(bkz: anne ve babanın hiç seks yapmadığını düşünmek)

"hayat; koyu bir balgam, sert bir pornoydu dün..." - teoman

şeker oranı sıfır olduğu iddia edilen, tadı akide şekerlerini andıran tarçınlı yunan şekeri misali insanın damağında pek baharatlı, keskin tat bırakmasına rağmen aslen özünde şeker olduğuna inandırılmaya meyillenmeden edemediğiniz, en kötü ihtimalle kendisi tarafından inandırıldığınız; o tarihi, yegane, pahabiçilmez ve unutulmaz sarılmasından/kucaklamasından sebep 'yüzü kadar içi de güzeldir'i doğrudan kabul etmek istediğiniz hoş bir insan.

lea michele - empty-handed

frank sinatra - you make me feel so young

pink - glitter in the air

ya bir cıvır arkadaşımızın dalgası, ya kahrolmayasıca bir heteroseksüel, ya da "mükemmeliyetin tanımı şahsımdan esinlenerek yazıldı hahayt/uleyn" edasıyla gezen garibelerden birisi çıkan bu estetik harikası yaratılışlar bizlere denk gelse bile çok durmadan uçup giderler maalesef. öyle bir burulur ki yüreğiniz, oynadığı neredeyse her yeşilçam filminde 'tenacüze' uğramış zavallı ama kadim oyuncu müjde ar'ın (soyadı bu gibi durumlarda pek manidar oluyormuş diye aklıma şey etti şu an) karakterlerinin travmasını yaşar bulursunuz kendinizi.

ıt feels so good being bad and severe when one realizes that neither benevolence nor benignity is not worth any shit.

(ne iyiliğin ne de iyi huyluluğun hiçbir halta değmediği görüldüğünde kötü ve haşin [biri] olmak pek iyi hissettiriyor.)

"biraz huzur, bi' tebessüm,
olamadık ya bizbize... eyvah, eyvah!"

"insan; tuhaf, ne hoyrat, ne şaheser ve nasıl ilkel - hayret!" - sezen aksu

"keramet olsaydi, mincikta cikmazdi" seklinde luzumsuz herhangi siniri ziplatan hincin ve ofkenin sozsel disavurumunu guzelce dile getirmeyi saglayan bu deyisin son kismini su sekilde guncelletip soylenmesine yol acan, sozde yenilecek igrenclikler ureten zehirleyici gida zinciri: "keramet olsaydi, her kose basinda belirmezdi". tembel, sagliksiz, lezzetsiz bir yeme aliskanliginn en acinasi ve canhiras hizmetcilerinden. ugruna can feda edecegim milkshake'leriim bilr pabucunu birlikte yakacagim kadar sevmem, o derece.

populer ekinin, bilindikligi su goturmez olsa dahi, lanet ettirecek kadar sevdiren, minciklarin oyle veya boyle yerinde tutulmasina olanak tanimayan, ayni zamanda sizi populer ekinle daha da ilistirdigi icin ister istemez sucluluk hissi veren, nihayetinde ister istemez benimsenilen sapsirik bir ornegi.

1) sevgi, ask, lutuf, insaniyet, som samimiyet gibi
yegane, kutsi ve sorgulamasizca kiymetli olduguna kalpten inandiginiz,
daimi heveslenip ve heveslendirilip durdugunuz, duruldugunuz kendinizi tum iyi niyetinizle adadiginiz ve oyle kalmasi icin cabaladiginiz olgulara bir turlu erisememenin verdigi o hayal kirikliginin tanimina en acisindan yeni bir soluk getiren his.


2) buyuk sevkle girdi yazmaya hazirlaniyorken sizinle sonsuz savas icerisindeymiscesine size zorluk cikaran, en edepli insana sovduren telefon klavyesinden bozma hilkat garibesi.