narnia günlükleri

c. s. lewis'in yazdığı yedi kitaplık bir fantastik çocuk serisi. 1949-1954 yılları arasında yazılmıştır. dünyadan ayrı başka bir fantastik dünyanın hikayesi anlatılır. hayvanların konuşabildiği, büyülü, sonu olan bir dünya. yani tam olarak yuvarlak bir dünya değildir. denizlerin sonunda aslan'ın geldiği yer vardır. aslan ise narnia'nın kurucusudur. daha çok tanrı gibi bir şeydir çünkü kükremesiyle yaraları iyileştirebilir, insanları canlandırabilir, dünyaya giden bir kapı yapabilir. gücünün sınırı yoktur kitaba göre. ve orjinalinde de "aslan" olarak söylenir.

ilk filmi olan aslan, cadı ve dolap 2005 senesinde yayınlanmıştır. prens caspian 2008, şafak yıldızının yolculuğu 2010 yılında çıkmıştır.
epic movie isimli parodi filminde gnarnia olarak dalga konusu olan filmdir.
bir seri filmi. ilki kadar eğlenemedim hiçbirinde.
ama yine güzeldir, sanılanın aksine sadece çocukların izleyebileceği tatta bir film değildir.

bu da switchfoot+narnia:

denizlerin ötesindeki kralın oğlu aslan'ın, şarkısıyla dünyayı yaratmasıyla başlayan hayvanların konuşabildiği, avrupa folk hikayelerindeki canavarların var olduğu fantastik bir alem.
aynı harry potter gibi bizim dünyamıza paralel bir kurguda bulunan başka bir dünyadır narnia ve burada geçirilen yıllar, bizim dünyamızda dakikalara tekamül eder.

bunun dışında muhteşem bir incil alegorisidir. alabildiğince hemde.

serinin ilk düşmanı charn'ın zalim imparatoriçesi jadis ya da bilinen adıyla beyaz cadı'dır.

şuan at ve çocuk kitabını bitirdim. kitaplar bir kaç saatte okunabilecek cinsten.
aslan cadı ve dolaptan aklımda kalan çocuğun bir lokuma işleri berbat etmesiydi. türk lokumunun bu kadar baştan çıkarıcı olması sokakta bayraklarla koşacak kadar gurur verse de salak misin çocuğum be bir püskevit bile yok için bayıldı lokum yiye yiye.

ama olay da sanırım ikinci dunya savaşı sırasında geçtiğinden belki çocuklar da bazı şeylere erisemiyorlardı.

bu arada bi aslanım olmasını istiyordum tabi şimdi geriye dönüp bakınca büyük köpek sevdası yok aslanım olsun kaplanım olsun düşüncesi belki de biraz desteğe ihtiyacım olmasındandı.

aynı şekilde altın pusula filminde çocukların ve bütün insanların yanlarında karakterlerini yansıtan cin dedikleri hayvanlar vardi gerilim olunca bunlar savaşırdı. belki de insanların hakkımızda ne düşündüğünü önemsediğimden böyle cinlerin olması durumu da hoşuma gidiyordu