dişçi korkusu

canının yanacağını düşünmez insan, korktuğuda o değildir aslında. hatta korku değil çekinme denebilir. rahatsız edense agzınızın içinde çalışan aletlerin çıkardığı o vızzzz sesi ve beraberinde burnunuza gelen kemik kokusudur..
koltuktan mı, beyaz önlükten mi, diş hekiminden mi yoksa kesici, delici, ses çıkartan döner aletlerden mi kaynaklandığı bir türlü çözülemeyen fobi türü. bu fobiden ötürü insanlar diş ağrısı için ağzına hidrolik yağını almayı bile göze alırlar. yenmenin ilk adımı tehditkar bir yaklaşım olan bak dişçi amcan sana iğne yapar ha dan sıyrılmak ve düzenli kontrollere gidip küçük ölçekli işlemlerle sorunları çözmektir.
yerinde bi korkudur. bu nedenle _dişçiye_ değil; diş hekimine ve mümkünse olay dönülmez akşamın ufkuna varmamışken gitmek gerekir.
yurdum insanı genellikle iş işten geçtikten sonra, ağrılar dayanılmaz hal aldığında, denenen onlarca yöntem sonuç vermedikten sonra dişçiye gittiği için sürekli acı veren bir durum olarak akılda yer etmiştir. sorun dişçiye gitmekle de çözülmüyor her zaman, tedavi süreci uzayabiliyor ve bu süre içerisinde hayat oldukça boktan gelebiliyor.diş hekimlerinin en büyük şikayeti insanların düzenli olarak (altı ayda bir) kontrole gitmemesidir.

diğer taraftan devlet hastanelerinde yeterince özen gösterilmediğine dair kanı ve özel kurumlardaki dişle ilgili tedavilere devlet desteğinin olmaması insanlarda parasal bir korku oluşturmaya başlamıştır.

(bkz: implant tedavisi)
insan dişçisine aşık olunca korkmak bir yana dursun, randevu saatini iple çekiyor. kanal tedavisi için bile hoplaya zıplaya giderdim muayenehaneye. * *