geçen seneki kadar kötü olmasa da yine kötü bir yaz geçiriyordum. son 1,5 yılda da gerçekten tek arkadaşım-dostum diyebileceğim arkadaşımla konuşuyorduk. işte çok bunaldığımı, ince bir ipte dengemi sağlamaya çalışır gibi yürüdüğümü, bazen böyle herkesi her şeyi bırakıp gitmek istediğimi, yeni bir yerde sıfırdan başlasam mı diye düşündüğümü söyledim. o da her zamanki bana sakin ol telkinlerinde. ikimizde din hakkında konuşuruz, çok sıkı-dindar insanlar değilizdir ama sonuçta ben ortalama o ise baya donanımlıdır... bana böyle çok daraldığımda işte allah'la konuş dedi, bense allah beni unutalı çok oldu bence dedim. üstüne de bana allah işte sevdiği kulunu sınar senden ümidi kesmez gibisinden gitti. sonra işte bak biliyorum böyle çok dini şeylerden hoşlanmıyorsun ama tasavvufi bi şeyler okumak ister misin, bence bir göz at, belki sana iyi gelebilir dedi; bense tasavvuf ve ben? oldum ki... birkaç gün önce öylesine gezinirken mevlana'nın iki sözüne denk geldim:
''yalnızlığım, yanımda hiç kimse olmamasından değildir, beni anlayan birinin olmamasındandır''
''bir kez yalanını yakaladığın kişinin bin kez doğrusunu sorgularsın.''
bir anda böyle dedim, adam 500 yıl önce işi çözmüş benim bitch tavrımı yazmış. ufak bi şok yaşadım. siyah v yakamı giyip gülben ergen gibi kafamı sallaya sallaya kendimi ''tasavvufa veresim'', ellerimi havaya kaldırasım geldi. hala şaşkınlık içindeyim.