geçenlerde sol frame'de görünce açıp ingilizce altyazılı bir biçimde izlediğim film. neden bilmiyorum, ibne aşkı izleyesim vardı. afişini de beğenince izlemeye koyuldum. efendim filmimiz, şu youtube'daki kısa süreli gay themed videolar var ya hani bir türlü kavuşamayan twink'leri konu alan, heh onların uzun metrajlı hali gibi bir şey. yani amatör bir şekilde çekilmiş gibi duruyor ama ben filmi sevdim. ay dur spoiler şey edeyim.
---
spoiler ---
efendiim, film çocukluklarından itibaren birbirini tanıyan ve yıllar sonra yolları kesişen iki abimizin arasında geçiyor. bir tanesi bir sebeple evsiz kalıyor. sebebi tam kavrayamadım. öteki de kendi bahçeli evine sahip ve yanlış hatırlamıyorsam roman yazıyor. bu sıkıcı background'dan sonra filmin ana işleyişine geleceğim çünkü bu kısmına bayıldım. tahmin edersiniz ki yazar abimiz (eugenio) öteki abimizi (martin) bahçe işlerini yapma karşılığında evine alıyor. öncesinde sadece para karşılığı işleri yapmasını istiyor ama evsiz olduğunu öğrendiğinde tabi ki de ona bir yatak veriyor çünkü ondan hoşlanmaya başlıyor.
ben filmin 10. dakikasından itibaren "sevişin artık!!" moduna giriyorum ve filmimiz devam ediyor efendim. filmin en güzel özelliği kısa bir background anlatımından sonra tamamiyle bahçeli bir evde iki adet erkeğin birbirini keşfini konu alması. bahçe, ev, havuz o kadar güzel ve geçirdikleri zaman o kadar sakin bir şekilde anlatılıyor ki filmin büyüsüne hemen kapılıyorsunuz. hatta euge'nin bir arkadaşı eve geldiğinde ben bile rahatsız olmuştum ortamı bozduğu için.
demin de dediğim gibi film boyunca elimde telefon ha sevişti ha sevişecekler modundayım. çünkü film hayatımda izlediğim en erotik filmdi ulan! evet erotikti ama filmde bir tane bile sevişme sahnesi yoktu (ki erotizm biraz da budur sanki) ama iki karakter arasındaki yakınlaşmayı karakterlerin yüz ifadelerinde öyle gerçekçi işlemişler ki sürekli "atla hadi, bak ikiniz de çıplaksınız, ahanda pipisini gördü saldır martiiin!!" modundaydım yani. belki de ben çok şeyim. şey işte. ne olduğunu sorma.
martin bebeğimin euge'nin yaptığı resmi görmesiyle olay netleşiyor ama burada değişik bir kırılma noktası var. martin resmi gördüğünde euge de oradaydı ve euge bu durumdan garip bir utanç duyuyor. sonrasında martin, euge'nin de kendisine ilgi duyup duymadığını anlamak için euge'nin yanında pantolonunu çıkarırmış gibi yapıyor ve her biri birer sanat eseri gibi sergilenen bikini bölgesi
* kıllarını gören euge yutkunmaktan son anda kurtuluyor ama o ana kadar saklamaya çalıştığı ibneliğini yüzde doksan oranında ele vermiş oluyor. resim ve bikini kılları euge'yi utandırıyor ve aynı zamanda martin'e bir özgüven veriyor. kendisi de euge'yi daha önceden arzuladığı için euge'nin eşcinsel oluşuyla bir rahatlama moduna geçiyor ve sevdiceğini öpmek için fırsat kollama moduna geçiyor. sonrasında benim de beklediğim martin'in euge'yi öpme sahnesi gerçekleşiyor ama euge burada kendini geri çekiyor. neden, çünküüü euge martin'i "kendisinin eşcinsel olduğunu anlayan ve ondan faydalanan" biri olarak görüyor halbuki martin de ondan hoşlandıydı. bu kısmın anlatımı ve sonrası ise ayrı güzel. sonunda çiftimiz birleşiyor ve öpüşüyor. sonra da film bitiyor. ben de aldığım inanılmaz erotizm dozuyla yatağımda romantik hayaller kurmak üzere telefonumu kapatıyorum.
---
spoiler ---
film gerçekten orada olmak isteyeceğimiz bir ortam sunuyor bizlere. iki erkeğin dış dünyadan çoğunlukla izole olmuş bir şekilde vakit geçirmesini ve birbirlerini keşfetme çabalarını izlemek çok keyifliydi.