gay stereotipi

kalıp yargıdan kaynaklıdır, bu tipi ilk halka arzeden,anlatan insan saçına bir peruk takıp, kırıtınca tüm gayler bundan ibaretmişçesine o rol model olmuş. hatta bu çoğu daha kendini tanımamış ve küçük bir çevrede yetişen genç bir gayin kafasına işleyip herhalde böyle olmam gerekiyor diye büyük hatalar yapmasına sebep olmuştur. bunu yıkmanın tek çözümü, gay olduklarını bilmeden günlük hayatlarında diğerlerinden farksız,sıradan davrandıkları insanların gay olduklarını bilmeleridir, nefret söylemlerinden, bu stereotipten nefret ettiğinden daha az korkmaktır.
umurumda olmayan önyargıdır. onlara biz aslında erkeksiyiz onlar bizi yanlış tanıtıyor, bizden de polis, avukat, doktor çıkıyor yeaaa diye ezik bir savunmaya girmek manasız. heteroseksüeller bize böyle bir savunma yapmadıkları gibi bizim de yapmamız beyhudedir. bu feminen eşcinselleri dışlarken düştüğümüz bir homofobikliktir.
genel olarak eşcinsel erkeklerin çoğunun sahip olduğuna inanılan özellikler, örnek verelim:

- en yaygını olarak tabii ki değişen miktarlarda da olsa, bir miktar kadınsılık. ay, ayol, abartılı el kol hareketleri, kırıtmak, "inanmıyoruuum" tarzı abartılı tepkiler vermek, canıms, tatlış tarzı yavşak laflar vs. gerçi bu klişe eşcinsellerin görünürlüğünün artması, ayı kültürünün bilinmeye başlaması vs. nedenlerle erozyona uğramakta.

- gene bu "ince ruhlu olmak" ile bağlantılı bir kibarlık durumları.

- sanatla veya sanatsal şeylerle (mesela mimarlık) ilgileniyor olmak, ince zevkler, özellikle moda ve dekorasyon konusunda ilgili olmak.

- üstüne başına kıyafetlerine, bunların birbirime uyumuna vs. ekstra özen göstermek.

- sürekli partner değiştirmek. partnerinden ayrılınca çok üzülüp, daha sonra kısa sürede başka birini bulmak. hayatın hep bu dalgalanmada gidip gelmesi.

- beyonce, mariah carey, ajda pekkan vs. tarzı güçlü kadın vokallerin anlamsız derecede hayranı olmak.

- tabii ki eurovision hastası olmak.

- futboldan hoşlanmamak.

- ortaokul dönemlerinde beden eğitimi dersinden de hiç hoşlanmamış olmak.

aklıma geldikçe daha devam ederim.
evli, inşaat işçisi, taş fırın, süper gizli, dindar, full aktiflerin tek başlarına geçersiz kıldıkları stereotiplerdir.
haftalık komedi dizilerinde eninde sonunda bi bölüme meze edilen gay tiplemeleri en bariz örneğidir. alabildiğine feminen, kendini erkek gibi hissetmeyen ve delicesine pasif hatta kuşu kalkmayan cinsten fantastik bir karakterdir. işin kötü yanı toplumun genelinin kafasındaki gay imajı budur, bu olduğu için dizilerde o stereotip gözümüzün içine sokulur, gözümüzün içine sokulduğu için de öyle olmaya devam eder. kısaca kafalarda "ibne" diye oluşturulan algı budur.

bu yanlış algı başka bir yanlış algıyı da doğurmaktan geri kalmaz elbette. yıllardır içime dert olmuş bi anlayış bu. ardını vurduran kişi ibneyken aktif rol oynayan arkadaş heteroymuşcasına muamele görüyor, iç muhasebesini de buna göre kuruyor bu arkadaşlar. erkek, bir penisle doğmuş olan değil de, ardını vurdurmayan kişiymiş gibi de bi algı söz konusu. gaylerin(yani onların kafasında tüm gayler ibne diye tanımladıkları stereotiple genelleniyor neticede) erkek veya kadın olmadığı, 3. bir cinsiyet olduğu algısı ve bundan kaynaklanan pek çok saçma diyaloğa şahit oluyoruz mesela.