eşcinsellerin yaşlılık dönemi

birkaç gündür kafamı acayip kurcalayan konudur efendim. heterolar evleniyorlar. çocukları , torunları oluyor. bir kaza olduğunda, hastalandığında, elden ayaktan düştüğünde; kendilerine bakacak, destek olabilecek evlatları oluyor. bizim ise böyle bir şansımız yok. en iyi ihtimalle sevdiğin yanında olur ki bizim camiada sadakat kaçımızda var tartışılır. yine de biri diğerinden önce ölecek ve kalan hayatına tek devam edecek. hatta yüksek ihtimalle yalnız basına veda edecek. zor yani. düşündükçe sinirlerim bozuluyor, gözlerim doluyor acı gerçek karşısında. var mı bu konunun içinden çıkabilecek?
bugünümüzden ne farkı olacak? belki biraz hastalık, belki ağrı sızı. en büyük fark anne babasızlık olacak.
ruhunu doyurabilen insan için gençlik ya da yaşlılık fark etmez. hayatın anlamını dış etmenlerde arayan insanların düştüğü bunalım, hayatının hangi evresinde olduğundan bağımsız gelişen bir durumdur. tabii, yaşlanınca bazı hususlarda zorlanacağız. bu açık. fakat, içine düşeceğimiz durum bu zorlukları nasıl göğüslediğimizle çok yakından ilişkili. belki de en üretken dönemimiz bizi yaşlılıkta bekliyor. o hep yazmayı arzuladığımız kitabımız o zaman dillere destan olacak, kim bilir!