kırmızı ruj

beyaz tenli, bakın şiddetle belirtiyorum beyaz tenli olmayan kadınların şiddetle sakınması gereken rujdur. esmer ve üstüne üstlük elindeki tüm imkanları zorlayarak sarışın olmuş bir kadın sürdüğü zaman kibariye'nin on dört yaşındayken, fuar'da sahneye çıkmış halini insanın gözünün önüne getirmekten öteye geçemez.
kırmızı rujun yakıştığı kadın bulunmaz hint kumaşı kıymetindedir.
her rengini sevsem de kırmızısı ayrı bir güzeldir rujun. kışkırtıcıdır. sürüp çıktığınız anda insanların gözü dudaklarınıza kayar.
her kadına yakışmaz . nadir rastlanır bir kadına yakıştırdığım . kadınların bana yakışsın diye delirdiği ve yakışıyormuş gibi yaptıkları siz hetero koçlarının süzmece kandığınız renktir .
18. yüzyıl fransasında mahkemede hakimlerin öne çıkmak adına sürdükleri renklendirici .
diş hekimine giden kadınların neden ısrarla sürdüğünü anlamadığım ruj çeşidi. hem göze çok abartılı geliyor, hem de eldivenler ruj içinde kalıyor. daha başka kalıcı izler bırakmak lazım hayatta.
en çok sarışınlara yakışır
en çok beyaz tenlilere yakışır
en çok aynaya not bırakacaklara yakışır.
en çok bakkal hasan amcaya yakışır.
bir gün alıp ayna karşısında kullanacağım malzeme

bir kadına yakışan en iyi renklerden biridir. ama benim favorim vişne çürüğü. tam öpüşmelik. *
en çok giydiğin beyaz gömleğin yakasında güzel durur
en çok giydiğin beyaz gömleğin yakasında güzel durur
en çok giydiğin beyaz gömleğin yakasında güzel durur
en çok giydiğin beyaz gömleğin yakasında güzel durur
en çok giydiğin beyaz gömleğin yakasında güzel durur
en çok giydiğin beyaz gömleğin yakasında güzel durur
ruj sözcüğünün fransızca kırmızı demek olan rouge'dan* geldiğini bilince, gülünç gelen bir tanımlamadır kırmızı ruj yani "kırmızı kırmızı".*
bordo rujun yerini tutmayan rujdur bence.
  • /
  • 2