türkiye'de lgbti olmak

hayata 1-0 mağlup başlamaktır. daha da kötüsü güçlü kalamazsanız skor zamanla aleyhinize işlemeye devam eder,fark açılır ve sizi yıldırır,yıpratır. aslında şans biraz yanınızdaysa geriden başlamanıza rağmen handikap yapmanız da mümkün ama böylesine düşünen toplumda bunu başarabilecek cesur lgbti bireyine rastlamak zor.
"türkiye'de" şeklinde başlayan çoğu şey gibi bu da pek kolay değildir.
geçenlerde ekşi sözlük'te " türkiye'de eşcinsel olmak" başlığı coştu. oradaki tartışmada, yazılarını severek takip ettiğim gey bir yazar (evanart), genel olarak yazılanlardan farklı olarak, dünya genelindeki lgbt haklarını bir bütün olarak ele aldığımızda aslında türkiye'de eşcinsel olmanın çok da kötü olmadığını, lgbt olmanın çok daha kötü olduğu pek çok ülke olduğunu ve kendimizi şanslı hissedebileceğimizi yazdı. bu bakış açısı bana haklı geldi zira sadece olumsuzluklar üzerine odaklanmak ve sadece kendini batı ülkeleri ile kıyaslamak pek de doğru bir bakış açısı değil. bu ülkede lgbt olmanın getirdiği pek çok zorluk var doğru, fakat görece yine de pek çok özgürlüğünüz olduğu da doğru. oyunu dikkatli şekilde oynarsanız, kendinize güvenli bir çevre oluşturabilir, ekonomik özgürlük elde eder ve psikolojinizi de kendinizle barışık olacak şekilde toparlayabilirseniz, türkiye'de eşcinsel bir birey olarak aslında çok fazla örselenmeden yaşayıp gitmeniz mümkün. toplumumuz süper iki yüzlü olduğundan, bu ikiyüzlülüğü dikkatli analiz edip kendi çıkarlarınıza uygun şekilde değerlendirebilirseniz, aslında bayağı bayağı renkli bir gey hayata bile sahip olabilirsiniz. yani yapabilenler var gördüğüm, ondan söylüyorum. hatta erkek eşcinseller için, bu ülkede karşıcinsel bir evlilik yapıp, kadınların toplumsal baskılanmasından dolayı karınızın ses çıkaramayıp, olan bitenlere yuvası nedeniyle göz yumması nedeniyle gayet gününü gün eden sürüye de rahatlıkla katılabiliyorsunuz.

olumsuzluklara odaklanmayın, rahat etmek istiyorsanız büyük bir şehirde iyi bir kariyer yapmaya odaklanın derim. benim gördüğüm en rahat eşcinsel kişiler bu şekilde yaşayanlar zira.
ayşe arman'ın şöyle bir yazısı varmış bu konuyla ilgili, ona gelen mektupta biri bu konuyu madde madde sıralamış, okuyalım:

1- öncelikle şu konuda uzlaşalım. eşcinsellik bir seçim ya da tercih değil. tıpkı göz renginiz gibi, doğuştan gelir.
2- 5-6 yaşınızda bunu fark edersiniz ama kimseyle paylaşamaz, hatta kendinize bile itiraf edemezsiniz.
3- daha o yaşlarda, büyük bir suç işlemişçesine utanç ve korku duyarsınız.
4- feminen hareketleriniz varsa, okul hayatı sizin için tam bir işkence olacaktır. yaşınız ilerledikçe, bu eziyetin sizin yüzünüze karşı yapılan dozu azalacak ancak arkanızdan yine dedikodunuzu yapmaya devam edecekler. siz de üzülmeye...
5- ama an gelip alışacaksınız, kimseyi takmamaya başlayacaksınız.
6- aileniz de bu arada sizi sürekli deneyecek, sorgulayacak ve dikizleyecek! ortalıkta bırakılan rujlara, topuklu ayakkabılara ilgi gösterip göstermeyeceğiniz, gizli bir göz tarafından sürekli izlenecek. sürekli utanç dolu sorulara cevap vermek zorunda kalacaksınız.
7- topluluk içinde televizyon seyrederken, ekrana bir eşcinsel çıktığında, etraftan gelen tepkiler, sanki size söyleniyormuşçasına yüzünüzü kızartacak. bir an önce o ortamdan kaçmak isteyeceksiniz.
8- okul ve mahalle arkadaşlarınız size lakaplar takacak. “kız, kırık, top, yuvarlak, tekerlek” gibi. onlar sizi dışlayacak, siz de defalarca ağlayacaksınız.
9- herkes sizi, “içine kapanık, sessiz, uslu” olarak nitelendirecek, oysa sizin bir şeyleri gizleme çabasında olduğunuzu kimse fark etmeyecek.
10- ergenlikle birlikte, sorunlarınız daha da büyüyecek. her genç gibi. artık önünüzde keşfedilecek bambaşka dünyalar olacak. yalnız olmadığınızı, sizin gibilerin de varlığını ve kendilerini gizlediklerini fark edeceksiniz. “demek ki, yalnız değilmişim!” diyerek, bir süreliğine rahatlayacaksınız.
11- amaaaa zaman gelecek, gizlenebilmek çok daha zor olacak. zorluktan da öte, artık ağır gelmeye başlayacak. önce, kendinizi kendinize karşı aklamakla uğraşacak sonra kendinizi kabullenme sürecine gireceksiniz. kabullenebilirseniz şanslısınız, artık gizli bile olsa bir kimliğiniz var demektir.
12- ne kadar baskılamaya çalışsanız da, cinsel dürtüleriniz ortaya çıkmaya başlayacak. rüyanızda öpüştüğünüz bir kadın değil, bir erkek olacak mesela.
13- içinizde birtakım şeyler çığ gibi büyümeye başlayacak, artık paylaşıp rahatlamak isteyeceksiniz. internetiniz varsa ve şanslıysanız, kimliğinizi gizleyerek, birileriyle yazışacaksınız. onlar sizi bir miktar rahatlatacak ancak bu defa da korkularınızı artmaya başlayacak.
14- ne var ki gerçek hayatta size, komedi dizilerindeki gay karakterlere davranıldığı gibi davranılmayacak! taciz edilecek, dışlanacak, tehdit edilecek, hatta dayak bile yiyeceksiniz.
15- ergenlik bitimiyle birlikte ilk cinsel deneyiminizi yaşayacaksınız. belki daha erken belki daha geç. Âşık olduğunuzu sanacaksınız. hayatınız “o” olacak birden. fakat o günün birinde, sizi hiç hesaba bile katmadan çekip gidecek. mahvolacaksınız. çok geçmeden hayatınıza başka biri girecek, tekrar tekrar kalbiniz kırılacak. o kadar ki, artık kırılabilecek kadar büyük parça dahi kalmayacak. taş kalpli olup siz de başkalarını kırmaya başlayacaksınız.
16- eşcinsel mekânları keşfedecek, yeni arkadaşlar edineceksiniz. o kadar çok arkadaşınız olacak ki, kendinizi ünlü zannedeceksiniz. bir nevi geçmiş yılların hıncını alacaksınız bu dönemde. herkes peşinizden koşacak. sonra çoğunun boş olduğunu fark edip, daha çok acı çekeceksiniz.
17- hayatın hiçbir şeyi karşılıksız vermediğini, tattığınız mutluluk kadar acı çektiğinizi bilecek, mutlu olduğunuz anlarda bile korkup üzüleceksiniz.
18- artık arkadaşlarınıza gay olduğunuzu söylemekte bir mahzur görmeyeceksiniz. şaşıranlar olsa dahi, genelde olumlu tepkiler alacaksanız. destekleyecekler sizi.
19- artık insanlara kendinizi kabul ettirmeye çalışmayacaksınız, sizi kabul eden insanları hayatınıza alacaksınız.
20- hayata farklı bir pencereden bakacaksınız. cinsiyetsiz, kimliksiz tamamen özgürce.
21- derken, önünüze evlilik ve askerlik gibi iki önemli kâbus çıkacak.
22- askerlik yapmayı tercih ederseniz, taaa en başa dönüp, okul çağlarındaki gibi dışlanmaları, baskıları göze alacaksınız demektir. ya da eşcinsel olduğunuzu açıklayacak, bunu kanıtlayacak ve duvarınıza asabileceğiniz pembe bir tezkereye sahip olacaksınız. bu süreçte tahmin edemeyeceğiniz kadar aşağılanacaksınız. eşcinselliğiniz, geri dönülmez bir şekilde belgelenmiş olacak artık. kendinizi küçük düşmüş, fişlenmiş ve sanki ikinci sınıfmışsınız gibi hissedeceksiniz.
23- diyelim askerliğinizi yaptınız, bu defa da ailenizin “hadi artık evlen!” baskıları artacak. önünüzde üç seçenek olacak: a-) evlenmeyi reddedip, ailenize gay olduğunuzu açıklayacaksınız. b-) evlenmeyip durumu idare edeceksiniz. yani gay olduğunuzu gizleyeceksiniz. ama bu sefer de, “neden evlenmiyorsun?” baskılarıyla baş etmeyi göze alacaksınız. c-) hem kendinizi hem karşınızdakini mahvedecek, evleneceksiniz. ailenizi mutlu edeceksiniz ama boynunuza bir ip takıp, kendinizi asmış olacaksınız.
24- bunca şeye rağmen eşcinsel olmak, gerçekten bambaşka bir bakış açısı kazandırır size. ne erkek ne kadın gibi bakarsınız hayata. kadınların şefkatini, duygusallığını, mantığını, anaçlığını, erkeklerin gücünü, özgürlüğünü alır, farklı bir karışım olursunuz. özendirmiyorum, sadece kendi fikrimi, yaşadığımı söylüyorum. lütfen kimse bu yazıyı okuyarak eşcinsel olmasın!
25- ve unutmayın herkesin, hepimizin çevresinde eşcinseller var. çocuklarınızın da eşcinsel doğmayacağını garanti edemezsiniz. sevmeseniz de yargılamayın...

http://www.hurriyet.com.tr/bakin-bir-esc...

çocukluk, ergenlik ve kendini keşfediş konularına birşey demiyorum da, sonrasında iyice negativiteye bağlamış bu arkadaş. özellikle 24. maddeyi komik olsun diye mi yazdı anlamadım. yalnız hayata karşı tutumunuz, aslında sizin elinizde, kontrolünüzde olan birşey, hayatta ne olursa olsun bunu negatif veya pozitif olarak algılamak yine sizin elinizde olan birşey. bu durum herşeyi güllük gülistanlık yapmıyor belki ama eşcinselsiniz diye hayata bu denli negatif bir bakış açısı ile yaklaşmak biraz kolaycılık sanki. tamam eşcinsel olmanın, hele bu ülkede eşcinsel olmanın pek çok dezavantajı var ama kendiniz güçlü durabilirseniz, kendinize destek sağlayabilecek bir ortam kurabilirseniz, o kadar da negatif olacak bir durum yok bence.

bence eşcinsellerin medyaya yansıyan yüzü de ya "bizim halimiz çok kötü" diye ağlamak ve sempati toplamak için negatif olanlar oluyor ya da özellikle negatiflerini mi seçiyorlar bilmiyorum ama, bu ülkede medyaya bir şekilde yansıması gereken ve diğer lgbt bireylere iyi rol model olabilecek, pozitif mesajlar verebilen eşcinsellere de ihtiyacımız var, hem de çok var.

not: pozitif rol model olarak da kerimcan durmaz kişisini göremiyorum ben, kusura bakmayın.
beş para etmez adamlardan oluşan bir toplumda yadırganmak, dışlanmak, eleştirilmek ve hatta şiddete maruz kalmaktır.
nefret etmek/edilmek eyleminin bazen sizi ne kadar ileri derecede motive edebilecegini ogretir.
zordur. hepsini birden olmak imkansızdır.
zor zanaattır. daha küçücük yaşta maskeyle yaşamayı öğrenirsin, gerçek yüzünü ailenden, arkadaşlarından, çevrenden saklarsın. hep gizlenirsin, tedirgin olursun, hep mücadele içindesindir. zor başlar, zor devam eder ve zor biter türkiye'de lgbt bireylerinin yaşamı.
gizli olabiliyorsanız ve tek gecelik birlikteliklere ok diyorsanız müthiş bir şeydir.
sanki haklarıymış gibi homofobik bireyler tarafından taciz edilmek, hakaret ve zorbalığa maruz kalmak.
hayatının yarısını yaşayabilmektir, yarım hissetmektir. tamamlandığımı hissediyorum dürüstçe kendim olabildiğimde. toplumdan onay beklemeden önce kendi kendimi onaylamak toplumdan önce kendimle mücadele etmek demek.
aslına bakarsanız türkiyede insan olmak çok zor. doğduğunuz yer, sosyo ekonomik çevreniz ve hayatınızı sürdürme tarzınıza göre değişkenlik gösterir. malesef ben lgbt veya heteroseksüel olarak ayırt edemiyorum. temelinde bakarsak yaşadığımız sorunlar birbirine çok benziyor diye düşünüyorum.
  • /
  • 2