistan zeytini vs. diye gider bu liste ama hollanda'nın otu avrupa'da yetişmenin en güzel örneği bence.

insan olarak da bilim adamı, sanatçı, yazar vs. yetişiyor. insanları dinine, rengine veya nerede doğduğuna göre kategorize eden akıllar da yetişiyor ama yine de bizim gibi pek uluslararası toplum deneyimine sahip olmayan ülkelere göre ''avrupa'da doğmuş türk, almanya'da doğmuş yahudi'' diyenlerin sayısı çok daha az. zaten oralarda doğan kimsenin de sikinde değil memleketi kökeni falan çünkü yuva ayrı bir şey.