muhafazakarlık

geleneksel sosyal etmenlerin muhafaza edilmesini savunan ideolojidir. bu düşüncede insanlar toplumun ve toplumsal kuralların değişmesini istemezler. genelde sağ partiler bu düşünceyi savunmaktadırlar. günümüzde her ne kadar dindarlar tarafından benimsenmiş olsa da solcuların da muhafazakarlaşmaları mümkündür. mesela sovyetler birliği'nde stalin rejimine karşı olanlar bu rejimi muhafazakarlaşmakla suçladılar.
geleneklerini yaşatmak bazındaki otantik tavır dışında körü körüne geçmişine bağlılığa ve önünü görememeye neden olduğu ölçüde sınırlayıcı bir tutumdur. kapalı toplumlardaki en büyük problem sorunların hep üstünü örtmek, onları yamamak, yok saymaktır.

ama o yamaların bir yerlerinden olur olmadık anlarda pırtlayan hayaller, fanteziler, yaşanmamışlıklar, bastırılmışlıklar ağzına geçirdiğin prezervatifin bedenini, ruhunu, düşünceni korumada yetersiz kaldığını gösteriyor. muhafazakarlık kısaca kimliğini şeklen muhafaza etmektir/etmeye çalışmaktır/ettiğini sanmaktır; yoksa kendini ne kadar manastırlara kilitlersen kilitle, içine kaçan yırtık rahibe çıkmak için gün sayıyor.

(bkz: dikkat gay çıkabilir)
(bkz: maskeli ahlakçılık)
(bkz: politically correct)
faydalı olduğunu düşünmekler beraber memlekette çok zararlı
hoşgörü ile birleşitiğinde tadından yenmez. tek başına kalırsa yobazlığın eş anlamlısı.
genel olarak, geleneğe dayanan inanç sistemine, gelenekler yoluyla aktarılan adet ve düşünce tarzlarına bağlılıkla belirlenen tavır; geleneksel ve yerleşik veya kurumsallaşmış olanı yeni ve modern olana tercih etme tutumu; geleneksel değerlerin korunup yaşatılması gerektiğini savunan, geleneği otorite kaynağı, anlamın ve doğruluğun temel referansı olarak benimseyen bir yaklaşımdır.
ülkemizde dindar olmakla eşdeğer algılanan olgu.
müslüman sapkın ve kirli zihniyete sahip insanların kendilerini sınırladıkları durum olarak nitelendirebilirim .
hayatım boyunca hiç sultangazi veya bayrampaşaya gitmedim. ucuz mal alacak kadar zengin değilim derseniz amsterdam'a gidin derim. zira türkiyede fiyatlar çıldırmış.