muhafazakar eşcinsel

18 Entry Daha
muhafazakarlığın "islamcı" olmayan ya da dini boyutundan arınmış hali üzerinden de bahsetmek gerekir. sonuçta türkiye'de seküler bir görünümü olmakla birlikte putinvari bir siyasetin peşinde takılma olasılığı barındıran kitlelerde vardır.

bu biçim bir "muhafazakar eşcinsel" modeli olur mu ve olursa nasıl olur? bal gibi de olur, siyasi skalada sağdadır (bu şartlarda kerhen merkez sol da olabiliyor), yerleşik toplumsal kültürü ve hiyerarşiyi benimser, aslında onun için "eşcinsellik" sadece yatak odasında beliren sonrasında ise çok da umursanmayan cinsel bir yönelimdir, bunun bir kimlik haline getirilmesine dair yakınmalarını da sıkça dinleyebiliriz kendisinden. aslında bir insana salt varoluşundan dolayı değişmez bir öz yüklemek ve harfiyen onun gerekliliklerini özellikle kültürel ve toplumsal yaşamda göstermesini beklemek doğru değil, özellikle bunu en fazla yaşayanlar olarak akılda tutmak lazım, ancak bu durum yine de yukarıda çizdiğim profili eleştirmeyeceğimiz anlamına da gelmez, çünkü bu tutumun bizler için siyasi sonuçları var.

ilkin kimlik kendi başına durduk yere oluşmuş bir şey değildir (tüketim üzerine oluşanları ayrı bir köşede tutalım), bir sisteme ya da topluma içkin hakim bir kimlik oluşturulurken "biz" ve "öteki" kavramları belirleyicidir ki o kimliği diğerlerinden ayırt eden bir şey olsun. işte bu noktada eşcinseller ötekidir, dahası toplumsal yaşam içerisinden bir nevi tecrit edilmişlerdir, yani burada eşcinsellik geniş bir metropol içerisinde bakımsız ve dar sokaklara hapsedilen bir kenar mahalledir, ve bu mahallenin sakini kendi varlığıyla kamusal alana giremez, girecekse de var oluşunu yaşadığı derme çatma evde bırakıp da girmesi gerekir ve tecrit edilmiş her kenar mahalle kendi iç kültürünü kurar, eşcinsel kültür ya da queer kültür her ne diyorsak eleştirilebilir ancak bu eleştirinin samimi olması için bu gerçeğin göz önünde bulundurulması lazım.

tam da bu noktada örnek profilimiz "makbul eşcinsel" görünümünde kalıyor. ve kendi düşünsel geçmişimden biliyorum meselelere bu konumdan bakan birisi türkiye'de lgbti+ meselesi üzerinden konuşacağı vakit eşcinsellerin ve transların gereğinden fazla "marjinal" oldukları ve birazda "toplumun suyundan gitmeleri" minvalinden bir söz söyler, yani heteroların ve daha ötesi patriyarkanın görmek istediği o makbul eşcinsellerden olursak tüm mesele çözülecektir (peki bu durumda biz kendi varlığımızla var olabilecek miyiz gerçekten?). doğrusu çözüme yönelik en reformist söylemler tam da kendi muhafazakarlığını aşamayan eşcinsellerden çıkmıştır.

bu tür bir tavrın çözüm potansiyelini tartışmak için biri benzetme diğeri düz hakikat olan iki meseleyi derinlemesine düşünsek cevabı da bulabiliriz aslında:
1-bugün bir kürt "kürdüm ama abi vallaha billaha kendimi türk gibi hissediyorum, yemin billah vatanına milletine bağlı bir kürdüm" dediği vakit kürt sorununun çözümünde bir aşama kaydedebiliyor mu?
2-tarihin herhangi bir döneminde herhangi bir azınlık ya da ezilen bir kimlik tepedekilere şirin görünerek mi yoksa dişiyle tırnağıyla kavga ederek mi kazanım elde etmiştir?