kıtlama

erzurum kökenli bir içiş şeklidir. kayseri şekeri denilen, kaya gibi sert, kesme şekerden küçük bir parça ağıza atılır ondan sonra şekersiz çay, kahve, ıhlamur.
bizim oralarda yanaktan makas almak eylemine de verilen isimdir.
yillar önce, uzaktan akraba çok yasli bir teyze köyden bize misafirlige gelmisti. el öpmeyi sevmedigim için, biraz kenarda kalmis, "nasil olsa evde zaten yeterince el öpecek insan var ben arada kaynarim" diye düsünmüstüm. oysa teyzenin radar gibi keskin gözleri, el öpme seramonisi bittikten sonra kalabaligin içinde beni arayip bulmustu. "yavriiimm, ben seni hiç görmemistim daha önce.. gel bakim buraya.. senin ne güzel yanaklarin var öyle.. gel bi kitlama aliyim." diyerek beni yanina çagirmisti. ben süklüm püklüm, sonuçta alacagi bi makas diye kendimi avutarak korkuyla yanina yaklasmistim. teyze beni kucagina oturtmus, basimi iki ceset gibi gögsünden sarkan memelerine bastirarak sevmeye baslamis, " tü tü tü tü massallaahh.." nidalari esliginde yüzümü tükürüge
bogmus, her tarafimi minciklamis, sonrada agzinin içinde ürkütücü mezar taslari gibi görünen seyrek disleriyle hart diye yanagimi isirmisti. ben igrenmeyle karisik aci bir çiglik atarak bu cadinin pençelerinden kurtulup kendimi sokaga atarken, evde bir kahkaha tufani kopmustu..