açılmak

neden çevreme açılmak istedim?

- yalan söylemekten tiksiniyorum. bu hiç yalan söylemediğim anlamına gelmiyor tabii ama yanlış olmadığını düşündüğüm bir konu üzerinde sevdiğim ve değer verdiğim insanlara yalan söylemekten iyice tiksinmeye başlamıştım.

- çevremdeki insanlarla yaşadıklarımı konuşup onların verebilecekleri sosyal destekten kendimi mahrum bırakmak istemiyorum. sevdiğim ve yakın olduğum kişilere ilişkimde yaşadığım sorunları rahat rahat anlatabileyim istiyorum, aynen onların bana yaptığı gibi. kendimi onlarla eşit görmek istiyorum.

- kendimi ve yaşadıklarımı saklamak için uğraşmanın getirdiği ekstra çabayı göstermek ve böyle çabaların getirdiği psikolojik yükü taşımayı daha fazla istemiyorum.

- yaşım kemale eriyor ve hayatımı kurmalıyım ve bunun için de hayatımı kimle geçireceğimi sabitlemeliyim. ileri yaşlarımda yalnız kalmak istemiyorum ve madem kızlarla yapamıyorum ve düzgün götürebildiğim bir erkek arkadaşım var, bu şekilde çevrem tarafından şimdiden kabul edilmek istiyorum, kabullenme tartışmalarının ve sancılarının daha da geç yaşlarıma kalmasını istemiyorum, kabul edemeyenin de hayatımdan siktirip gitmesini istiyorum. bu korku da ciddi bir korku benim için ve iyice bundan sonra ne olursa olsun, artık inceldiği yerden kopsun kafasına girmeye başladım.

- kendimle ve erkek arkadaşımla gurur duymak istiyorum. başkaları aa ne güzel bir çift desinler, övüneyim istiyorum. çift olarak sosyal hayata dahil olmak istiyorum.

- geçmişimde çok zorlu bir açılma süreci geçirdim, çok zor aşamalardan bu noktaya geldim, hem bu bilinsin hem de başka eşcinsel kişilere örnek olabileyim, onlar benim kadar çekmesin de istiyorum. idealist bir isteğim de var yani.

- başka geylere de dolayısıyla görünür olmak, dolayısıyla daha fazla gey kişiye de ulaşabilmek, çevremi genişletebilmek istiyorum.

- toplumdaki gey algısının pozitif yönde değişmesine ufak da olsa bir katkım olsun istiyorum.

bunlar sanırım. ama en başta ve acil olarak kendi psikolojime iyi gelecek diye istiyorum.

https://www.quora.com/Im-gay-how-do-I-co...
vivienne cass'ın 1979 tarihli cass kimlik modeli adlı çalışmasında, lgbt açılma ve kimlik gelişmesi sürecini safhalara ayırıp modellemiştir. bunlar:

1. kimlik karmaşası: kişinin eşcinsel olup olmadığını sorgulaması, reddediş, kendinden nefret
2. kimlik karşılaştırması: kişinin etrafındaki başka lgbt kişiler ile kendini karşılaştırması, acaba olabilir miyim diye kendini sorgulaması
3. kimlik toleransı: lgbt kimliklerin çok da kötü olmadığını düşünmeye başlama, lgbt olma durumunu normal ve sıradan görmeye başlama
4. kimlik kabulü: kendi eşcinsel kimliğinin kişi tarafından kabülü. kimi durumlarda tümden bir kabul varken kimi durumlarda hayatının sadece belli kısımlarında bu kimliğini kabul eder (kimlik kompartmantasyonu).
5. kimlik gururu: lgbt kimliğinden gurur duyma, bunu herkese duyurmak isteme, lgbt durumlarını herkesin kabullenmesine çalışma, kimi zaman karşıcinselleri düşman olarak görme.
6. kimlik sentezi: kişinin eşcinsel kimliğiyle barışması ve hayatının sadece ufak bir parçası olarak görmesi, başkalarınca bilinip bilinmemesini umursamaması, lgbt durumların önemini kaybetmesi.

bu tür modellerin anlatıldığı türkçe bir kaynak olarak hacettepe üniversitesi'nden gökhan kabacaoğlu'nun pdr yüksek lisans tezi "gey ve lezbiyenlerde açılma süreci: nitel bir çalışma" adlı kaynağını inceleyebilirsiniz. http://www.openaccess.hacettepe.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11655/1805/bfa4105d-54ce-485c-9d38-b0e7103a087b.pdf?sequence=1
lgbt mevzuları arasında en önemli konu açılma konusudur, bu sözlükte neredeyse hiç bahsedilmemiş ve bahsedilmiyor olması enteresan geliyor bana. oysa herkesin bir açılma veya açılamama veya açılmama öyküsü var, ve bu öyküler hep uzar zira açılma bir lgbt kişi için hayat boyu süren bir eylemdir.

bir süredir ankara'da kaos ve ankara aile grubunu bir araya getirerek açılma sohbetleri düzenlenmesiyle uğraştım, bu toplantıların moderatörlüğünü yaptım. orada dinlediğimiz hikayelerin hepsi birbirinden enteresan. aslında olan bitenlerin genel konsepti aynı olsa da (yani işte eşcinselsin, kendini farkediyorsun veya sen kendini farkedemeden etrafındakiler seni farkediyor, içsel bir hesaplaşma dönemi, sonra kabulleniş, sonra bir yolunu arama bulma dönemi, kime açılsam, açılmasam mı dönemi, bir noktadan sonra gelişen "aman sikerler beni beğenen böyle beğensin" dönemi, işler kötü giderse aileden kaçma falan fıstık diye gidiyor), herkesin ailesi, yaşadığı çevre, içinde bulunduğu kültür, sosyoekonomik durumu, kendini kabullenme derecesi, feminenlik/butchlık derecesiyle doğru orantılı olarak başkalarının farketmesinin erkenliği/geçliği, karakter özellikleri vs. o kadar farklı ki, herkesin hikayesi ayrı ilginç oluyor, kaç hikaye dinlediysem de daha dinlemekten hiç sıkılmadım.

benim kendi durumum daha da cins. ben hala kendimi anlamlandırabilmiş değilim. bir taraftan böyle atraksiyonel işler yapıyorum, bir taraftan benim kendi açılma problemim o kadar krize girdi ki, en sonunda çözemeyince, işin içinden çıkamayınca, en sonunda o da ayrı bir macera olarak gelişmiş (maalesef) bir psikolog/psikiyatrist arama çabaları sonucunda bir süredir bir psikiyatrist ile görüşüyorum. 8. görüşme oldu, kadın süper, ilaç milaç bir depresyonik durumlarım olduğu da ortaya çıktı (gerçi biliyordum da ilaçla çözüldüğünü bilmiyordum). neyse benim o kadına bile durumumu anlatabiliyor olmam bir mucize, zira ağzımdan kendi durumlarımla ilgili şeyler bir türlü çıkmıyordu. her türlü konuda bir sürü konuşabiliyordum ama iş kendini eşcinsel olmayan bir başkasına anlatmaya gelince paralize oluyorum. iyice müşkül duruma düşmesem ve o psikolog arama süreci beni o kadar yıpratmasa, herhalde hala kadınla konuşamazdım. o masanın karşısına oturup da bütün durumlarımı ve düşüncelerimi ve de hislerimi anlatabiliyor olabilmek bile çok başka bir nimetmiş. şu sıralar yaşadığım bu. ha 8 görüşme oldu, başka yönde bir gelişme var mı dersem, beni en yakından tanıyan, ve bi zahmet benim durumlarımı da gayet tahmin edebilen en samimi arkadaşıma, bi psikiyatrist mevzusunu açmış ve detaylı olarak anlatmış olsam da, onun bir noktada sorduğu "e peki bu cinsellik, cinsel tercih meselelerini konuştunuz mu?" gibi korkutucu sorusuna cevap veremedim ve geçiştirdim. hala çıkmıyor ağzımdan herhangi bir kelime. sanırım korkunun bir nedeni de, anlatmaya neresinden başlayacağını bilememek, bir de muhabbet nereye doğru ilerler, ben ne kadarını anlatabilmeye hazırım, pandora'nın kutusu bir açıldığında sonu nereye varır, bunlarla ilgili garip endişeler. bir de bütün hayatınızı bu durumu saklamak, kamufle etmek ile geçirmiş birisi olarak, zart diye söylemek bayağı zor oluyormuş. zart diye söylemeden, dolaylı yoldan söylesem falan dedim ama bu dolaylı yoldan nasıl söylenir amk? temel fıkrasındaki gibi, "senin dayın var mı temel? he var? artık yok" gibi çok dolaylı ölüm haberi vermenin açılma versiyonu var mıdır acaba?? internetten baktım yabancı kaynaklara, arkadaşınıza açılmanın gizli yolları, ipuçları var mıdır falan diye, işte sakin bir yer bulun, acele içinde olmayın, ona güvendiğiniz için bir özelliğinizi onla paylaşmak istediğinizi söyleyin gibi çok da enteresan olmayan tavsiyeler dışında birşey bulamadım dişe dokunur.

sanırım psikiyatrist abla ile bu işi kolaylaştırmak için bir role-play çalışması falan yapıcaz gibi duruyor. psikoloji kitaplarında okumuştum böyle korkularınızı nasıl yenersiniz tarzında durumlarda kullanılan bir yöntem. aslında korkak biri hiç değilim de, bu işte iyice paralize olmuş durumdayım. neyse şu psikiyatriste gidip yardım alabilmek bile benim için başlıbaşına devasa bir adım oldu, devamı da bir şekilde gelir diye düşünüyorum. bir yerlerde paylaşmak istedim durumlarımı. gelişmeler olursa editlerim.
valla okuduklarımdan (ve de yaşadıklarımdan) anladığım kadarıyla, kişinin psikolojik sağlığı için çevresine en azından bir dereceye kadar açık olması ciddi derecede önemli. bazen eşcinsel tanıdıklarımdan da duyduğum bir argüman var "sonuçta bu senin özel hayatın, kimseye açıklamak zorunda değilsin, başkaları sana gelip "ben heteroyum" diyor mu?" tarzı mal beyanı bir argüman bu. böyle bir söylem, insanın kendi homofobisini açığa vuran bir söylem çoğu zaman. eşcinselliğinizi sadece eşcinsel arkadaşlarınızın bilmesi bir dereceye kadar iyi, en azından sadece kendi içinizde yaşamaktan daha iyi. ama gerçekten yakın ilişki kurduğunuz eşcinsel olmayan arkadaşlarınızla (veya ailenizle) cinsel kimliğinizi paylaşmamak, ilişkide bir kopukluğa yol açıp ilişkiyi yıprattığı gibi, aynı zamanda sizin kendi özgüveninizi zedeleyen de birşey haline geliyor. hakikaten bir süre sonra kendi kendinizi yemeye başlıyorsunuz.

açılmanızı kaldırabilecek olan kişiler var, kaldıramayacak olanlar var, zamanla alışacak olanlar var, hiç söylememeniz gerekenler var, söyleseniz herkese yayacak olanlar var, var oğlu var. o nedenle herkese açılmak, en azından en başta, fazla mantıklı olmayan bir karar. öte yandan yakın bir ilişkide olduğunuz ve bu tür durumlara açık olabilecek kişilerden de saklamak insanı yoran birşey. eşcinselliğinizi bilen güvenli bir arkadaş/akraba çevresi yaratmak kişinin psikolojik sağlığı için önemli. şahsen benim tanıdığım en psikolojik olarak dengeli eşcinsel kişiler, eşcinselliğiyle gayet barışık ve bunu çevresinden saklamayan kişiler oldu hep. kendinle barışık olmanın en önemli koşulu sonuçta seni sen yapan tüm yönlerinle barışık olmaktan geçiyor, bu nedenle bu durum aslında hiç de şaşırtıcı değil.

şöyle birşey de paylaşayım:

"coming out is often an important psychological step for lesbian, gay, and bisexual people. research has shown that feeling positively about one’s sexual orientation and integrating it into one’s life fosters greater well-being and mental health. this integration often involves disclosing one’s identity to others; it may also entail participating in the gay community. being able to discuss one’s sexual orientation with others also increases the availability of social support, which is crucial to mental health and psychological well-being. like heterosexuals, lesbians, gay men, and bisexual people benefit from being able to share their lives with and receive support from family, friends, and acquaintances. thus, it is not surprising that lesbians and gay men who feel they must conceal their sexual orientation report more frequent mental health concerns than do lesbians and gay men who are more open; they may even have more physical health problems."

kaynak: http://www.apa.org/topics/lgbt/orientation.pdf

destekleyen başka bir makale: http://www.healthline.com/health-news/coming-out-increases-mental-well-being-020413
http://web.csulb.edu/colleges/chhs/safe-zone/coming-out/
hayatımda ilk defa eşcinsel olmayan bir arkadaşıma açılma girişimim bu hafta içinde gerçekleşti ve fena da olmadı diyebilirim. ayrıntılarını merak ederseniz (bkz: birine mesajla açılmak)

bugün de bugüne kadarki hayatımın yarısında en iyi arkadaşım olmuş olan kişiye, ki kendisi erkek, açılayazdım, tam dile getiremedim belki ama bu sefer hiç değilse mesajla değil, yüzyüze konuşurken oldu. normal konuşmamızın bir yerlerinde, son derece alelade başka bir konuya geçmişim gibi "ya ayşe vardı ya, hatırlıyorsun, onunla x bara gittiğimiz gece kız bana bayağı bir yazdı, bacaklarını elletti, göğüslerini üstüme sürdü, hatta bana dansederken "beni ne zaman öpeceğini merak ediyorum" bile dedi ama benim hiç ilgim yok, hiç birşey yapmadım" gibi birşeyler anlattım. o da "nasıl yani, niye yapmadın, kızı güzel mi bulmadın?" dedi, ben de "yok, hiç ilgim yok kızlara karşı ya, bitti gitti sanırım" falan birşeyler dedim. o da "aseksüel mi oldun sonunda, ilgin mi bitti, tercihlerin mi değişti keh keh keh" yaptı falan biraz güldük, sonra ben konuyu değiştirdim, o da fazla üstelemedi.

bu da fena bir adım sayılmaz herhalde. devamını da kısa zaman içerisinde getirmeyi umuyorum.

hayatımda şimdiye kadar 3 arkadaşım lgbt konuları hakkında pozitif şeyler söylediler (diğerleri negatif konuşmadı, negatif konuşan biriyle arkadaş olmam zaten, sadece görüş belirtmiş değiller), onların ikisine de açılayazmış durumdayım yani bu hafta. 3. kişi kuzenim ve ona da bir şekilde kısa süre içerisinde söylemeyi planlıyorum. bu 3 kişi aklıma gelen ilk aşamada açılabileceğim kişiler. bu kişilere açılabilirsem, ciddi bir aşama kaydetmiş olacağımı düşünüyorum ki biri psikolog, biri en yakın arkadaşım, öteki de kuzenim.

neden açılma konusuna taktım? 34 yaşındayım ve 6 yıldır süren bir ilişkim var ve bu ilişkiyi, hayatımın kocaman bir parçasını saklayarak yaşamak hiç sağlıklı birşey değil, bizzat yaşayarak görüyorum. eşcinselliğimden hep korka geldim, zaten kendime de çok zor açılmış biriyim, korkmanın sadece hayatımı daha da zorlaştırmaktan başka birşeye yaramadığını görüyorum. eşcinselliği kendi kafamda korkunç bir öcü olmaktan çıkarıp, hayatımın sadece bir parçası, sıradan birşeyi, zaten yakınlarımın bildiği, saklamak için zihinsel efor harcamadığım birşey haline getirmek istediğimden yakın çevreme açılmam gerektiğinin ayırdına vardım. bir de bu aralar daha dikkatli gözlemlediğim üzere, insanlar ilişkilerini başkalarına anlatarak hem psikolojik olarak rahatlıyorlar, hem davranışlarını onaylatıyorlar hem de onları seven insanlardan destek, akıl, tavsiye vs. alarak sosyal destek sağlamış oluyorlar. benim de kendi ilişkimde çözemediğim, paylaşmak istediğim, sormak istediğim pek çok konu var ve bunları en yakınlarımla paylaşamayarak tüm bu sosyal destekten de mahrum kalıyorum. ayrıca bir de üstüne yalan söylemek, gizlemek, "benim bir ilişkim yok" demek falan insanı daha da yaralayan şeyler ve kendimi boşuna yıpratıyorum. tabii bu kafalara gelmem kolay olmadı ama bu resim biraz daha netleşti önümde.

bende durumlar bu şekilde. açılmanın faydaları.
eşcinsellikle ilgili herşey benim için çok korkutucuydu. ama sanırım insan öyle durumlara geliyor, bazı ihtiyaçlar o kadar insanın boğazına bıçak gibi dayanıyor ki, onların karşılanmaması korkunuzdan daha vahim bir duruma geliyor ve korkunuzun getirdiği set yıkılıveriyor.

şimdi düşünüyorum da, benim sevme ve sevilme ihtiyacım o denli korkunç bir boyuta ulaşmıştı, o denli artık hiç bir şekilde katlanılamaz, dayanılamaz bir noktaya gelmişti ki, deliler gibi korkmama rağmen, tüm o korkuları aşıp kendine açılmak denen eşcinselliğini kabul edip yaşamaya başlamak için adım atmıştım. hatırlıyorum da, o dönemde gerçekten içimde birşeyler kopuyor, sanki parçalarıma ayrılıyormuş gibi hissediyordum ve o noktada artık canıma tak demişti, ya yapacaktım ya ölecektim. aynen bu şekilde hissediyordum.

şu anda yaşadığım durumdaysa, artık içimde yaşadığım ve kimseyle konuşamadığım şeyleri konuşma ihtiyacım o denli korkunç boyutlara ulaştı ki, birilerine bu durumdan bahsetmeyi ölümden beter bulan, deliler gibi korkan, ağzından laf çıkmayan ben, kendimi inanılmaz zorlayarak, oldukça zahmetli, çileli bir süreç ile etrafıma açılmaya başladım. yoksa konuşmasam delirecektim zira, hatta az buçuk da delirdim.

bir noktaya gelip canınıza tak ettiğinde açılıyorsunuz, daha doğrusu açılmak zorunda kalıyorsunuz. herkes böyle değil elbette, kimileri çok rahatlar, ne mutlu onlara, benim her olayım kanırta kanırta gerçekleşiyor.
açılmadan önce bilseydim denilen 6 şey:

1. eşcinsel olmak sizi siz yapan özelliklerden sadece biri
2. kimsenin tepkisinin ne olacağını kestiremezsiniz
3. ilişki kurma konusu hakkındaki herşeyi yeni baştan öğreneceksiniz
4. herşey açıldıktan sonra anında harika olmuyor
5. açılma bitmeyen bir süreç
6. keşke daha önceden açılsaymışım diyeceksiniz

http://lifehacker.com/five-things-i-wish-i-knew-before-coming-out-1479386952
trans erkek olarak açılan ali, açılmanın öncesi ve sonrasını yazdı:

“tüm bu olanlar gerçekten de binder giymeye benziyor; bir şey içinizi sıkmaya devam ediyor, ama ilk kez bu kadar mutlusunuz. ilk kez filmin devamını merak ediyor, olacakları görmek için sabırsızlanıyorsunuz.”

"sandığı açmak"
https://velvele.net/2022/11/07/sandigi-a...