ermeni soykırımının 98. yıldönümü

98' e kadar saymak için daha iyi yöntemler bulunabilir.
bunun adına ister soykırım, ister zulüm diyin, isterseniz de sözde diyin ama yaşanmış bir badere olduğu kesindir. ama bunun bir diğer adı da toplum cinnetidir herhalde. bunun ve benzeri olayların vebali kimin boynunadır tartışılabilir ama sürü psikolojisinin ve birilerinin bizi güdülmesi gereken koyunlar olarak gördüğü, yönlendirdiği fikri gerçekten feci. böyle mübadelelerde halklarımızın fevri ve ölümcül sonuçlarla karşılaşmasından ders çıkartmak yerine, yine birilerinin yaftalarına kanıp silah kuşananmakta yazıktır. kimin ne olduğu değilde dikte edilmiş, içi boşaltılmış kavramlar asıl bizi kopartacak olan sanırım. aptal tarih kurmacalarına tamah edeceğimize bu ülkenin kuruluş felsefesini yalan yanlış oyuncak etmeden gerçek anlamda kavranması acil ihtiyacımız olarak gözükmektedir.

(bkz: asıl tehlikenin farkında mısın)
burada katliamdan ve tehcirden canı yanmamış insanlar olarak acısını yüreğimizde pek duyamayacağımız yıldönümüdür. siz şimdi gidin doğu ve güneydoğu'da asimile edilen, kürt ve türk ailelerce evlat edinilmiş, müslüman gibi yetiştirilmiş, ama asıl kimliğini 30'undan sonra öğrenmiş arada derede kalan insanlara sorun. ermeni olduğu için müslümanlarca dışlanan, asimile edildiği için kendi halkı tarafından sevilmeyen insanlara sorun. eğer yalnız 98 yıl önce insanların hayatları ellerinden alındı sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. sadece diyarbakır'da hayatı elinden alınan onlarca insan var. o insanlar bilir soykırımın acısını. bizimki hariçten gazel okumak!
ermeni milliyetçiliğinin sorun olmaya başlamasıyla bu soruna karşı çözüm olarak görülen şeyin (tehcir,kırım) yıldönümü.sorun "kökten" çözülmüş gibi görünsede görüldüğü gibi çözümün kendisi hala büyük bir sorun olarak duruyor.hem vicdanlarda hemde dünya siyasetinde.2 yıl sonra yani 100.yılında ermenilerin etkili çalışmalar yapıldığı söylenmekte.hollywood la çalışacakları,obamaya istedikleri o kelimeyi söyletecekleri ve dünyada daha çok ülkede meclis kararları çıkartacakları konuşuluyor.
son yıllarda önemli şeylerde yapılıyor.ermeni vakıf malları iade ediliyor.kiliseler restore ediliyor ve toplumsal algı ve vicdan temizleniyor.
tarihte her ırkın, cinsin ya da devletin uyguladığı ya da yaptığı soykırımlar olmuş ne yazık ki. kaç tanesi bunları kabul edip özür dilemiş? şüphesiz ki borusunu hali hazırda öttüren çoğu devlet özrü bırak tam tersi etkisiz eleman adı altındaki devletlere yaptığı veya yapmadığı soykırımları tanıyıp özür dilemeye zorlamıştır zorlamaktadır. bu da başka bir açı.
"inkar" en büyük zaaflardan biridir. bu olayın gidişatını tahmin edebilmek için günümüze bakmak yeter: kürt sorunu'nda nereden nereye gelindiğine. şanlı tarihimiz'e baksak hepimiz kardeşiz. hatta, 6-7 eylül olayları'na kadar bütün istanbul kardeşti. sonra bir asparagas haber: kardeşlik rafa kalktı. yılmaz karakoyunlu "salkım hanım'ın taneleri"nde ne güzel anlatmıştı olan biteni. ayla kutlu "sen de gitme triyandafilis"te gidenlerden geriye kalan bir genç kızın yaşadıklarını nasıl dile getirmişti. fethiye çetin'in "anneannesi" , mıgırdiç margosyan'ın "tespih taneleri" ufkumuzu halen daha açmıyorsa, tarih geçtiğiyle kalmış demektir. muktedirlerin yazdığı tarih kitaplarına da çok fazla güvenmeyin ne de olsa "tarihyazım" diye bir şey var. nedir diye merak eden "postmodern tarih kuramı- serpil oppermann" okuyabilir.

millet olarak başta atmamız gereken adımları hep sona bıraktığımız için şu güzelim topraklarda azala azala bir başımıza kalmış olmamız yeterince büyük bir ceza olmalı bize ama anlaşılan odur ki, kimilerine yetmemiş! ekalliyetten biri, bir başkasına kapıyı gösteriyor. öyle bir ekalliyete mensup ki, aynı kandan candan olduklarından bile saklanmak zorunda çoğu zaman. elbette, dışarıda kendisini ezenlere, küçümseyenlere, hor görenlere sesini çıkaramayan kendi varoluşunu müdafaa edemeyen babayiğitler "kendi"lerinin sandıkları her mecrada, efendilerinden öğrendiklerini uygulayacakları bir "günah" keçisi bulacaktır. "arslanlar kendi tarihçilerini çıkartıncaya kadar avcılık öyküleri her zaman avcıyı yüceltecektir." diyen afrika yerlileri boşuna böyle söylememişlerdir. zahmet buyurup okuyan olursa joseph conrad "karanlığın yüreği" adlı kitabında "kara" kıtaya layık görülenleri çok güzel anlatmaktadır. bugün, saklanmaya çalışılan her şey elimizin altında, okuyup öğrenmek bize kalmış. tarihi belgeler, tanıklıklarla ufkumuzu açmak elimizde. hiçbir soykırımın haklı bir nedeni yoktur, olamaz da. bugün karabağ'da yaşananların haklı bir nedeni olabilir mi? ya bosna'da yaşananların? yaklaşık bir asır önce gücü elinde bulunduranların yaptıkları vicdansızlıkları savunmak isteyene allah selamet versin. ben kendi söz "hakkı"mı kullanıyorum. bir parçası olmadığım bir "soykırım" için özür dilemeyi anlamsız bulsam da, bu topraklarda birlikte yaşadığımız ve birbirimize yaşattığımız tüm acıların bir daha yaşanmaması, unutulmaması ve ders alınması adına en azından bu "yıldönümü"nün bir milat olabileceği umudunu taşıyorum.
  • /
  • 2