dişçi korkusu

o yeaaaaa.. o koltuk sanki elektirkli idam sehpası gibi bişey. gitmem lazım. de kalk git. ama yoook. olmas...daha da acısın hele. şişsin 20. kez. bakalım bir ara gideriz.
gerkli bir korku. uyusturdugunu degilde, diger saglam disi kokunden koparan disciler oldugu surece. unutamiyorum o aciyi!
bu korkuyu yenmenin en kolay yolu hoş bir göbekli,kilolu,yakışıklı hekim bulup kendinizi ona teslim etmektir.
diş kesmek için kullanılan aletlerin dile değdiğinde durduğuna inanamamaktan kaynaklanan korku.
koltuktan mı, beyaz önlükten mi, diş hekiminden mi yoksa kesici, delici, ses çıkartan döner aletlerden mi kaynaklandığı bir türlü çözülemeyen fobi türü. bu fobiden ötürü insanlar diş ağrısı için ağzına hidrolik yağını almayı bile göze alırlar. yenmenin ilk adımı tehditkar bir yaklaşım olan bak dişçi amcan sana iğne yapar ha dan sıyrılmak ve düzenli kontrollere gidip küçük ölçekli işlemlerle sorunları çözmektir.
canının yanacağını düşünmez insan, korktuğuda o değildir aslında. hatta korku değil çekinme denebilir. rahatsız edense agzınızın içinde çalışan aletlerin çıkardığı o vızzzz sesi ve beraberinde burnunuza gelen kemik kokusudur..
ilk iğneyi yediğinde sona erer. ama her seferinde her gidişte yeniden hortlar.
yerinde bi korkudur. bu nedenle _dişçiye_ değil; diş hekimine ve mümkünse olay dönülmez akşamın ufkuna varmamışken gitmek gerekir.
dişçiden korkmam iğneden korktuğum kadar.
eskiden çok korkardım..ama şimdi güle oynaya gidiyorum
yurdum insanı genellikle iş işten geçtikten sonra, ağrılar dayanılmaz hal aldığında, denenen onlarca yöntem sonuç vermedikten sonra dişçiye gittiği için sürekli acı veren bir durum olarak akılda yer etmiştir. sorun dişçiye gitmekle de çözülmüyor her zaman, tedavi süreci uzayabiliyor ve bu süre içerisinde hayat oldukça boktan gelebiliyor.diş hekimlerinin en büyük şikayeti insanların düzenli olarak (altı ayda bir) kontrole gitmemesidir.

diğer taraftan devlet hastanelerinde yeterince özen gösterilmediğine dair kanı ve özel kurumlardaki dişle ilgili tedavilere devlet desteğinin olmaması insanlarda parasal bir korku oluşturmaya başlamıştır.

(bkz: implant tedavisi)
muhtemelen böyle bir grup kurulsa liderleri ben olurdum, sonuçta azılı bir dişçi korkağıyım. sandıkla geldim, sandıkla giderim.
işten dişçiye gitmek için alınan izni uyku, sözlük, çay, sigara ile geçirip, zamanı akşam edip, "geç oldu yarın iş çıkışı giderim"e kadar vardıran korku. gel gör ki korkunun ecele faydası yok. o dişçiye gidilecek, o koltuğa uzanıp ağız aaaçılacak. *
geçen diş muayenesinde soğuk soğuk terlememe sebep olmuştur.
beni intiharın eşiğine getiren depresyonumun ve travmalarımın başlıca nedeni. eğer lisede dişçi korkusu yaşamayıp, dişçiye gitseydim şimdi hiçbir sorunum kalmayacaktı. bu arada, dişçinin o kadar çok korkulacak bir şey olmadığını öğrendim. kaç kere dolgu, kanal tedavisi yaptırdım, iki tane diş çektirdim. o kadar da korkunç değilmiş. keşke daha önce gitseymişim, şimdi çok kaliteli dişlerim olacakmış. keşke geçmişe dönebilsek.
insan dişçisine aşık olunca korkmak bir yana dursun, randevu saatini iple çekiyor. kanal tedavisi için bile hoplaya zıplaya giderdim muayenehaneye. * *
hiç tatmadığım bir korku. normal insana vurulan uyuşturucu iğne bana iki kat vurulduğundan her dişçiden çıktığımda başıma saçma sapan bir olayın geldiği için hatta keyif alırım. sadece çene ağrısına sebebiyet veriyor ben de.