agents of s.h.i.e.l.d.

the avengers'ın başarısı üzerine, yapımcılığı joss whedon tarafından yapılan, ilk sezonu 2013-2014, ikinci sezonunu ise mayıs 2015 ile tamamlayan yapım.

konusu kısaca şöyle: avengers'tan (öldüğü sanılan) phil coulson, new york saldırısının ardından bir benzeri yaşanmaması için, kurmuş olduğu takımı ile dünya'yı arşınlayarak uzaylı eserlerini toplayıp, güvenli bir şekilde muhafaza etmeyi amaçlıyor. coulson(clark gregg)'a teşkilatta efsane olan, one man army denilebilecek ''the cavalry'' may(ming-na wen), ajan ward(brett dalton), sevimli fizikçiler fitz & simmons eşlik ediyor. başrollerden bir diğeri de ilk bölümlerde shield'a karşı çıkan ancak daha sonra ufak adımlarla ısınan bilgisayar korsanı skye(chloe bennet) ile kadro tamamlanıyor. takımımız, alınan istihbarat üzerine uzaylı eserlerinin peşine düşüyor. tabi bu sırada ezeli düşmanları hydra'da geri kalmadığından, marvel'ın diğer serilerinden hatırlanabileceği gibi bir hydra-shield kapışmasınını barındırıyor hikaye.

seyirciler tarafından heyecanla beklenilip, büyük bir beklenti oluştursa da ilk sezon istenilen başarıya ulaşmadı; bunda hikaye örgüsünün zamanla açılması da etkin oldu. ancak ikinci sezonda kadroya dahil olan yeni karakterler ile dizi rayına girdi ve mayıs 2015 itibariyle dizi 3.sezon onayını aldı. gerek hikaye, gerek yer yer alaycı ancak insanı merak ekmekten alıkoyamayan senaryosu ile kendisine hatırı sayılır bir seyirci kitlesi elde etti efendim. sanırım bunda ikinci sezonda kadroya dahil olan, güzeller güzeli adrianne palacki'nin de etkisi büyük.

sezon 1 trailer:
ve sezon 2:
yaza ertelediğim dizilerden biridir. mcu ile aynı evrende geçmesi koca bir artıdır dizi için. bazı konularda filmlere temel atıyormuş duyduğum kadarıyla. dc dizilerini sinema evreniyle birleştirmeyerek büyük hata yaptı mesela.
4. sezonda ghost rider'ı getireceği söylenen marvel dizisi. 3 sezon üst üste izleyip kendimi kaybettim bir ara.

--- spoiler ---

öncelikle filmlere en yakın dizi aos olduğundan en geç izlediğim marvel dizisi oldu. ön yargımı kırıp başlayınca pişman olmadım gerçekten. bence tüm marvel dizileri gibi aos da filmlerden iyi. her sezon farklı bir hava yakalayabildi, ilk sezondaki ajan temasını özlüyorum en çok. ikinci sezonda son bir kez eski takımla operasyona gittiklerinde duygulanmıştım o yüzden. ward takımdaki herkes gibi izleyiciye de ihanet etti, son ana kadar bekledim iyiye dönecek diye. üstüne gittikçe kötüleşti, en son da uzaylı hydra zombisi oldu zaten. hala üzülüyorum, keşke böyle olmasaydı.
ikinci sezondaki afterlife muhabbeti harikaydı. s.h.i.e.l.d. işgüzarlık yapıp index diye tutturmasaydı ne güzel geçinip gidiyorlardı. jiaying yerine birini başa getirip üçüncü sezonda inhuman olanlara rehberlik yapmak neden kimsenin aklına gelmedi acaba? resmen yüzlerce yıllık huzurun içine ettiler.
üçüncü sezonda en beğendiğim bölüm jemma'nın o mavi gezegende hayatta kalmaya çalıştığı bölümdü. diziden bağımsız bir bilim kurgu filmi gibiydi, çok beğenmiştim. bunun dışında 3. sezonda lash-andrew-may hikayesi hiç hoşuma gitmedi. may en sevdiğim karakterdi, daha kompleks bir şey bekliyordum.
ve son olarak joey nerdeydi son bölümlerde? yo-yo geldi joey niye yok? en azından lafı geçebilirdi "joey dönmüyor aramalarımıza" falan gibi. ben mi kaçırdım acaba?
lincoln yakışıklıydı. bir de ses tonu güzeldi. o kadar. benim için bir şey ifade etmiyordu pek. daisy'nin depresyon havalarına sinir oldum. may "snap out of it" deyip bi tane patlatsın istedim suratına. lafı açılmışken skye ismini daha çok seviyordum. daisy ne ya?
fitz-simmons için sonunda diyorum. şu fitz mutlu olsun diziden başka bir şey istemiyorum.

--- spoiler ---