ilkokul

ilk öğretim değil. ilk okul. bizim zamanımızda öyleydi. 5 sene gidilirdi. okuma yazma öğrenilirdi, hesap öğrenilirdi. hayat bilgisi diye bir ders vardı. şimdi düşününce ne kadar anlamlı bir isim, ama ne kadar eksik bir anlatım. sözde bizi yani saf masum çocukları hayata hazırlamak için hazırlanmış bir programdı ama artık belli olduğu üzere kimseyi kancık hayata hazırlamadı. sanırım benim yaş gurubumdaki herkes portakalla güneş sistemi modeli yapmaya, fasulyeleri ıslak pamuk arasına koyup filizlendirmeye çalışmıştır. bu arada. ben ilkokulu 4 yıl okudum..bir ara baya bir akıllıymışım demek ki.
eskiden kitap harfleriyle yazılırdı. dingabağın biri çıktı, şimdi çocuklara shkik elyazı ile yazma öğretiyorlar. lan bunların öğretmenleri bile düzgün yazamıyor. siktirinsenize. ne salaklık. eskiden güzel yazı diye bir ders vardı orda yazılırdı el yazısı ile. siktirsin kim çıkardıysa bunu.
okuma ve yazmayı bitişik eğik el yazısı ile öğretttikten sonra hoop hadi bakalım kitap harflerini okumaya çalış diye zorluyorlar o minicik beyinleri.
ve bu zorlama 1. sınıfın 2. dönemi başlıyor. çocuk okuyamıyor, öğretmen okutacağım diye yırtınıyor.
aradan 3 yıl geçiyor çocuk ingilizce dersi almaya başlıyor ve ne yazık ki ingiliz alfabesinde yer alan q w x gibi harfler el yazısı ile yazılamıyor.
müffetiş gelir sanki bu icadı öğretmen çıkarmışcasına sorar
-hoca bu çocuk neden ders kitabını okuyamıyor?
insanın içinden o an şunu demek geçiyor:
bi siktir git çay koy
o zamandan yarış atı olayına girmişiz haberimiz yok. benim zamanımda elma olayı vardı. kim daha hızlı okumayı öğrenirse onun elması daha fazla kızarırdı.
siyah önlük beyaz yaka hatta ilk sınıfa kurdele ile papyon yapılırdı... sınıf başkanı olmak havalıydı ama yemeklerle aram iyi olduğu için ben hep kkoparatif kolu olmak isterdim.. 5 seneydi o zamanlar onu bitirip ortaokula gitmeye çalışırdık. abuk sunbuk derslerimiz yoktu. notlarımızın hepsi pekiyi olur birde karnenin yannda kanaat ve görüş notu bulunurdu.*
başroldeki kahramanlardan biri alidir.
örtmenim örtmenim diye parmağımızı tavana değdirmeye çalıştığımız okul dönemidir.
zaman öldürmek için mi yapardık hatırlamam ama kelimeleri özenle uzata uzata kullanırdık.

öğretmen: günaydın çocuklar.
öğrenciler: güüüüüüüüüünaaaaayyyyyyyyyyydııııınn ööööörrtmeniiiiiiiiiiiiiiiiimmm.*
beyin yıkama prosedürünün startının verildiği yasal ve zorunlu sistem kulübü.