çiçek hastalığı

pox viridea ailesine mensup olan çiçek virüsünün sebep olduğu hastalıktır. günümüzde sık gördüğümüz su çiçeği hastalığı ile bir ilişkisi yoktur. virüsün özelliklerini sayıp sizi sıkmak yerine güzel bi başarı öyküsü anlatmak istiyorum. bu virüsün tedavisinin osmanlı topraklarında bulunup avrupaya taşındığı bilinir. bilim kümülatif ilerlediği için bulunan yöntemler geliştirilmiş sonuçta yine pox viridea ailesine mensup olan vaccinia virus keşfedilmiş ve bu sayede çiçek hastalığı önlenebilir olmuştur. dünya sağlık örgütü bu kapsamda tüm dünyadan çiçek hastalığını silmek için çalışma başlatmıştır ve insanlığın büyük başarısı ile bu virüs tüm dünyadan eredike edilmiştir. hatta 1980li yıllarda doğanlardan sonra kimseye aşı yapılmasına gerek kalmamıştır. aslında bu mevzuyu yazmamın sebebi okuduğum postların birinde virüslerin tedavisi yok gibi talihsiz bir kısma denk gelmem. kızamık, kızamıkçık, çocuk felci, hepatit ve daha sayamadığım pek çok viral etkene karşı bir asır öncesine göre iyi bir durumdayız. takdir ederseniz ki güzel şeyler bir anda olmuyor, büyük çaba ve maliyet istiyor.
sanırım virüslerin tedavisinin olmaması göndermesi benimle ilgili. şansa bir tane virüsün tedavisi bulunmuş, hemen gaza gelinmiş. virüs eradike edilmesi diye bir şey olamaz. nanometrelik patojeni eradike ettiğinizi nereden bileceksiniz? gidip bir tane canlıya saklanmıştır, kibirinizin arttığı günü bekliyordur. milyarlarca canlıyı kontrol mü ettiniz? 10 tane virüsü kontrol edersiniz, 100 tanesi gelir. virüsler bakteri gibi, mantar gibi değil ki. hepsinin ayrı ayrı çalışma prensibi var.
yetişkinlerin ağır şekilde geçirdiğini bizzat vucüdumda deneyimlediğim hastalık.
yeğenim suçiçeği geçirmişti ve biz hiçbirimiz geçirmemiştik. ona sarılmadığımızda aynı ortamda az durmaya çalıştığımızda çok üzülüyordu. mecburen temas etmek zorunda kalmıştık. çünkü bir şekilde ihtiyaçlarını karşılamasına yardım etmemiz gerekiyordu.
kütüphaneye ders çalışmak için gitmiştim. kafamı dik zor tutabiliyordum. eve gideyim yatayım dedim. aşırı halsizlik ve ateşim vardı. yav ne oluyor 17 yaşında delikanlı insanım dedim. sonrasında en fazla 50-100 adım anca atabilip, durakta ayakta otobüs beklemeye başlamıştım. ayakta bekleme sürem 3 dk falandı çünkü daha fazla dayanamayıp yere oturmuştum, evet. ayaklarım dayanamamıştı ve titremeye, vücudumu çekmemeye başlamıştı. devamında bir 15 gün vucüdumun her yerinde çıkan -malum organımda bile vardı- kabarcıklara merhem dokundurmuştuk. benim için çok zor bir süreçti. ayrıca çok da kaşıntı yapıyor bu kabarcıklar. böyle derinizi yolmak falan istiyorsunuz ama bu sefer de patlayınca diğer kısımlara yayılıp daha çok çıkıyor. en iyisi hiç kaşımadan o sulu kabartının kuruyup kabuk bağlamasını beklemek.

#edit başlık sahibi suçiçeği ile alakası olmadığını yazmış. yanlış yere entri girmiş olduk. neyse yine de bir şey öğrenmiş oldum.