hesap ödenirken lavaboya giden insan

ince hesaplar peşinde koşan insandır. parasız ise bunu söyleyecek bir samimiyeti yoktur o samimiyete sahip değilse de ödeyemeyeceği bir yere gitmesi yine kendi sorunudur. lavabodan gelmesi uzun sürer. ya inatla beklenir ya da hesap ödenir o lavabodan dönmeden tüyülür.

babamın güzel bi sözü vardır;

(bkz: sıçmakla akşam olmaz)
çok klasik bir hareket olup her yerde karşımıza çıkmaktadır.
makyaj tazeleyip yemeği yiyen kişiden farklı biri gibi davranmak isteyendir. ne de olsa hesap kişiye değil, o masada oturan kişiye gelmektedir.
tek hesaplık insandır, lakin bir daha hesabı ödeyen onla dışarı çıkmaz,* çıksa da bir mekanda oturmaz. hesap ödemeyeceği bariz olduğu halde, özellikle hesabı yıkmak istediği kişiyi ortamlara davet eden yüzsüz bir familyanın doğmasına sebep olmuştur.

lavaboya kaçan kavim, insancıl yanını bir kenara bırakarak, maddiyatı ibnelikle harmanlamış fakir bir topluluktur.
en fazla iki kere dışarı çıkılacak insan modeli, ilk seferinde tesadüf diyebilirsiniz ama ikide iki yapınca defterini dürer yol verirsin. sağılacak inek moduna girmeye gerek yok
bazıları vardır, öğrencidir, gençtir, işleri kötüdür, eğlenceye çağrılır ama parası yoktur ama orada arkadaşlarıyla olmak ister ama utanır söylemeye ama gider yine de ama yüreği burkuktur bütün akşam, eğlenceyle işkence arası alacakaranlıktadır. onlara diyecek sözümüz yoktur.
böyle gayet rahat bir hareket yapana gene gayet rahatça 'birader hesap geldi, nereye?' demekte bir sakınca görmediğim insan modeli. arkasından bakmamak veya içimize atmamak lazım böyle şeyleri.
kendini çok akıllı - ya da kurnaz- beni de aptal sandığı için bir daha görüşülmeyecekler listesine ilk sıradan girecek insandır. hesabı öder miyim? hayır! tuvaletten efendi efendi gelir, birlikte öderiz!
sipariş verilme esnasında ayrı hesap açılması istenilirse wc'nin camından kaçmaz ve buharlaşmazsa hesabı ödemekten kaçamayacak insan.