çaresi bulunamayan kanser

haftanın en az 2 günü,ana haber bültenlerinde denk geliyorum bu habere"kanserin çaresi bulundu"...oh be diyorum ngizel anasını satayım,adamlar kanserden ölmeyecekler,nihayet çaresi bulundu. zaten her ne hikmetse genelde çareyi bulanda çirkin bir türk doktoru olur. soğuk soğuk konuşur mikrofona,beyaz önlüğüyle"işte bıdıdan bıdıdan aldığımız hücreyi,bilmem kime yaptık,ve başarı sağlandı".. ama gel gör ki halen kanserden birileri ölmeye devam ediyor...nerede lan aldığınız o hücre,o doku..nerede başarınız?

bulamadıysanız bulamadınız salaklar,milleti niye kandırıyorsunuz daha...artık cidden boku çıktı...
dünyadaki en büyük belaya bulunamayan çaredir. hayır birde abi artık her birşeyin nakli yapılıyor, buna nasıl çözüm bulunamaz anlam veremiyorum.
yıllardan beri gelen bir şehir efsanesi gibi ortada döner hep, aslında çaresi çoktan bulunmuş ama ilaç ve sağlık sektörü nemalansın diye açıklanmayan ya da bir şekilde oyalanmaktadır, umarım gerçekten efsaneden ibarettir.
ingiliz bilimadamlari'nin denediği yeni bir yöntemden bahsediliyor. kemo banyosu denilen bu yöntem ile kanserli hücrelerin bulundugu organ, o organa bagli olan damarlara balonlar yerlestirilerek vücudun geri kalan kismindan izole ediliyor ve kemoterapide kullanilan ilaçlar bölgeye uygulaniyor. daha sonra o bölgedeki kan temizlenerek, bölgeye uygulanan izolasyon kaldiriliyor. böylece hem vücudun geri kalan kismi kemoterapinin yaratacagi tahribattan korunuyor, hemde ilaçlarin lokal olarak kullanilmasi etkinligini artiriyor.
bu yöntemin uygulandigi hastalarda kanserli hücrelerin, normal uygulamaya göre daha hizli yokoldugu tespit edilmis.
sigara sektörüye birlikte dünyadaki en zengin sektörlerinden olan ilaç sektörünün insanlığa yaptığı kancıklıktır. onca araştırma, onca para, onca insan kaynağı neye harcansa sonuca ulaşılır. ama kansere kesin çözüm bulmak yerine kanser hastalarına yıllarca satabilecekleri, üstlerinden para kazanabilecekleri ilaçlara harcanıyor bu kaynaklar..
sağlıksız ve yapay sanayi ürünlerinin ve yaşam alanlarının neden olduğu bir hastalıktır.
tıpta, hastalıklarla mücadele için iki klasik eksen vardır:
1- önleyici hizmetler ve araştırmalar
2- tedavi edici hizmetler ve araştırmalar
bir hastalıkla mücadelede esas olan, hasta olunmasını engellemektir. çünkü, hastalık başladıktan sonraki herşeyin maliyeti çok yönlü ve çok ağır olabilmektedir.
bizim gibi 3. dünya ülkelerinde, devletler, maalesef önleyici değil, tedavi edici tıp uygulamalarını daha çok desteklemektedir.
nitekim, halkımız da hastalıkları önlemeye değil, hastalığı iyileştirmeye odaklı bir kültüre sahiptir.

kanser, aslında vücudun doğal yapısında var olan ve eski dönemlerde bile izleri olan bir hastalıktır.
özellikle 20. yüzyıldan itibaren çok yaygınlaşmasının nedeni basittir: insan uygarlığının yaşam koşullarının bozularak, doğallıktan yapaylığa geçmesi.
başka bir ifadeyle, kapitalist çıkarlar ve kontrolsüz teknolojik gelişmelerin sanayiye aktarılması sonucu, insan doğasına aykırı veya zararlı materyallerin bolca kullanıldığı gıdalar, eşyalar, evler ve kentler yaratılmıştır!
bu zararlı materyallerden üretilen tüm ürünler (tüketim mallarından yatırım mallarına dek hepsi!)hepimiz için bir potansiyel azraildir.
bu ürünler, gıdalardan tutun, yapı malzemelerine kadar uzanan geniş bir yelpazede hayatımızın parçası haline getirilmiştir.
dolayısıyla, kanserojen malların/ürünlerin hayatımızı esir aldığı bir kafeste, sıramızın gelmesini bekleyen kobaylar gibiyiz.
ahlaksız ve vicdansız mühendislik bilimi ve sermaye sınıfı sağolsun, onlar zihniyetini değiştirmedikçe, kanserin önlenmesi mümkün olmayacaktır.

fakat, birçok uzmanın uzlaştığı bir konu var ki, bünyesini ve bağışıklık sistemini güçlü ve dirençli tutmayı başaranlar, bu hastalığa yakalanmamakta veya daha düşük çapta atlatmayı başarmaktadır.
sonuç olarak, önleyici çalışmaların omurgası, düzenli spor ve olabildiğince doğal beslenmektir.