entelektüel

aydın olma durumu. günümüzde her konuda bilgi sahibi olmak gibi algılanır. kendini entelektüel sananlarla gerçekten entelektüel olanlar arasında büyük farklar vardır. kişinin her konuda çok okuması çok araştırması gerekir. bunun için tecrübe ve zaman da gerekir. kolay elde edilecek ve edinilecek bir sıfat değildir.
türkiye'de zar zor yetiştirilebilen, yetiştirildiğinde çok kolayca harcanabilen, harcandıkça da yok sayılması istenilen bir kitledir.
aslında işlevseldir de, 1980 sonrası toplumsal ve siyasal yapıda bir anlam ve görev yüklenmesi daha da güçleşmiştir.
ışıklar içinde uyuyasıca turan dursun'un serzenişini aklıma getiren bir toplum kesimidir.

bu kavramın bizde bir türlü yerine oturmuyor olmasının sebebi sanırım ki kelimeyi ithal ederken onu üreten şartları da ithal ettiğimiz gibi bir sanrıya kapılıyor olmamızdır.

orjinal intelijansiya kavramına ve marx'ın ' filozoflar dünyayı tanımlamaya çalışırlar ama artık mesele onu tanımlamak değil değiştirmek meselesidir' sözüne kulak verdiğimizde görülüyor ki, entelektüel kendi toplumunun çatışma dinamiklerinin yarattığı bir üründür.
sınıfsal mücadelenin kendisinin değil, ama söyleminin ithal edildiği bir toplumda entelektüel de doğal olarak ya ithal ürünün pazarlamacılığına ya da yerli olanın korumacılığına mahkum oluyor. kendi derdini ve ağıtını üretemeyen kendi çözümünü de üretemiyor.

günün sonunda her ithal üründe olduğu gibi kullanımı yukarıdan aşağıya doğru yayılan entelektüel kavramının da meselesi olanın değil stil kaygısı olanın elinde anlamsızlaştığını görüyoruz.
kafamda binbir soru uyandıran kavramlardan biri. "entelektüel kime denir?" sorusuna cevap bulamıyorum. bir örnekten hareketle açıklayayım; bazı insanlar -köylüler mesela- toprağın nasıl ekilip biçileceğini, hangi bitkinin hangi dönemlerde yetiştiğini ve nasıl bakılması gerektiğini vs. bilirler. ama sorsanız bitkinin hangi türe ait olduğu, fotosentez mevzusu vs. gibi sınıflandırmacı bilgilerden haberleri yoktur. bazı insanlar da bu tür bilgileri öğrenirler ama göster şu bitkiyi bana desen gösteremezler. bu örneği vermemin sebebi bu noktada merak ettiğim şeyle ilgili ; entelektüellik bilmekle ilgili düşünülüyor ama bu bilmek nasıl bir bilmek? eyleyebilmeyi de içeriyor mu mesela? çevrende olup bitenlere dair teoriler sunabilmek ya da dünya tarihine dair, farklı kültürlere dair deneyim mi entelektüel kimliği getiren şey? bir diğer soru da şu kafamdaki; entelektüel toplumda hangi konumdadır? hangi konumda olmalıdır? şahsen bana sadece ya canım şunlar şunu yer, bunlar bunu içer, şöyle bir tarihsel olay var ondan dolayı vs. gibi parçalı bilgilere sahip olmak ve bunun üzerinden değerli addedilmek olağan gelmiyor. elbette ki insan bakış acısını geliştirmeli, hem olabildiğince yerel hem de olabildiğince evrensel bakmalı ki ayırdına varabildiği şeyler olsun. lakin bu insanın da etik bir konumu olması gerektiğini ve topluma farklı bir bakış açısı sunabilmesi gerektiğini düşünüyorum.