evde civciv beslemek

geçen gün zaytung dergi kapaklarını karıştırken gördüm, bir çocukluk travması üst başlığı ile birlikte kullanmışlar bunu.
hakikaten de öyle, bu civcivleri çarşı pazarda görürsünüz, tutturursunuz ana-babanıza alalım alalım diye, onlar da kıramaz alır. hatta illa o boyalı olanlardan aldırırsınız, halbuki ilk o boyalı olanlar ölür. işte ilk travma, bu kadar sevimli cik cik öten renkli renkli hayvancıklar 2 gün geçmeden mefta. üzülürsünüz biraz ama kalan civcivlere daha iyi bakacağım dersiniz, bakarsınız da. sonra o civciv gün geçtikçe büyüyüp çirkinleşir, içini boşalttığınız giysi dolabı artık ona dar gelmeye başlar, zaten leş gibi de kokuyordur o dolap artık. bu da ikinci travma, o kadar sevimli cik cik öten hayvancık, oraya buraya gaga atan gudubet bir şey olmuştur.
üçüncü travma da hayvanın evden gönderiliş anıdır*, üzülmüş gibi yapılır, 2 damla sahte göz yaşı eşliğinde 2 gün sonra yiyeceğiniz tavuğun hayalini kurarsınız.
12 Entry Daha