cloud atlas

bu sene içinde çıkacak olan filmdir. muhteşem bir potansiyeli vardır ve efsane olabilir, ya da bu potansiyel heba edilerek bir surrogates faciasına dönüşebilir. çıkınca göreceğiz.
mübarek film lüküs hayat misal 3 saat 20 dk sürüyor. oyunculuklara diyecek sözüm yok,maşallahı var. kurgusu da başarılı. makyaj konusunda yıl içinde bir çok ödül alacaktır kanısındayım. bir oyuncu 4-5 rolde oynuyor, cast seçimi akıllıca yapılmış. filme aç olunduğu bir zamanda dikkatlice izlenmeli. son olarak nacizane fikrim, bazı sahneleri daha kısa tutulsaydı da olurdu diye düşünüyorum.
filmin duyurulması ile beraber kitabını da buldum ve okumaya başladım. başlaması zor bir kitap oldu benim için. ilerledikçe iyice sarıp sarmaladı heyecan içinde bıraktı. filmi seyretmek için kitabın bitmesini bekledim. film görsel olarak son derece büyüleyiciydi. ancak kitabın yapısından gelen 6 farklı öykünün karmaşık yapısı kitabı okuyamayanlar için biraz karışık gelebilir. ince noktalarla birbirine bağlanan 6 hikayeyi yönetmenler olabildiğince bağlamıştı oysa. oyunculuk ve makyaj beni çok mutlu etmedi. özellikle bazı makyaj çalışmalarının çok sırıttığını düşünüyorum ama bu bilinçli bir tercih olabilir.
wachowski kardeşlerin yönetmenliğini, yapımcılığını ve senaristliğini üstlendiği 2012 yapımı bir alman filmi. aynı isimli romandan uyarlanmıştır. filmi tek bir kalıba sığdırmak oldukça zordur çünkü 6 farklı hikayeden oluşmaktadır. çoğu birbiriyle bağlantılı, farklı zamanlarda geçen hikayelerdir. görsel efektin, makyajın ve oyunculuğun çok yükseklerde olduğu bir filmdir. hugo weaving, tom hanks, halle berry başrollerdedir ve 6 hikayede de yer almaktadırlar. jim broadbent ve doona bae ise diğer önemli oyunculardandır. filmin kadrosu kısıtlıdır 6 hikaye ile kıyaslandığında ama hepsi en az 3 hikayede de yer almaktadır.

ayrıca en yüksek bütçeye sahip bağımsız filmdir. film daha bütün dünyada gösterime girmemiştir. ilgiye bakılırsa bütçe'nin oldukça üstünde bir hasılat yapabileceklerdir. film aslında biraz karışıktır. özellikle filmin başlarında olayların sürekli farklı zamanlar arasında gidip gelmesi kafa karıştırmaktadır. ama sonlara doğru bu kafa karışıklık az çok giderilmiş olabilir. ama filmi cidden anlamak isteyenler tekrar izlemeli görüşündeyim, başta anlaşılmayan birçok sahne anlam kazanabilir.
özet olarak gereksiz bir filmdi iki başrol hatrına izlemiştim zaten
ağır kapitalizm eleştirisi yapan filmdir. karışık kurgusu ve abd'li seyirci için fazla fikir barındıran altmetni nedeniyle de gişede batmıştır. özgürlük aşk, kölelik, kapitalizm gibi meseleleri karışık bir kurgu tekniğiyle anlatan filmin en azından en iyi makyaj ve uyarlama senaryo dalında oscar'a aday olacağını düşünmüştüm. yanılmışım. bu derece sert muhalefet yapan bir filmin oscar'larda hiç şansı olmayacağını düşünmeliydim. artık gereği kalmamış klonların mezbahalarda kesildiği ve sistemin insanları bir nevi yamyamları dönüştürdüğünü iddia eden sahnesi için bile defalarca izlenir. ilerde kült bir klasik olacağını düşünüyorum...

"okyanus dediğin nedir ki, bir sürü damla olmasa..."

ps: filmi din karşıtı ilan eden islamcılara ve radikal hristiyanlara kafam girsin.
wachowski biraderlerin yeni filmi. arkadaşımın ısrarları sayesinde izledim, ilk yarısında ''hay diğdem ben senin tavsiye edeceğin filmi'' diye söylenirken film ikinci yarısında toparladı ve hikayeler anlam kazandı. kesinlikle bir the matrix değil ama sisteme kafa tutuşu ve gelecek kaygıları açısından benzetmedim değil. bir de oyunculara yapılan makyaj inandırıcı değildi ve hikayeden çok makyaja kitlenmeme neden oldu. asyalıyı beyaza, beyazı asyalıya çevirmek o kadar makyajla bile inandırıcı değil. hele hele halle berry yi yaşlandırmak.. sıkar biraz.
ikibuçuk saatini izledikten sonra ee bakayım kaç dakka kaldı lan deyip gomplayer'a köfte barmağımla abandığımda oha lan daha 50 dakkası var deyip pc'yi kapadım. o elli dakkayı siksen izlemem.
-archivist: what if no one believes you?

-sonmi-451: someone already does!