the truman show

bu aralar kendimi truman gibi hissetmekteyim.düzenli işleri sevemedim,mümkün mertebe uzak durdum; fakat yaklaşık 1 yıldır bu sisteme katıldım emeğimi satıyorum.(zorunluluktan)aynı saatte evden çık -aynı sokaklardan yürü,karşılaştığın kişiler hep aynı, hayvanlar bile aynı.noluyoo laan dedirtiyo insana.ilk böyle hissettiğimde aklıma bu film gelmişti, bacaklarımda anlamsız bir titreme olmuştu.acaba?? -'hangi kameraya el sallıyorum' diye yüksek sesle konuşma gereği duymuştum.film çok iyi,başa gelmesi korkunç.
adını bu filmden alan truman sendromu diye bir hastalık var, insanlar kendilerini sürekli izleniyor sanıyormuş, bu yüzden karısını kızını falan öldürenler var şov bitsin diye vs.
içinde birçok önemli olguya ev sahipliği yapan filmdir ayrıca da.

kelimenin tam anlamıyla truman'ın hayatını yöneten yönetmenin tanrıcılık oynaması, truman'ın her adımının birçok kamera ve çalışanla gözetlenmesi üzerinden panopticon ve george orwell'ın 1984'üyle bağlanması, başta bir diktatör(yönetmen) olması, popüler kültürün hayatın her alanında bulunması ve istense de istenmese de etkisinde kalmak gibi gibi. tüketim çılgınlığının ve medyanın etkisinin, kitleler üzerindeki algı gücünü gösteren ender yapımlardandır kanımca.
bu film hakkında daha önce başlık açılmadığını görünce şaşırdığımı söylemeden geçemeyeceğim. çok çok iyi bir filmdir. medyanın ne olduğu, nasıl bir sistem olduğunu, insanları nasıl kullandığını, insanların da nasıl kendini kullandırttığını anlatan yegane filmlerden biri.

truman burbank: 'olur ya sizi göremem, şimdiden: iyi günler, iyi akşamlar ve iyi geceler.'
bazen eğer böyle bir şeyin içindeysem o kadar rezilliğimle dünya aleme reklam olurdum heralde dedirten çok hoş bir jim carrey filmidir. kurgusu inanılmazdır ve sizi ciddi ciddi triplere sokabilir.