ağır badireler atlatan veya gerçekten sorunları olan insanları geçtim de bunu yaşam şekli haline getiren fırsatçılar var.sözüm onlara:yok benim sorunlarım var yok ben şöyle kötüyüm.benim de bi sabrım var yardımcı olunmasına izin vermiyorsun ağlanıp sızlanma.az ilerde akıtabilirsin.aaa resmen kanıyorum şuan. yazdıkça sinirleneceğimden yarıda keseyim.sakince nokta koyuyorum ve şunu söylüyorum:"yeteeer"

sevgilisinin kirpiği yanağına değince kahkaha atacak duruma gelen yazarı düşündükçe gelen kahkaha isteği de benden gelsin.ben anca sevişme esnasında ağzıma giren kopmuş kılları çaktırmadan temizlemekle uğraşayım.bu da bana müstahak bak insanlar küççücük şeylerden kahkaha atıyorlar.kıl candır.

bu aralar kendimi truman gibi hissetmekteyim.düzenli işleri sevemedim,mümkün mertebe uzak durdum; fakat yaklaşık 1 yıldır bu sisteme katıldım emeğimi satıyorum.(zorunluluktan)aynı saatte evden çık -aynı sokaklardan yürü,karşılaştığın kişiler hep aynı, hayvanlar bile aynı.noluyoo laan dedirtiyo insana.ilk böyle hissettiğimde aklıma bu film gelmişti, bacaklarımda anlamsız bir titreme olmuştu.acaba?? -'hangi kameraya el sallıyorum' diye yüksek sesle konuşma gereği duymuştum.film çok iyi,başa gelmesi korkunç.

aynı zamanda karaköyde bir dükkan.eski kelimelerin çantalarda defterlerde ve çeşitli eşyalarda basılı halinin satışa sunulduğu küçük yer.çanta almak için uğrayıp birkaç şey daha almışlığım var.

emile zola'nın ruhsal betimlemelerle dolu kitabı.kitabın adı çalı bacaklı kızdan geliyor.vay anam bu kız neler yaşamadı neler çekmedi içinde ne fırtınalar koptuu koptu da bi yaprak düşmedi.ama kocasının arkadaşı laurent, o yok mu?kitap başta bu iki karakter olmak üzere çevrelerindeki insanların olayları nasıl anlamlandırdığını ve nasıl kolayca kandırılabildiğimizi anlatıyor.bir ara resmen kendi içine düştüğüm durumu dışarıdan değerlendirdim ve şaşırdım:kötülerin kazanmasını istiyordum, beni nasıl bu duruma getirdin zola!yazar eserini dönemin tiyatral havasına uygun bir sonla bitirmektedir.
ah therese adeta acıların kadını bergen gibiydin, okudukça kah bergen kah madam bovary oldun çıktın karşıma.ama yoo sen bovary olacak kadar akıllı,istekli ve ihtiraslı değilsin.bovary bihter ise sen fatmagülsün.sana söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.

salatalığında %96 sı sudur.sırf bu yüzden susadığım zamanlar salatalık yerim.
çevremde de büyük çoğunluk rahat seks yapabilmek için evlenmekte olduğundan yaptıkları seksin yüzde seks eni evlilik içindedir.bu yüksek oran ilişkiyi kurtarır mı bilemem.hoca da zaten kaliteli cinsel ilişkiden bahsetmiştir.beni oran orantı bilen, ilişki virtüözü türk akademisyenlerinin kollarına itin.

bana squat dersi verir misin?

-lar ekini kullanarak büyük bi tepki aldın zaten.evine ateşler salabilir,yuvanı yıkabilir,birliklerini bozabilir.devamında arapça ve aramice güzel laflar döşer.
sanırım tanrı çıldırmış olmalı.

benim için en güçlü duyudur.bir insanın yüzünü, sesini unutabilirim ama kokusu her daim içimde bir yerlerde kalmıştır.arkadaşlarımı, hayatıma girecek olanları tamamen kokusuna göre seçerim.bu demek değil ki ter kokusu veya kötü kokuları sevmem.öyle kokular var ki, yolumdan çeviriyor,öyleleri var ki uykumu kaçırıyor ya da uykudan uyandırıyor.
yani anlayacağınız: önce sizi test etmem lazım (!)

cuma namazına giderken bana yazan kişi olabilir bu:
-merhaba şu şu caminin ordan mı geçtin az önce .(hornetten)
-evet. n'oldu ?
-ben de namaza gidiyordum,seni gördüm.çıkışta bekler misin tanışalım?
-işim var daha sonra görüşelim.
daha sonra yazışıldı,fakat görüşülmedi.ne fantezilerin vardı be hayırsız müslüman.

devleti aile şirketi gibi görenler,vatandaşı kulluk statüsüne getirenler oldukça bu topraklarda devran değişmez.
kendi aileme inanmak konusunda söylediklerim aklıma geliyor.
-anne ben uzun zamandır sorguluyordum ya artık inanmıyorum(ki namaz kılıp,dinin gereklerine uygun yaşayan biriydim)
-sus yalan söyleme ,beni kızdırmak için yapma böyle şeyler çok günah.çok düşünme artık.
zamanla anladı ne kadar ciddi olduğumu.en azından bizim yanımızda eskisi gibi ol diyorlar.devlet de bu şekilde hareket ediyor; önemli olan nitelik değil nicelik sayılar çok önemli,politika çok önemli, sayıların politikası en önemlisi.

ama ısrarla ne diyoruz:
-allaah biiar ben tekim.

-eylen bebeyim gününü gün et.
-ya nolcaağğdıı

askerlik yıllarımda ben.gazino da en önde oturan uzun dönem askerler ve kumanda hep aynı kişilerin elinde. sabah-öğle-akşam bu kanal açık,gece de porno izlerlerdi bildiğin fitaşa döndürürlerdi mekanı.

girerken acımaması için yapıyorsan kesinlikle caizdir.
deliği uygun hale getirmek büyük sevaplardandır.
karşılıkı zevk ve istek varsa hiçbir şeyi referans alamam.
devam et biraz da aşağılara doğruu...

aa kadın kadını emer mi?
haz için sadece giren çıkan bir şey olması gerektiğini düşünen, işi bitince de misyonunu tamamladığını düşünüp herhangi bir sevgi belirtisi göstermeyen mahlukatın ettiği lakırdı.

yönetimi ele geçiriyorum, sevgi ve barış partisini kuruyorum.tek başıma iktidar oluyorum.one münit.ben ne diyordum en son.
gel kardeşim oyunu ver bana.we're the woeld we're the chıldren.



hiçbir siyasi oluşum bi bok getiremez dünyaya.

(bkz: gıybet)
(bkz: dedikodu)
ayrıntılara dikkat etmek konusunda açık ara iyiyiz.