ayı sözlük yazarlarının yaşları
kimsenin sikinde olmayan yaşlardır.
ayı sözlük yazarlarının hayat fonunda çalan şarkılar
kimsenin sikinde olmayan şarkılardır.
ayı sözlük yazarlarının öğle yemeği menüsü
kimsenin sikinde olmayan menüdür.
ayı sözlük yazarlarının kullandığı diş macunu
kimsenin sikinde olmayan macundur.
karpuz kabuğu
gözleri kısarak bakınca eşşektir. belki de değildir. bilemedim.
murat boz vs boz ayı
bir kıyas.
derin manalar yüklenebilir ben yüklemem ama yüklenebilir.
elpmis
kafası karışık şu günlerde.
kurbağa olmak istiyor.
ayı sözlük
daha fazla aktif olmasını dilediğim mekan. böyle sol frame fazla sabit kalıyor falan hani benim mi saatim sıkıntılı acaba diyorum. öyle işte.
önemli olan boyu değil çapıdır
bir önerme.
doğruluk payı yüksek.
gazoz
nerden baksan şöyle bi 6 senedir içmediğim şekerli gazlı içecek su.
en son yeşil şişede fruko mu ne öyle bir şey içmiştim sanki. kaç yıldır içmiyom lan resmen. oha şimdi fark ettim.
asdfg
aşırı mutlu olunca söylenen söz.
ayı sözlük itiraf
aşırı mutluyum ayıcanlar, deli mutluyum, hepinizin aşırı derecede mutlu olmasını istiyorum bu gece. lütfen 3 vakte kadar aşırı iyi haberler alın, aşırı içten, aşırı yürekten diliyorum. olum çok mutluyum lan.
(bkz:
asdfg)
ayı sözlük itiraf
yarın okula gitmeyi hiç istemiyorum.
okula gitmem, günümü iyi değerlendiririm, daha verimli de olurum hem gibi çeşitli sloganlarla kafamı sikmekle meşgulüm iki saattir.
ermenistan yerine kolombiya bayrağı yakmak
deli gibi güldüğüm ironik olay.
abi daha düşmanlık hissettiğin ülkenin bayrağını bilmiyorsun lan.
protesto ettikleri ülkenin ermenistan olduklarından eminler mi bari. belki yanlışlıkla madagaskar'dan nefret etmişlerdir ermenistan'ı madagaskar zannedip bayrağını yakmak isterken meğer o bayrak da asdfg aman bana ne ya.
gelişi güzel sevenler
daimi üyesi olduğum örgüt.
bunun üzerinde çok durdum aslında sözlük. nedir, ne değildir, neden böyle olur bilmem ne. şimdi sonuç hep karşı tarafa çıktı bende. öyle gelişi güzel suçu karşıya yıkmak değil aslında. ya şimdi etkileniyorum, hoşlanıyorum, biraz iletişimdir konuşmaktır derken baya sevmeye başlıyorum iti, sonra hoop uyuz olmuşum herife. sevgim boyut değiştiriyor. ya yeterince sevememek ya da bilmiyorum. zaman geçiyor, süre aşımına uğrayan zihnim bir başkasına kayıyor. e onu da sevmeye başlıyorum. sevmekten hiç uzak kalamadım bugüne dek. belki birkaç ay falan. gelişi güzel sevmek böyle çok kurbağa dursa da alt yapısı elde olmayan bir olgu. gidişim kötü mü olur ondan da emin değilim ama var bu durum bende. belki çoğumuzda. ancak emin olun kötü niyetli değil be, belki birini full teslim sevememekle alakalı. bu bir eksiklik mi yoksa nötr dünya algımız mı bunu en azından bende zaman gösterecek.
ayı sözlük itiraf
şimdi sabahın sekizinde kalkmam gerek dörtte yatsam diyorum hasta mıyımdır neyim hayır sanki şimdi işin var yatsana olum. neyse yatmak da istemiyorum. dörtte yatarım. hem dört saatlik uyku bana yetiyor daha önce çok denedim.
off kimi kandırıyorum ki. ne yetmesi.
the beatles
arz talep meselesini en sağlam şekilde özetleyen gruptur.
arz az ise, talep pes eder, azalır.
talepteki azalış arza yansır, talep yoksa arz saçmalıktır.
şimdi şöyle ki bir yerleşim yerindesin. halk aşırı derecede frambuazlı pasta istiyor ama bölgede frambuazlı pasta yapan işçiler çok az. o kadar azlar ki halk bakıyor doya doya frambuazlı pasta yiyemeyecekler kesiyorlar umudu frambuazlı pastadan ve kaderlerine razı oluyorlar. zaman geçiyor, aylar yılları kovalıyor bu yerleşim yerinde herkes frambuazlı pastayı bile unutuyor. sade pasta yiyor herkes, frambuazsız.
bölgede frambuazlı pasta yapan sadece 4 işçi kalıyor. ancak frambuazlı pastaya talep öyle düşük ki ne yapacaklarını bilmiyorlar. aylar yılları tekrar kovalıyor..
yerleşim yerinde frambuazlı pastadan vazgeçemeyen insanlar elbette ki kalıyor. bir avuç. bunlar her gün frambuazlı pasta yapan işçilerin maaşlarını ödemek için deli gibi çalışıyorlar. çünkü onlar olmasa asla frambuazlı pasta yiyemeyeceklerini biliyorlar bunun için her gün tüm varlarını yoklarını bu frambuazlı pasta işçilerine harcıyorlar. kimse şikayet etmiyor ve aylar yılları kovalamaya devam ediyor..
zaman sonra bu bölgenin halkı bölgede başka frambuazlı pasta yapan işçi "olmadığı" için kendilerinden geçiyorlar. arzın tek elden çıktığını bildiklerinden talepleri de yine tek elden çıkıyor. rakip yokluğu var olanı "en iyi" olarak geçiyor tarihe. aylar yılları kovalamaya devam ediyor..
bugünden de hiçbir şey anlamamak
annesi ile çok zaman geçirdi
bir cümle. kılıfsız kılıf örneği bir cümle.
biz kardeşimle hep babamızla zaman geçirdik, annemiz çok dırdır ettiğinden onu pek sallamazdık mesela, hatta uzak bile dururduk. öyleyse doğrusal önerme bizi maskülen yapsaydı. neden yapmadı? hayır androjense mesele her iki cinste de var. mantıklı ve kolay olan zaten maskülen olmak değil mi? bunun zaman geçirmeyle ne alakası var? iyi o zaman evcil japon balığıyla büyüyen çocuklar da bir yerden sonra balıklaşsın. hadi bakalım hodri meydan.
hayata ilkokul üç seviyesinde bakmak
manasız bir ayrışımdır.
hayata bakışın sınıfı olmaz, okulu olmaz, eğitim düzeyi olmaz. hayata bakışın salt beyni olur. ilkokul üç seviyesinde tertemiz bir çocuk, nefret söylemini öğrenmemiş çocuk, kafası şişirilmemiş çocuktur çoğu zaman. belki sınırdadır ancak henüz geçmemiştir sınırın öte ucuna.
ben bu ülkede "kürt bir hastayı tedavi.. yaa ne bileyim ya" diyen doktor adayları gördüm. hayata tıp fakültesi 3 seviyesinde bakıyordu mesela. belki ilkokul üç seviyesinde baksaydı bu kadar kurbağalaşamayacaktı. hayata bakışı aldığımız/alamadığımız eğitim değil, vicdan endeksinde zekalarımız belirliyor. her zaman. her yerde.