hikayeyi bir de şöyle uyarlayalım:

hollanda benim de sık sık ziyaret ettiğim küçücük bir ülke. nüfusun azlığından dolayı da gurbetçi gaylerin hepsi birbirini tanır. queer de hepsinin çok değer verdiği, sevdiği, saydığı çok iyi bir insanmış. ülkenin en ünlü top'ı olarak tüm avrupa'da nam salmış. özellikle kürt ve alevi erkeklere top olmayı çok severmiş. ta ki bundan birkaç yıl öncesine kadar.. top olmaktan en çok keyif aldığı kürtlere ve alevilere anüs kanseri ve basur teşhisi koyulması ile birlikte hayata küsmüş. top olamadığı günler onu çekilmez bir adam yapmış. aksi, nalet!!
tabi bunları gözyaşları ile anlatan amsterdam'daki arkadaşım üstüne basa basa queer'in aslında özünde çok iyi bir insan olduğunu sevdiği insanların hastalığının onu nasıl böyle bir adama dönüştürdüğünü anlamadıklarını ifade etti. artık daracık deliklerini hissedemediği alevilerden ve kürtlerden bu denli nefret etmesini bir şekilde açıklayabiliyorlar ama neden ful pasif gay taklidi yapmaya başladığını bir türlü anlayamıyorlarmış.

nedense hikayenin hiçbir eğlenceli tarafı kalmadı değil mi?

quuer, ırkçı bir yazardı ve onun götünü, ataerkil toplumlarda bir erkeğin en kıymetli hazinesi, kürtlerin ve alevilerin eline vererek ona karşı bir zafer kazanılmış oldu. ancak roller değiştiğinde ve queer, kürtleri ve alevileri siken birisi pozisyonuna geldiğinde bu sefer hem ırkçı hem de yatakta aktif olarak üstün tarafa geçmiş oldu. bu sikmeyi/sikilmeyi üstünlük yarışı olarak gören birisinin görmek isteyeceği en son şeydir.

quuer'ın söylemlerinden ben de çok rahatsız oluyorum ama hiçbir zaman onu bu şekilde aşağılamaya çalışmam. çünkü sikmek veya sikilmek üstünlük kurabileceğiniz bir çeşit bilgisayar oyunu veya spor müsabakası değildir.