apollon

eski yarış atımızın ismi. kır bir arap atıydı.
ayrıca,zeus'un leto adında bir kadınla kaçamağından dünyaya gelir.ikizdir.ikiz kardeşi avcı tanrıça ya da berket tanrıçası olarak bilinen artemistir (roma mitolojisinde diana olarak karşımıza çıkar) .anadolu ya yakın bir ada olan delos (çıplak) ta doğdukları için kendilerini anadolulu birer tanrı-tanrıça olarak kabul ederler.bu yüzden truva savaşları sırasında truvalılara yardım ederler.apollon tanrı güzel sanatlar tanrısıdır ayrıca ışık tanrısı olarakta karşımıza çıkar.güneşi sembolize eder.müzik aletlerini çok sever.özellikle lyr (lir) i asla yanından ayırmaz.bütün müzik aletlerini çok iyi çalar.çok yakışıklıdır.daima yanında 9 tane müz olarakta bilinen musası vardır (müz yada musalar ilham perileridir apollona ilham verirler ve onun bütün ihtiyaçlarını karşılarlar.) apollon tanrı başında daima defne yapraklarından yapılmış bir taç taşır.tasvir sanatında karşımıza bazen gümüş bir ok ve yayla çıkar bu silahların aynısı ama altın olanı ikiz kardeşi artemistedir.
apollon miyoloji de iki ömnemli olayla karşımıza çıkar bunlardan birincisi büyük aşkı daphne ile aralarında geçen hikayedir diğeri ise frigyalı sanatçı marsyasla olan flüt yarışmasıdır.
daphneye olan aşkı bir gün müzleriyle ormanda müzik çalıp gezerken onu görmesiyle alevlenir.apollon tanrı bu orman perisine aşık olur ve ona doğru gider bunu farkenden daphne ise kaçmaya başlar ve apollon kovalar o kaçar...apollon onu yakalamak ve aşkını söylemek için kovalar daphne ise tanrılara verdiği sözünde durmak için ondan kaçar.daphne başına gelen bir olay yüzünden tanrılara söz verir aşık olmayacağına ve sürekli onlara ibadet edeceğine dair...oysa şimdi bu yakışıklı tanrıya gönlünü kaptırmak üzeredir tanrılara vediği sözü tutamama korkusu ile var gücüyle kaçar oysa arkasındaki bir tanrıdır ve iyiden iyiye yaklaşmaktadır.üstelik daphnenin gücü tükenmek üzeredir ve artık takati kalmaz ve gaia anadan yardım ister ona yalvarır al canımı diye ağlamaya başlar bu temenniler içinde son adımlarını atarken gaia ana bu haykırışlara dayanamaz ve onu defne ağacına çevirmeye başlar ve daphne son adımını attığı yerden kaldıramaz çevresine ve kendine bakınır sonra durumu anlar gaia ana ona yardım etmiş ve dileğini kabul etmiştir onu defne ağacına çevirmeye başlamıştır.daphne bir ağaç gövdesi olan bacaklarını saadetle izler ve o sırada apollon tanrı yetişir ve ona sarılarak ağlamaya başlar ama nafile bunun olmasını isteyen gaia anadır artık önüne geçilemez.ve daphne apollonun gözyaşları arasında defne ağacına dönüşür nice zaman sonra apollon başını kaldırır ve defne ağacına bakarak daphneye hitaben 'sana yetişemedim senin olamadım ama senin bu güzel yapraklarını sonsuza dek başımda taşıyacağım' der ve defne ağacından topladığı yapraklarla bir taç yaparak başına takar...ve dediği gibi de yapar onu ebediyete kadar başında taşır...
apollonun karşımıza çıktığı bir diğer olayda marsyas la olan müzik yarışmasıdır.olay şu şekilde cereyan eder...:
apollon tanrı yeni icat ettiği flütü orman da çalarak ve dans ederek gezer o sıra da bir orman perisi 'ay bu ne? ! ne kadar çirkin bir ses bu.nereden geliyor' diyerek haykırmaya başlar buna bozulan apollon tanrı flütü çalmayı bırakır ve bu alete bakar ve sinirlenip onu ormanın karanlıklarına fırlatır.o sıra da ormandan geçen marsyas adında bir frigyalı flütü bulur ve çalmaya başlar çıkan ses çok hoşuna gider ve çalarak köyüne gider marsyas gece gündüz bu aleti çalar ve zaman gelir dinleyenlerini büyüleyecek kadar güzel çalmaya başlar.marsyası herkes o kadar çok metheder ki bu övgü dönemin frigya kralı midasın kulağına kadar gider ve midas bu müzisyeni çok merak eder onu yanına çağırır kendisine konser vermesini ister.o da bundan şeref duyduğunu arzederek başlar çalmaya gerçenkten çok güzel çalar...marsyas son notasını da üfledikten sonra midas ona övgüler yağdırmaya başlar ve o kadar ileri gider ki 'bu aleti kimse senden daha güzel çalamaz hatta güzel sanatlar tanrısı apollon bile' der ve apollon bunu duyar hızla ve öfkeyle midasın sarayına gider ve densizliklerine çok kızar.bundan akıllanmayan midas hala iddiasını sürdürür ve 'evet sen bile marsyas tan daha iyi çalamazsın' der bunun üzerine athena -zeka tanrısı- onlara yarış yapmalarını önerir.ve başlarlar yarışmaya marsyas gerçekten daha iyi çalmaktadır.buna tahammül edemeyen apollon tanrı yarışmayada hile yapar ve 'marifet flütü tersinden de çalabilmektir hadi madem o kadar iyi çalıyorsun göster hünerini' der ve zavallı marsyas başlar flütü tersten çalmak için çabalamaya ama nafile çalamaz bunun üzerine apollon onları cezalandıracağını söyler.marsyası alır ve bir çarmıha bağlar sonra yavaş yavaş derilerini yüzer buna kimse dayanamaz müzleri apollona yalvarır ama o yapacağını yapar ve acılar içinde marsyas ı öldürür.sıra kendisine hakaretler eden midas a yönelir ve ona da 'sana bir çift eşek kulağı vereyim de kim daha güzel çalıyormuş anla' der ve onunda kulaklarını eşek kulaklarına çevirir.
evet apollon mitoloji de bu iki önemli olayla karşımıza çıkar.ayrıca apollon koronis ile olan beraberliğinden olan oğlu asklepius'u kendisinin doğurması gibi garip bir olayla da dikkatleri kendine çeker.bunun için bknz.: asklepius
olymposluların ikinci kuşak tanrılarından zeus ile leto'nun oğlu ve tanrıça artemis'in kardeşi. leto'yu kıskanan hera, genç kadını bütün yeryüzünde takip etmişti. orada burada dolaşmaktan bıkan leto, karnındaki çocukları dünyaya getirebileceği bir yer arıyordu. ne var ki, hera'nın gazabından korkan yeryüzü, ona kucak açmayı reddediyordu. yalnızca bıldırcınlı ada ya da asteria adında çorak bir yüzen ada, bu zavallıya sığınacak bir yer vermeyi kabul etti. apollon orada doğdu. kadirbilir tanrı, adayı yunan dünyasının merkezine sabitledi ve ona delos, parlak adını verdi. leto, bütün adadaki tek ağaç olan bir palmiyenin dibinde dokuz gün, dokuz gece kurtuluşunu bekledi. hera, mutlu doğumları yöneten tanrıça eileithyia'yı olympos'ta kendi yanında alıkoyuyordu. bütün tanrıçalar, özellikle athena, leto'nun yanındaydı, ama hera'nın onayı olmadan leto için hiçbir şey yapamıyorlardı. sonunda hera'dan leto'nun kurtulasına izin vermek için iris'i göndermeyi kararlaştırdılar; hera'yı yumuşatmak için ona çok değerli bir kolye armağan ettiler. bu armağan karşılığında hera, eileithyia'nın olympos'tan delos'a inmesini kabul etti. leto, palmiyenin yanına çömelip önce artemis'i, sonra da apollon'u dünyaya getirdi. tanrının doğumu sırasında, kutsal kuğular adanın üzerinde uçuşmaya başlayarak yedi tur yaptılar. zeus oğluna armağanlar hazırladı. ona altın bir külah, bir lir ve kuğuların çektiği bir araba verdi.

***