durin

vala aule'nin elflerin uyanışını bekleyemediği için yaratma cüretini gösterdiği cücelerin yedi babalarından en bilinenidir. gundabad dağının derinliklerinde, vala varda elflerin uyanışını getirmek ve melkor'a göz dağı vermek için ulu ağaç gümüş telperion'un çiğ damlalarından yıldızları yaratıp göğe serdiğinde diğer cüce atalarıyla birlikte uyanmıştır. diğerlerinden farklı olarak aule ona bir eş yaratmamış ve bu sebeple tek başına dolanmıştır bir süre.

güneye inip azanulbizar vadisini bulduğunda burada aynagöl'ün sularına bakmış, sudaki aksinde başının etrafında yıldızların yansımasından bir taç olduğunu görmüş, bu alamet ile birlikte gölün yakınındaki mağaralara yerleşmiş ve böylece khazad-dûm(moria) şehrinin ilk temelleri atılmış.

eşi olmadan yaratılmasına karşın muhtemelen ateşsakallardan ya da genişdireklerden biri ile evlendi, böylece soyu devam etti, hatta en uzun devam eden onunki oldu. yüzyıllar boyunca halkına krallık etti.

uzunsakallar soyunun cüceleri için kutsal bir figürdür ve bir gün dirileceğine inanılır. bu nedenle ondan sonra gelen khazad-dûm hükümdarlarına ruhları onlarda yaşasın diye durin ismi verilmiştir.
torunu olan 3. durin 7 cüce yüzüklerinden birine sahip olmuştur.

yedinci kuşaktan torunu 1. nain ise khazad-dûm'un derinliklerindeki balrog'un yıkımıyla ölmüş, halkı da erebor'a giderek orada yeniden kırallıklarını kurmuştur. aynagöl kıyısında durin'in alametli yıldızları gördüğü yere dikilmiş heykeli bir başka alamet olarak yıkılmış ve khazad-dûm bir daha asla cüceler için vatan olamamıştır.
biz cücelerin yedi atasından biridir.
durin ile ilgili aynı zamanda tolkien'in bir şiiri de mevcuttur;

the world was young, the mountains green,
no stain yet on the moon was seen,
no words were laid on stream or stone
when durin woke and walked alone.

he named the nameless hills and dells;
he drank from yet untasted wells;
he stooped and looked in mirrormere,
and saw a crown of stars appear,
as gems upon a silver thread,
above the shadow of his head.

the world was fair, the mountains tall,
in elder days before the fall
of mighty kings in nargothrond
and gondolin, who now beyond
the western seas have passed away:
the world was fair in durin's day.

a king he was on carven throne
in many-pillared halls of stone
with golden roof and silver floor,
and runes of power upon the door.

the light of sun and star and moon
in shining lamps of crystal hewn
undimmed by cloud or shade of night
there shone for ever fair and bright.

there hammer on the anvil smote,
there chisel clove, and graver wrote;
there forged was blade, and bound was hilt;
the delver mined, the mason built.

there beryl, pearl, and opal pale,
and metal wrought like fishes' mail,
buckler and corslet, axe and sword,
and shining spears were laid in hoard.

unwearied then were durin's folk;
beneath the mountains music woke:
the harpers harped, the minstrels sang,
and at the gates the trumpets rang.

the world is grey, the mountains old,
the forge's fire is ashen-cold;
no harp is wrung, no hammer falls:
the darkness dwells in durin's halls;
the shadow lies upon his tomb
in moria, in khazad-dûm.

but still the sunken stars appear
in dark and windless mirrormere;
there lies his crown in water deep,
till durin wakes again from sleep.