anadolu yakasına geçince gelen huzur

ekşi sözlükte görünce bu hissin sadece bende olmadığına sevindiğim durum.evimin anadolu'da okulun avrupa'da olması çok büyük bir etken ama her gün bu gidiş gelişlerde vapur kadıköy'e yaklaştığında ya da metrobüs köprüyü geçerken yaşadığım anlamsız mutluluk ve huzur sadece evin anadolu'da olmasıyla açıklayamıyorum.
ümraniye gibi skindirik bir yerde bana bir türlü gelmeyen huzur.inşallah üsküdara taşınırsam gelecek gibime geliyor.bazen de avrupa yakasından hep eve yorgun döndüğüm için bana geliyormuş gibi oluyor ama sonra geçiyor.
kanlarımıza işleyen anadolu toprakları sevgisinden gelen huzurdur. huzur anadoluda. bazı çakma araplara rağmen
bu rivayetin hep doğruluğuna inanmışımdır. *
bende anadolu tarafına geçtiğimde aynı huzuru yaşıyorum lakin bunun anadolu yakasından çok bizim avrupa yakasında yaşıyor olmamızla alakası olduğuna inanıyorum. evet anadolu yakasında daha az trafik sorunu var, insanlar avrupa yakasındaki kadar koşuşturma ve stres içinde değiller, belki de bu etkenler bize böyle hissettiriyordur.
üsküdar sahilde vapurdan inip de karşıda yükselen mihrimah sultan camii ve arkasındaki dik yamaca tutunmuş ağaçların yarattığı bir beklentidir sanırım bu hiisi yaratan; kısa sürmesi pek yazık.

vapurdan inip de karşıda yükselen yamaca bakmadan kalabalığı yarmaya çalışan insanların arasında ezilmeyecek kadar hızlı ama tepeyi gözden kaçırmayacak kadar da dingin hareketlerle birkaç adım attığınızda hissedersiniz; tepenin ardında eski istanbul hikayelerinden kalıntılar bulacakmışsınız gibi heyeceanlanır, ayrıntıları görmek için devasa bir tablonun farklı köşelerine bakıyormuş gibi tepenin yamacın ayrıntılar arasında koşturur gözleriniz. yazık ki yamaca doğru yaklaşırken önce sahil yolunun keşmekeşi sonra da yamacın dibinden çamlıca tepesine kadar kesintisiz devam edecek olan tabela selinin sevimsizliği tüm iştahınızı söker alır, boğulursunuz.