evlenmek

sigortadır vergidir finansal kaynaktır bu gibi konularda çiftlere kolaylık sağlayan, bulundukları ülke içinde çeşitli avantajlardan yararlandıran aktivite.

'ay evlenmek mi ne gerek vearr' tipinde takilan arkadaslar cok bireyselciler tabii, farkinda degiller ki gurur duyduklari vurdumduymazliklari, escinseller icin olmasi sosyal tabanda bir hak ve esitlik gostergesi olan bu olayin onemini hice sayiyor cool olmak adina. evlenme sekerim sen. uzun vadeli, evlenmeyi dusunebilecegin yillardir beraber oldugun bir partner buldugunu varsayarak soyluyorum; haberin yok resmen hayat nasil birsey, evlenince partnerine ne gibi olanaklar sunarsin, ya da onun ne gibi olanaklarindan yararlanirsin.. buyuyunce geciyor biraz zaman tani kendine. ne gerek var ki dimi.

evlilik ciddi bir istir. iki tarafin da yillarca birbirlerini taniyarak, pek cok sorunu/mutlulugu paylasarak test etmesi gereken bir karardir. ask mesk seks muhabbetlerinden daha da onemli olarak 'bu hayat icin sahip oldugum planlar ile karsimdakinin planlari uyuyor mu, ne istiyoruz hayat konusunda' gibi olaylar uzerine dusunulmelidir. evlenince kendi kisiliginden, yaptigi aktivitelerden filan odun vererek adeta partnerinin bir eklentisi haline gelen, kendinden vazgecen insanlarin da evlenmesi bambaska bir garip. yani arkadas, 'sen evlenene kadar karsindakinin senin hayatina olan bakisini biliyor muydun?' ya da 'evlenene kadar hic mi birlikte vakit gecirmedin uzun vadeli, kendi kisiligini hayatini gizleyerek nasil mutlu bir evlilik gerceklestireceksin?' diye sormazlar mi adama?
mutlu bir ailenin ilk adımı. *
yasal yoldan çocuk sahibi olmaktır. bir çocuk için bir ömrü feda etmektir.
ev sahibi olma durumudur.
teslim olmaktır. benden bu kadar ben artık yapamıyorumdur. ben de sizler gibiyim heeeey artık dışlamayın benidir. tamam aileyse aile boyun eğmekse boyun eğmek alın bedenimi ne yapıyorsanız yapındır. evlenmeyiz geyler sakın ola teslim olmayın. merak etmeyin var sizin gibiler. ama baskıdan dolayı pek ortalarda görünmüyorlar. bu sizi yalnızlığa itmesin. var bizim gibiler. devletin ilüzyonlarına karşı duran insanlar var hala. biz ölmedik daha
boşanmanın ilk adımı...
mevcut işyerimde çalışmaya ilk başladığım zamanlarda, benim dışımdaki elemanların tamamı pavyoncu tayfadandı. mesai bitimiyle arabalara doluşup soluğu pavyonda alırlardı.

sonra sırayla evlenenler olmaya başladı.
grup içerisinde evlenen, oyunda sobelenmiş gibi, pavyon tayfasının dışına itildi. zamanla evli sayısı çoğaldı ve şu anda pavyoncu olarak tek bir eleman kaldı. ilk başlarda evlenenlerle en çok o dalga geçerken, şu aralar "tek başına pavyona gitmek de can sıkıyor, ben de ufak ufak evlenecek birilerine baksam iyi olur" diye homurdanıyor.

işin daha da komik tarafı, bizim elemanların eşleri hep aynı çevreden. hanımlar ya arkadaş, ya akraba. dolayısıyla hepsi benden beter bunalmış vaziyetteler evlilikten.

pavyondan sıkılıp evlendiler;
şimdi daha çok sıkılıyorlar.
ölmeden yapmak istediğim şeylerden biri.

tabii ki sevdiğim adamla, yasal olarak. ayrıntılar şurada, (bkz: #34703)
evlenmek insan hayatında şart ve yegane amaç olarak kabul edildiğinde ancak, ona karşı bir duruş gerektirir. herhangi bir yaşam tarzının zorunluluk olamayacağı gibi bir aile kurmak, çoluk çocuğa karışmak, evlenmek de kişiye dayatılmamalıdır. şu an ülkemizde ve yakın zaman öncesine kadar da tüm dünyada bu kurumun sadece karşı cinsler arasında kabul görmesi de en hafifinden dayatmacılıktır.

ama ben de halen çoğunlukla heteroseksist ve dayatmacı bir sistemde işleyen evlilik kurumunun özüne düşman olmayanlardanım. sevgi, saygı ve anlayışla yürütülebilen evliliklere saygı ve hayranlık duyuyorum. iki insanın hayatlarını birleştirmek için gösterdiği çaba bence bunu hakediyor.
hani bekara boşamak kolaydır ya, pek çok eşcinsel için de evlilik öyle bir şey. bir küçümseme, aşağılama, basitleştirme... birbirini seven iki insanın yasal olarak hayatlarını birleştirmelerinde ne zarar var, bilmiyorum. azılı anarşist ruhlu bile olsanız, geleceği, sevdiklerinizin geleceğini düşünmenin yolu biraz da buradan geçiyor. ayrıca, bekarlar veya boşanıp azılı bekar olanlar haricinde diğer kalanlar salak mı, sultanlık varken tutsaklıkla uğraşsınlar. insanın kendisi için istememesini anlarım. veya ciddi problemleri olan bir ailesi olduğu için böyle düşünmesini de anlarım. ama başkalarını değerlendirirken böyle adım gibi eminim tarzı genellemeler yapmak sadece büyük konuşmaktır. büyük konuşanın da genel de başına geleni bilirsiniz. ama bu en iyi ihtimal. en kötü ihtimal başımıza gelmeyip hiç bir zaman bilemeyecek olmamız.

tabii buradan yılmaz bir evlilik savaşçısı olduğum anlamını çıkmasın. bence insanların evliliğe tepkili olmasının en büyük nedeni, neredeyse bir zorunluluk olması. sevdiğiniz, seçtiğiniz biriyle, sizin istediğiniz bir zamanda oluyorsa, ne ala. bundan kimsenin şikayet edeceğini sanmıyorum. ama size uygun görülen, ya da sevmenin ne olduğunu bilmeden pazardan size en uygunu seçerek yapılanın devamından çok da umutlu olmamak lazım. kendi çevremden bahsedersem, iki kuşak öncesinde, 60 yıl evli olup, nefret etmemiş ama gıdım sevmemiş gibi korkunç olanlar da var, 70 yıl evli olup hala dışarı çıktıklarında el ele tutuşanlar gibi insana umut aşılayanı da...

eminim sizin de uzak (!) bir tanıdıklarınız vardır; 10 yıl beraber yaşayıp çevreye örnek, tutuklu bir çift olmuş. sonra evlenirler. 6 ay içerisinde şiddetli geçimsizlikten boşanırlar. çünkü, ne yazık ki aralarına evlilik girmiştir. ister düzcinsel olsun, ister eşcinsel. yapılan evliliğin gerekliliği, nasıl bir karakterde ve sağlamlıkta olacağı, nelere mal olacağı evlenen o iki tarafa bağlı, evlilik kurumuna değil.
gereksiz.

bence eşcinsel evlilik hakkın elde etmek yerine heteroseksüellere de yasaklansın diye uğraşmalılar. böylece "dinen eşcinsellerin evlenmesi haram", savunması yerine evliliği toptan ortadan kaldırarak bir eşitlik elde etmiş oluruz. sonuçta evlilik farz değil. seküler devletlerde farz olmayan şeylere yasak konabiliyor.

bence süper fikir swh

ayrıca evlilik olmazsa boşanma da olmaz. ayrıca hiçbir gay zorla evlenmek zorunda kalmaz. ve kızlar istedikleri erkeğe gönüllerince verebilir.

resmen bela bir kurum.
kutsallığına inandığım kesinlikle özveri, sorumluluk gerektiren toplumun en küçük en özel yapı taşı. fakat son zamanlarda denk geldiğim gösteriş budalası çiftlerin bu güzelliğin içini boşaltıp görsel şov gibi sunmayı, sosyal medyadan sidik yarıştırıp like savaşı içerisine girdiklerini görüyorum. istemesi, nişanı, nikahı, dış çekimi, davulu zurnası, balayı... bitti mi? tabiki bitmedi.. benim denk geldiklerim içerisinde en komik olanı evi süsleyip konu- komşu çağırıp. gebe kalmış kızımızın doğacak çocuğunun cinsiyetini öğrenme orhanizasyonu oldu. envai çeşit kalori dolu masa, arkasında çiftimiz damat bey koca bir balonu iğneliyor. balondan çıkacak mavi yada kırmızı tüy'ün rengine göre doğacak çocuğun cinsiyeti öğreniliyor. şahsen ben izlerken utandım. adamlar videoyu paylaşmaktan utanmamış mutluluk pozlar vermişler. ulan bu kadar mı açsınız ilgiye...
bitti mi ilgi maratonu bitmedi efem çocuğumuz doğacak...doğumu, loğusa şerbeti, dişi, gıdısı, sünneti... bakalım bu gözler daha neler görecek.