melodrama

lorde'nin 2017'de çıkardığı 2. albümü. albüm 11 parçadan oluşuyor. green light ve perfect places şu ana kadar kliplenmiş parçalar. royals dışında green light'a kadar lorde'nin müziğini sıkıcı bulurdum.ama perfect places dinleyince bu kızın albümüne bir şans vermek lazım dedim ve oturup dinledim. tabi aradan baya zaman geçti ve ben bu albüme bayıldığım için o sıkıcı bulduğum "pure heroine" albümünü de sonrasında dinleyiverdim ve kendime "bu albüm çıktığında hangi cehennemdeydin sen!?" diye sordum. neyse albüm hakkında yorumlarım olacak ona geçelim.

lorde ilk albümü "pure heroine"deki hayalperest genç havalarını bırakıp hayatın, şöhretin, ve aşkın içine dalıp 4 yıl sonra biriktirdiği tecrübelerle mükemmel bir albüm yapmış. albüm gerçekten insandaki o melankolik havayı bir şekilde ortaya çıkartıyor. his his his. albüm çok fena hissettiriyor insana. ayrıca şarkıların yapımı da o kadar iyi tasarlanmış ki bu dünyaya ait olmadığını düşünüyorum. lorde çılgın kızmış; her insanda bir delilik vardır. ama lorde bu deliliği şarkılarında gerekse okuma tarzıyla gerekse şarkılara serpiştirilmiş o tuhaf seslerle çok sade ve masum bir şekilde gösteriyor.

 spoiler!
spoiler


green light en hareketli şarkısı ki bu şarkıyla çıkış yapıldı verilen mana ve sözlerdeki iğnelemeler süper.

sober diye bir şarkı var. ulan o nasıl bir prodüksiyon! aslında albümdeki bütün şarkılar prodüksiyon olarak arş-ı alâda ama bu şarkıda özellikle belirtmek gerek. şarkının her bölümünde başka bir şey çıkıyor ortaya, büyüleniyorsun. harmoniler, arka vokaller vs muazzam. şöyle bir dize var ki şarkı tam yükselecek derken bu kalkmış gitmiş dizeyi bildiğin fısıldayarak söylemiş. lan bu nedir ya? bu şarkıda gerçekten halıda yuvarlandım, tüm benliğimle hem de. zaten müzikten zevk alan adam ilk dinleyişte bu şarkının sözlerine dikkat edemez çünkü prodüksiyon o kadar sağlam ki.

homemade dynamite ise tove lo ile beraber kaleme aldığı bir şarkı olmuş lorde'nin. şarkıdaki tema çok farklı; benzer zevklere ve özelliklere sahip olan yeni tanıştığın bir insan hakkında. "sana en iyi yalanlarımı söyleyeceğim" sözü baya gerçekçi ve düşündürücü. bu konuda da şarkı yazılabilir olduğunu müthiş bir bütünlükle göstermişler.

the louvre şarkısı o kadar deneysel olmuş ki fakat buna rağmen inanılmaz bir uyum yakalamış. nakaratta "broadcast the boom boom boom, and make them all dance to it" sözünü oraya konuşma havasıyla koymak kimin aklına geldi? nasıl becerdiniz böyle bir şeyi. becerdiniz de nasıl bir uyum. bir de sonra "aaa" diye devam etmiyor mu? bir de bi outro bölümü var çıldıracağım. orayı her dinleyişte zaman duruyor tazeleniyorum adeta.

liability diye bir şarkı var; aman allah'ım bu nasıl bir ballad!? aşk acısını lorde ne var ne yoksa bildiğin kusmuş. kendini yalnız hissetmesinin ardından insanların kendisini bir "yük" gibi görmesinden ve bu yüklüğu kabul etmesinden mütevellit bir şarkı. muazzam. etkileyici. tüyler diken.

supercut, writer in the dark şarkıları da çok yerinde parçalar olmuş. supercut şarkısında green light şarkısındaki melodi birebir kullanılmış gibi geldi bana ama iki şarkıya da enfes yakışmış. writer in the dark şarkısının nakaratında lorde'nin önceki şarkılarında görülmemiş bir vokal performansi var. bu şekilde okuyabildiğini bilmiyordum hiç. o kadar içten geliyor ki, helal olsun demek düşüyor adama.

hard feelings/loveless, birleştirilip tek parça haline getirilmiş.sober ve the louvre'de o prodüksiyon iki şarkıdan ilkinde fena halde kendini gösteriyor ve bahsedilmeden kesinlikle geçilmez. yapamam böyle bir şey. çarpıcı sözler ve nefis bir altyapı. kelimenin tam anlamıyla harika. outro sen bu şarkıyı dinlemekten o kadar şanslısın ki diyor ve basıyor sana müzikal zevki. loveless ise yarım bırakılmış bir şarkı, dinleyen herkes keşke tüm haliyle konulsaydı albüme diye söylenmiştir mutlaka. yumuşak tonda çocuksu bir tavırla söylemiş. altyapı eski şarkılarını andırıyor.

sober ll(melodrama) en depresif, en gerçekleri surata laps diye vurucu, en ağır, ve en karanlık şarkısı albümün. şarkının prodüksiyonu sober ve the louvre gibi zengin. özellikle harmoniler olağanüstü. dinlerken fazlasıyla etkilendiğim bir parça.

liability (reprise) diye ayrı kısa bir şarkı var. sanırım ilişkinin bitiminden baya sonra yazılmış bir şarkı çünkü lorde kendini biraz daha toplamış gibi "ama değer değildin, sen öyle düşünsen de" demiş.

perfect places albümün kapanış parçası; bence albümün en güzel şarkısı. bir kere şarkının ana teması o kadar bizden ki bunu bahsetmeden geçemeyeceğim. hepimizin hayalleri, hedefleri var özellikle arkadaş grubumuzla yapmak istediğimiz geziler görmek istediğimiz deniz ötesi harika yerler. lorde de aynı düşünce içerisinde ama yeni büyümeye başlayan bir kız için. fazla büyük hayaller. çok depresif sözleri var aslında. hep partilere katılıyor, içiyor, dans ediyor ama en sonunda hep "graceless night" diye tabir ettiği bir mutsuz bir bitişe geliyor. yani aslında o kadar partiye rağmen mutsuz. nakaratta "bütün kahramanlarımı kaybediyorum, yalnız kalmaya dayanamıyorum" deyip "hadi harika yerlere gidelim" diyerek yaşadığı o mutsuzluğa, mutluluğun olduğu harika yerlere gitmeyle teselli bulmaya çalışıyor. böyle bir arayıştan sonra lorde olayı çakıyor; bu kadar zamandır harika yerleri arayıp duruyoruz aslında böyle bir yer yokmuş diyor bunu da "what the fuck are perfect places?" diyerek ifade ediyor. şahane.

 spoiler!
spoiler


genel olarak ifade edecek olursam hiç bir albümü bu kadar zevkle dinlemedim ben. yapılan bu işe inanamıyorum. green light çıktı dinledim güzelmiş dedim, ama albümü dinlemek için bir şans vermemiştim ta ki perfect places çıkana kadar. bu şarkıyla albümü dinleyeyim dedim ve mest oldum. tam anlamıyla bir şaheser. emeği geçen herkese bravo! bu albümle bir fan daha kazandın lorde!
1 Entry Daha