bayrak hassasiyeti

genelde, türkiye'nin en kadim sorunlarından olan kürt sorununun bir biçimde barış sürecine dogru evrilmesi, özelde de, 21 mart 2013 diyarbakır newrozu'ndaki coşku ve kitleselliğin beyaz türklere verdiği pek de geçici olmayan rahatsızlık nedeniyle, bu kesimlerde yeniden nüksettigini gözledigimiz hassasiyettir.
"bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır" nidalarıyla göğsü kabartılmış bir toplumda buna şaşırmalı mıyız? tabi ki hayır..

6-7 yaşındaki bebeleri, neredeyse hançereleri yırtılırcasına "türküm, dinim cinsim uludur" marşları okutarak, "her türk asker doğar" efsaneleri anlatarak büyüttük.. ki sıraları geldiğinde, kınalı koçlar gibi, kimin çıkarları için olduğunu bile bilmedikleri bir savaşa davulla zurnayla gönderebilelim.
ılkokul çocuklarının, kendi kanlarıyla boyayarak bayrak yapmaları tuhaf karşılanmayan bir ülkeden, bu patetik durum karşısında duygusala bağlayıp gözyasi dökenlerin olduğu bir ülkeden bahsediyoruz..

böylesine milli duygularla ve bayrak fetişizmiyle, pardon aşkıyla yanıp tutuşan bir milletin, kürtlerin "ucuz" barış numaralarını yutacağını sanmak ahmaklık değil de nedir?
osmanlı yuttu ama biz yutmayız.. evet..

(bkz: 21 mart 2013 diyarbakır newroz kutlaması)
(bkz: newroz kutlamasında türk bayrağı olmaması)

bayrak bir değerdir. parayı seven birisinin benjamin frenklin'i seviyor olmayacağı gibi kimse bir kumaş parçasını sevmez .
türk değilim türk bayrağına karşı da iyi-kötü bir anlam ifade etmiyorum ama 21 martta koskoca alanda tek bir türk bayrağı bulunmamasının ne demek olduğunu anlamamak için ne olmak gerekir bilemiyorum.kürt milliyetçisi olmak ayıp değil.çıkıp açık açık içindekileride söyleyebilirler.ya da düşüncelerini bu tarz değerler üzerinden de gösterebilirler.burada eleştirmemin amacı da aptal yerine konduğumu düşündüğüm içindir.
koskoca alanda tek bir türk bayrağı olmamasını anlamak için belki de sadece diyarbakır zindanı'nı, orada yaşanan/yaşatılan vahşeti, esat oktay yıldıran'ı, köpeği komutan co'yu bilmek yeterlidir.

(bkz: diyarbakır 5 no'lu cezaevi belgeseli)
kutlama alanında tek bir türkiye bayrağının olmamasının nedenlerini okumak bile herşeyi açıklar nitelikte.ondan sonra kürtçülerin simgesine paçavra deyince küfür ediliyor.o zaman bu süreç mhp'nin dediği gibi bölünme süreci değil mi? yaşanan acı şeyler bir ülkenin ortak değeri olan/olması gereken birşeyden nefret ettiriyorsa bir toplumu bunun neresi çözüm ? demek ki o meydandakiler için çözüm türkiye'den ayrılmakmış.bu bahaneden çıkarılacak tek sonuç budur.
finans alanında bankaların çektiği hollanda, ingiliz, amerikan bayraklarını, iletişim sektöründe kazakların, ingilizlerin çektiği bayrakları, marketler zincirinde ispanyolların, fransızların çektiği bayrakları görmemezlikten gelen gözlerin görebildiği veya görebilmeyi tercih ettiği son moda bayrak sorunsalıdır.
daha kıçında bokunu tutamayan bayraksızların eleştirdiği hassasiyet. he yavrum he. o feysbukun ileti girmekle yetinen insanlarda sokağa inmeyi bilirler ancak terörist ruhlu olmadıkları için teröristlerin yanında bu vatanın bir ferdi olmaktan gurur duyan kürt arkadaşları için inmiyorlar.
şovenizmin bir parçasıdır.
bu hassasiyet galiba ingilizlerde ve amerikanlarda falan yok, çünkü ne kıyafet bulsalar çat diye bayrak basıyorlar, don mu dersin, çorap mı dersin?