şamanizm

çok eski tarihlere uzanan ; doğa üzerine oturtulmuş inançlar sistemi. dünyanın muhtelif yerlerinde görmek mümkün olsa da aslen isnad edildiği bölge kuzey asyadır. türklerinde içinde bulunduğu birçok kavimin geçmiş inanç sistemidir. tarih kitaplarında türklerin anadoluya geçişlerinde "hobaaaaaaa hadi müslüman olalım " diye göbek attıkları dayatılsa da 16-17 yüzyıllara kadar anadoluda konar göçer olarak yaşayan şaman yörük ve türkmen aşiretlerinin varlığı bilinir.

dilek ağaçları , kırk çıkarmak , kırklar , yediler , otuzüçler gibi rakamsal temele dayanan , hıdırellez vs gibi yansımalarıyla hala islamiyet içinde kendini göstermeye devam etmektedir.
hacivat ve karagöz neden öldürüldü adlı yapımda karagözün anası " kam ana " yı canlandıran ayşen gruda türklerin şamanist geçmişlerini gözde canlandırmak içinen güzel örneklerden biridir.
konar - göçer konumda yaşayan toplulukları belli bir dine bağlamak için onların bu özelliğinden kurtarılması ya da özelliğini yitirmesi gerekir. türk boylarının da konar - göçer konumundan zaman ile çıkmasından - belki de çıkarılmasından- sonra kaybettikleri düşünce ve inanç yapılarını yerleşik hayata geçmeleriyle değiştirmek ve ya değişmesi kolay olduğundan zaman içinde türk boyları müslümanlık inançlarını kabul etmişlerdir. şamanizm inancı doğal olarak sadece tarih kitaplarımızda bize gerçek anlamda aktarılmayan bir inanç olarak kalmıştır.
teolojik olarak bakıldığında, insanlığın gelişiminde ilk karşılaşılan evrelerden birisidir. yalnızca doğa karşısında çaresiz, güçsüz kalan insanların doğaya tapınması olarak geçiştirilemeyecek bir hayat anlayışıdır. eski kavimlerde, bugünkü algımız gibi insan doğaüstü, muhteşem bir varlık değil, bizzat doğanın bir parçası olarak gören, bu parçası olduğu doğayla bir ruhani bütünleşme arayışı içinde olan ruhsal bir hayat görüşüdür bir anlamda. daha sonraki dönemlerin tek tanrılı dinlerinin gözlüğünden bakılınca, bir şaman etrafında toplanıp ona tapınan insanlar sürüsü olarak algılansalar da bu şaman aslında bir bilen, bir yol gösterici, bütünleşme ayininin yöneticisi, ve köyün şifacısıdır. bizim lise tarih kitaplarımızdan aşina olduğumuz tek tarih milli tarih olduğu için, şamanizm=türkler gibi bir algı oluşabiliyor, ama dünyanın üzerinde insan yaşayan her bölgesinde benzer tipte ruhsal arayışlar görülmüştür.

her ne kadar eski türk kavimleri şamanist olarak geçiştirilseler de, mayahana budizmi ve mani dinine de inanılmıştır. ilerleyen dönemlerde hristiyanlık ve musevilik gibi semavi dinler de türk kavimlerinde kendine yer edinmişlerdir.

çok daha uzun tutulabilecek bir yazıyı burada kesiyorum ki bkz. vermeden yazmak durumunda kalmayayım ve bir şeyler havada kalmasın.

edit: gözden kaçan anlatım bozuklukları
"doğaya tapmak" değildir.
yaygın ve yanlış kalıp yargıların aksine amerika, afrika ve asya'nın kadim halklarındaki şamanizm ve paganizm gibi terimlerle anılan inanç sistemleri, doğa ve evren ile tanışık ve barışık yaşamayı hedefleyen öğretilerdir. bu öğretilerin bazılarında, çoklu tanrı sistemi ve bir ana tanrıça mevcuttur (tek tanrılı sistemlere paralel).
tapılan şey doğa olayları olmayıp, tanrısal gücün kendisidir.
tapma eyleminin uzantısı olan törensel gösteriler (ibadet), tanrısal varlıktan gelen doğal olaylara saygı gösterisidir.
aynı yanlışlık, " putperestlik" efsanesinde de sıkça pazarlanır. o yapılarda kullanılan putlar, tanrının kendisi olmayıp, onun sembolüdür.
halen yaşatılan şaman gelenekleri vardır;

1. kurşun dökmek

kurşun dökme adeti de şamanizm geleneklerindendir. şamanizm'de buna "kut dökme" denir. kötü ruhlardan birinin çaldığı kutuyu "talih, saadet unsurunu" geri döndürmek için yapılan bir sihri ayindir.

2. kırmızı kurdele

gelinliğin üzerine bağlanan kırmızı kurdeleler, nişan törenlerinde yüzüklere bağlanan kırmızı kurdeleler, okumaya yeni geçmiş çocukların yakasına takılan kırmızı kurdeleler; hep uğuru ve kısmeti temsil eder. ayrıca kötü ruhların şerrinden korunma sağladığına inanılır.

3. mezar taşlarımız

günümüzde toplumda ulu kabul edilen kimselerin ölümlerinden sonra ruhlarından medet ummak ve mezarlarının kutsanışı şaman geleneğin devamıdır.
mezarlara taş dikilmesi ve bu taşın sanat eseri haline getirilecek kadar süslenmesi islam coğrafyasında sadece anadolu’da görülmektedir.

4. dilek tutmak

dile tutmak da şamanizm kökenli bir davranış şeklidir. tabiat ruhlarının dileklerin gerçekleşmesine aracılık ettiğine inanılır.

5. nazar inancımız

anadolu’da halk arasında “nazar” olgusu çok yaygın bir inanıştır.
bazı insanların olağandışı özellikleri olduğu ve bakışlarının karşılarındaki kimselere rahatsızlık verdiğine, kötülük getirdiğine inanılır. bunun önüne geçmek için “nazar boncuğu” “deve boncuğu” “göz boncuğu” vb. takılır. bu inanış da şamanizm'den kalmadır.

6. kullandığımız kilim motifleri

eski türklerde bir şamanın giysisine yılan,akrep, çıyan, kunduz gibi yabani hayvan şekilleri çizmesinin, bu hayvanları topluluğun yaşam alanlarından uzak tutmaya yardımcı olduğuna inanılır.
günümüzde anadolu’da türkmen köylerinde dokunan halı, kilim, örtü ve perdelere işlenen desenler, giysiler üzerinde kullanılan motifler bu inanıştan kaynaklanır.

7. mevlit ve ilahiler

şamanlar ayinlerinde davul ve kopuz kullanmışlardır. müziksiz hayatın ve ayinlerin değişilmez bir parçasıdır. oysa islam dininde kur’an'ın müzikle okunması kesinlikle günahtır. şaman geleneğinin devamı olarak anadolu’da hz.muhammed’in hz.ali’nin hayatları müzikle okunmaktadır
mevlit ve ilahiler sadece anadolu’da uygulanan müzikli anlatımlardır. islam dininde ölünün ardından mevlit merasimi diye bir uygulama yoktur.
osmanlı tarihinde ilk mevlit, 1409-10 yıllarında bursalı bir fırıncı ustası olan süleyman çelebi tarafından yazılmıştır.

8. su içerken kafanın elle desteklenmesi

bu da bir şaman geleneği kalıntısıdır. şöyle ki, su içerken insan akli başından kaçabilir diye kafa elle tutulurmuş.

9. mezarlardaki küçük suluklar

mezarların ayak ucunda bulunan küçük suluklar; ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. ayrıca kuşların, böceklerin o suluklardan su içmesinin, ölmüş kişinin ruhuna fayda edeceğine inanılır.
not: şaman kültüründe, ayinlerde kullanılan yardımcı ruhlar, kuş biçiminde tasvir edilmişlerdir. kuş biçiminde düşünülen bu ruhlar şamanlara, gökyüzüne yapacakları yolculukta yardımcı olmaktadır.

10. yukarıda allah var

tengrizm inancından kalmıştır. bu anlayıştan dolayı dua ya da işaret ederken eller gökyüzüne açılır.

11. sağ ayak

kapıdan çıkarken sağ ayağın önde olması da şaman kültüründen kalma bir ritüeldir. sol ayakla geçmenin kişiye uğursuzluk getireceğine inanılır.

12. su dökerek uğurlama

şaman kültüründeki suyun kutsallığı olgusunun doğurduğu adettir. su berekettir, kutsaldır. “su gibi çabuk dön, ak geri gel, ak çabuk, kazasız belasız git” demek için su dökülür gidenin arkasından.

13. türbelere, ağaçlara, çalılara bez ve çaput bağlamak

şamanizm inancında dilek dileme şekli. küçük kumaş parçaları genel olarak ağaçlara çok önem verildiğinden ve yaşamın sembolü kabul edildiğinden ve yaşam üzerinde muazzam etkileri olduğu düşünüldüğünden, bunların dallarına bağlanır ve dileğin gerçekleşmesi beklenir.
günümüz türkiye’sinde bu eski gelenek halen devam etmektedir. temelinde ise doğadaki her varlığın bir ruhu olduğu inancı yatmaktadır.

14. tahtaya vurmak

eski türkler göçebe oldukları için, daha önce girmedikleri ormanlara girerken, ormandaki kötü ruhları kovmak için ağaçlara vurup bağırarak gürültü çıkarırlarmış. bu davranış aynı zamanda doğa ruhlarına kötü olayları haber verip, onlardan korunma dilemek amaçlıdır. tahtaya vurma adeti, sadece türk kültüründe değil bir çok avrupa kültüründe de vardır.

15. ölünün ardından belirli aralıklarla toplanmak

birisi öldükten sonra evinde toplanıp dua okumak, bu toplanma işini 7, 21, 40 günde bir tekrarlamak gibi eylemler de şaman kültüründen kalmadır.
eski türk inanışına göre ruh fiziki bedenini 40 gün sonra terk etmektedir. vefat edenin “40’ın çıkması” deyimi vardır. şamanizm’de ölen kişinin ruhu evi terk etsin, göğe yolculuğuna başlasın, öteki ruhlar doluşmasın diye insanlar ölen kişinin evinde toplanıp ayin yapar, yas tutarlar.

16. çocuklara doğadan esinlenen isimler koymak

orta asya toplulukları (eski türkler) doğada bazı gizli kuvvetlerin varlığına inanmışlardır. tabiat güçlerine itikad, hemen hemen bütün halk dinlerinde mevcuttur. fiziki çevrede bulunan dağ, deniz, ırmak, ateş, fırtına, gök gürültüsü, ay, güneş, yıldızlar gibi tabiat şekillerine ve olaylarına karşı hayret ve korkuyla karışık bir saygı hissi eskiden beri olmuştur. çocuklarımıza verdiğimiz isimlerin birçoğu da bu derin bağlardan kaynaklanmaktadır.

17. ay dede

eskiden, şamanist türkler, ayın "koruyucu/sahip ruhu"na, "ay ata" ya da ay dede derlerdi.
onların orta asya'dan anadolu'ya göçen kısmı, hala çocuklarına ayı gösterip "ay dede" derler, binlerce yıl önce şamanların yaptığı gibi.

18. akdeniz karadeniz

şamanist dönemde, türkler için her yönün bir renk simgesi vardı. kuzeyin simgesi kara, batı'nın simgesi ak renkti. bu yüzden kuzeyimizdeki denizin adı karadeniz, batımızdaki denizin adı "akdeniz"dir.

not: akdeniz'in yunanistan ile anadolu arasındaki uzantısına "ege" demek çok yakın bir dönemde ortaya çıkmıştır. atatürk'ün "ordular ilk hedefiniz akdenizdir" dediği deniz, ege'dir.