yeter abla

çocuklugumun idollerinden, bizim mahallenin en unutulmaz, en nev-i sahsina münhasir sakinlerinden birisiydi. klasik bir mahalle teyzesi degil, hayattan, kendi deneyimlerinden, "kadin" olmanin ne menem bir sey oldugunu aci bir sekilde ögrenmis, "kendiliginden feminizm" in tipik bir temsilcisiydi.

kadin cinselliginin, kadinlar için bile mahrem oldugu küçücük bir kasabada, kadinlara, bunun utanilacak bir sey olmadigini söylemekten çekinmezdi. onlarin yücelttigi "erkeklik" kavramiyla dalgasini geçmekten çekinmezdi.
"anam anam, elinkini görmeyen gelin, kocasinin sikini piyade tüfegi sanarmis" gibi sansürsüz atasözlerini, "yarrak delisi", " am biti", "amina ates düsmüs" gibi deyimleri ilk ondan duymusumdur.

her dul kadina oldugu gibi, onada koca bulmak isteyen kadinlara basardi kalayi; "anam ben sizin gibi sik delisi degilim. sik dedigin essekte de var. bana koca lazim degil, adam lazim" derdi. "o da her aradiginda bulunmuyor."

(bkz: erkek milletinin götünü essek siksin)



kanımca isim bazında "yeter abi"den daha az travmatik olan ablamızdır. ismi "yeter" olan kimselerin abilik ya da ablalık mertebelerine yükseltilmesi de olabilir travmatik olan *