aramızdaki onca yaş farkına rağmen muhteşem ötesi bir zevk ortaklığı yaşadım kişi.
tanışalı henüz 4 ay olmuşken (gerçek hayatta) dost mu desem, aile mi, kardeş mi bilemiyorum.( keşke büyük olsan seni kendime alırdım) şakalarıma cevap olarak " nolucak al büyüt sonra eveririz abla, aynı türkan şorayın filmindeki gibi" diye sıcaklığını göstermekten çekinmez.
akşamları kar, kıyamet, soğuk demeden o sohbet ederek yürüyüşlerimizin tadı bir apayrıdır.
kuzum diye severim fakat kızdırdığında (-ki öle ciddi bir kızgınlık değil, yaşımı yüzüme vurduğunda) şerefsiz adi köpek demekten cekinmediğim kişi.
o denli samimi bir bir birlikteliğimiz hakim ki, bugüne kadar "siz sevgilimisiniz lan?" sorusunu soranların sayısı hayli bir fazladır.
yanakları favori sevmelik yeridir ve biz allıkla pullukla uğraşırken onun buna ihtiyacı olmayıp sürekli kırmızıdır, doğal allık sahibi.
bearhairy nin sayesinde dinlediğim ve kürtçe ögrenme isteği uyandıran şarkı.
hani bazı parçalar vardır anlamasanızda size bir duygu geçirir (aktarmaktan bahsediyorum.) işte öyle birşey.
"şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum." dedi. "bu eksiklik sana değil, bana ait...bende inanmak noksanmış... beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığımı zannediyormuşum... bunu şimdi anlıyorum. demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar.... ama şimdi inanıyorum... sen beni inandırdın. seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... seni istiyorum...içimde müthiş bir arzu var... bir iyi olsam!
kürk mantolu madonna
dil, din, ırk ayrımı yapan insanlar , böylesine sevdi dolu bir yazarı kaybettiniz. hepiniz kına yakmalısınız. o'nun olmadığı bir yerde, benim de asla işim olmamalı diyip . burada tanıdığım ve tanımaktan da gurur duyduğum dostlarımı, yüreğime koyup gidiyorum.