the danish girl

lili elbe'nin hayatını anlatan film, ayrıca biyografik romanın ismi. kimdir lili. lili ilk cinsiyet değiştirme operasyonu geçiren kişidir. kaynakların yalancısıyım. 2016'da türkiye'de gösterime girecekmiş. merakla bekliyorum
2015 yılının en çok merak edilen lgbti temalı filmlerinden. başrolünde ingiliz oyuncu eddie redmayne oynuyor. 1920’lerde danimarka’da ilk trans geçiş ameliyatı olan kadını olarak tarihe geçen lili elbe’yi canlandırıyor. yönetmeni ise tom hooper.

olayların biraz hızlı başladığı, bir anda kendinizi geçiş sürecinin başlangıcında bulduğunuz, "yahu bu kadar ahım şahım ilerleyemez, biri bir şey yapsın!" diyerek diğer eşcinsel filmlerden alışık olduğumuz şeyler bekliyor insan. şiddet, aşağlama, dışlama, öldürme gibisinden. sonuçta film biraz harika, eddie redmayne'nin oyunculuğundan bahsetmiyorum bile daha ötesi, iyisi olamazdı çünkü. o mimikler, el hareketleri, bakışlar; o kadar mükemmeldiki. tekrar tekrar izlenebilir sırf onun için.

ama beni irrite eden şey, finlandiyada da fransada da ingilizce konuşulması. çok yapay duruyor, gerçekçi değil. patates çuvalı amerikalılar üşenip izlemez diye mi ingilizce yapıyorlar. *
sadece eddie redmayne'in abartisiz ve muazzam oyunculugu icin bile izlenebilecek zarif film. enfes muzikleri, sahane kostumleri, harika goruntu yonetmenligiyle oscar'a bircok dalda aday olabilecekken ne yazikki en iyi erkek oyuncu odulunu de leonardo'ya kaptirmistir. finale dogru girdigi melodram havasindan kurtulsa kucuk bir basyapit olabilirmis. bundan sonrasi *spoiler* icerir.

bildiginiz gibi einer ya da lili'nin operasyon sonucu olumuyle film bitiyor. ve malesef gerda'nin trajik hayati bu noktada bitmiyor. tum malvarligini esinin cinsiyet degistirme operasyonu icin tuketen gerda kaynaklara gore einar'in olumunden iki bucuk sene sonra yeniden evlenip fas'a yerlesiyor ama kocasinin ilgisizligi ve siddet belirtileri yuzunden bosaniyor. lili'nin resimlerini yeniden yapsa da asla eskisi gibi dikkat cekemeyen gerda sefalet icinde kopenhag'da vefat ediyor. hayat cok acimasiz...
başarısız sonuçlandığı için sanırım ilk cinsiyet değiştirme ameliyatı olarak anlandırılamamıştır. ms 300-400 yılları arasında da ölümlerle sonuçlanan bir çok başarısız ameliyat denemesi olduğu bazı kaynaklarda belirtilmektedir.

ayrıca filmdeki ameliyatı gerçekleştiren doktor efsane bir yakışıklılığa sahiptir.
(bu kelimeyi kullanmak istemiyorum ama) böyle ''çekişmeli'' bir konuyu anlatmasa eddie redmayne'e ikinci oscar'ını getirebilecek kadar başarılı bir oyunculuk sergilediği, aralardaki o güzelim danimarka manzaralarıyla, renkleriyle ve dahası alicia vikander'in mükemmelliğiyle mükemmel olan film.

filmle ilgili tek eleştirim, keşke lili'nin o geçiş dönemi, daha doğrusu o anki hayatını da bır tık daha geniş biçimde görebilseydik. okuduklarımdan yanlış hatırlamıyorsam, operasyon zamanı lili'nin ciddi sayılabilecek bir ilişkisi bulunmakta ve zaten kadın olarak dış dünyaya kendisini ifade etmekteymiş. filmde bu biraz olduya bittiye getirildi gibi geldi bana, yoksa lili'nin uyanışı ve doğuşunu izlemek takdire şayandı. alter ego olarak çıkışını hiç beklemesem de, gerçekten inanılmazdı.

yukarıda bahsedilmiş ama, lili'nin ölümünden bir yıl önce, 1930'da çift boşanıyor, bundan sonra gerda sanırım italyan biriyle evleniyor, o da onun kalan tüm birikimlerini tüketiyor ve 5 sene sonra ondan boşanıyor ve gerda 1940'da meteliksiz olarak ölüyor.

lili'nin ölümüne sebep olan da vücudun organı red transferini red etmesiymiş. operasyonlar çerçevesinde lili'nin en büyük arzusu anne olmak olduğundan ve bunun için yapılan rahim transferi sonrasındaki komplikasyonlardan ötürü vefat etmiş. einar'ın hermafrodit olduğu iddiaları da bulunmakta(hatta biyografisinde kendi değinmiş).

daha detaylı bilgi için, http://www.historyvshollywood.com/reelfa...