mahallenin bakkalı

mahallenin, muhtarindan sonra en kidemli olan elemanidir. sicak ekmegimizi, sabah sütümüzü, yumurtamizi, günlük gastemizi temin ederiz, havadis aliriz, adres sorariz.. çocuklarin, mahallede gazozuna yaptiklari maçlardan sonra toplandigi yerdir. evlerimizi, misafir geleceklere, bakkalin konumuna göre tarif ederiz. mahallede, özellikle hayatlarimiz konusunda, ne yedigimiz, içtigimiz, okudugumuz hakkinda, belkide en fazla bilgi sahibi olan kimsedir.
neredeyse aileden biridir mahallenin bakkali.
en çok karşılaşılan ama tip olarak hiç beğenmediğim şahıs
kızkaçıran, çatapat mantar, torpil, leblebi tozu gibi çocukluk ihtiyaçlarının alınabilineceği tek yer. * *
kapitalizmin kölesi olan insan canlısının yok ettiği başka bir alametifarika.

mahallesinde bakkal ların olduğu zamanları iyi hatırlayanlar net bir şekilde unutmamıştır hiçbirinin birbirine benzemediğini; ama tek ortak yönleri değişmeyen sıcaklıklarıdır. her meslek için gerekli ve yeterli şartlar olmak zorunda ise bakkalda da sempatiklik ve sıcak kanlılık aranmalıdır mutlaka.
en küçük alışveriş merkezi

aklıma şu karikatürü getirebilecek kadar üzücü bulduğum esnaf dükkanı.



gay anlamda ilk ilgi duyduğum kişi olur kendisi. hala hayatta ve hala gideri yok değil.
derlerki 'aylak bakkal taşak tartar'... ben aylak olunca taşağını tartan başka bir meslek erbabı daha görmedim. ulan nasıl bir meslek bu böyle. arkadaşlar o tartıdan tartılan hiçbir şeyi almayın.