ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
7 yaşımdayken babaannemin kilotlu çorabını koyuna giydirmiştim .
sabahtan beri ofiste homofobik söylemler almış başını gidiyo. dalacam hepsine amk.
yapacak milyon tane işim olduğu ve yapmamakta ısrarcı olmamla oyalanıyorum. hatta özellikle de denk gelirsem ukde doldurmaya çalışıyorum ki aklıma bir şey gelmezken birilerinin merak ettiği bir konuyu gidereyim.

kimseye burdan bi şey sallamak istemem, yanlış anlaşılmasın, ama öyle ukdeler var ki yani benden de işsiz, o kadar çok boş zamanı olup da aklına ne geliyorsa zırt diye yazılmış, yani olduramıyorum.
son bir kaç aydır resmen emekli memur kafası yaşıyorum. bu durumdan hiçte rahatsız değilim. işten çıktığımda eğlenceye, akmaya, kopmaya gitmek yerine evime gidip; sakinliğin, sessizliğin içinde olmak istiyorum.
hayatımda ilk defa birine ilk iltifatı ben edeyim biraz flört olsun dedim ki ardından gelen konuşmalarda oldukça tatmin edici ve eğlenceliydi. sonra ''evine gelmemi istiyorsan sadece söyle'' mesajını gördüm. inancımın üstüne sifon çekildi.*
beni takmayan insanlar nefret ediyorum. yazmışım oraya, online olduğu da gözüküyor ama yok. görüldü ibaresi geçiyor, yok. online olduktan sonra offline olup, tekrar online vs vs halen cevap yoksa...* hatta, dakikalar, saatler sonra konudan bağımsız bir şey söylüyorsa, insan cidden yorgun hissediyor. meşguldüm, işim vardı falan da denilebilir. neyse, çok mu ilgi bekliyor gibi oldum? hayır, zor bi şey istemedim sonuçta. bi gülücük at bari!

kısaca, şimdi senle uğraşamam.
kilo aldın sözlük. baldırlarım bile kalınlaştı. pantolonların paçası yukarı çıkmıyo. şişko oldum sözlük.
güneşin doğuşunu izliyorum şu an. teletabiler kadar mutluyum.
hetero erkeklerin iyi, daha çok trendlere uygun giyinmesinden hiç hoşlanmıyorum. yani iyi giyinmek bizim işimiz diye düşünüyorum. bu belki salakça bi ayrıştırma ama artık her ne kadar gay görünümlü olan hetero varsa uzaktan uzaktan beğenmekten yoruldum, tükendim. çünkü gaydar muhabbetinin çalışırlılığına pek inanmıyorum, her ne kadar yıllardır kendiminkine hayli güvensem de sonuç böyle olmuyor. saniye başı bir yerden young stalin saçlı, yapılı vücutlu, kotu poposuna iyi oturan ve biraz da eli yüzü düzgün birileri fırlayınca hani sıcakların da etkisiyle beni daha da bi sıcak basıyor, bi fena oluyorum.

şimdi burda x giyen gay olabilir vb şöyledir demek çok büyük bir önyargı bunun farkındayım ancak 1-2 sene önce üstüne 2 beden bol pantolonlarla, saçma sapan kılıklarda gezen ortalama erkeğin bir anda böyle seksileşmesini kıskanmaktan çok gıcık oluyorum. sonuçta giyim-kuşamda belirli trendler var ancak bu son 2-3 sene önce, yıllardan beri bunların farkında olmak ve dahası uygulamak biraz da eşcinsel camiasına özgüydü diye düşünüyorum. daha doğrusu genelde ne yazık ki kendine bakmazsan kimse sana bakmaz gibi bir oluşum olduğundan, hem kendini iyi hissetmek hem de hissettirmek için bu biraz şart. oturup yüzeysellik üzerine kafa şişirmicem çünkü gerçekten ben de dahil, hemen hemen herkes gibi bir insandan kaşı-gözü, boyu-posu vb etkileniyorum ve gelicekse dahası sonra geliyor, hani o kıvılcım-kimya dedikleri şey bu bence, bir anlamda temeli atan.

kısacası artık heterolar eski haline dönsün : ne bileyim bira göbeğiyle paçaları sürten pantolonları ya da ilkokul çocuğu gibi giydirilmiş kılıklarıyla langırt oynamaya-karı kız muhabbetine geri dönsünler ya. böyle iç çamaşırı mankeni, bir mahallemizin celebritysi görüntüsünden çıksınlar.
biraz önce peçete bulamadım ve boş cips paketinin içine sümkürdüm...*
arkadaşlarıma irem derici hakkında sürekli ıyk iğrenç sesi arabesk diye milyon tane şey söyledikten sonra tv'de bir miyiz şarkısını duydum şimdi gizli gizli dinliyorum
neden insanlar ölümden bahsediyor sözlük. birini* öl demek, bu kararı kendisinde bulmak. yaşanılacak tek bir hayat var, ve bunu onun elinden almak. nasıl bu gücü kendinde bulabilir ki bir insan, nasıl bir nefretle dolmuş olmalı ki öldürebiliyor bir canlıyı? bu ne kindir, bu ne öfkedir. sevmiyosan bakma, görme, umursama; gidip mezarının üstünde dans mı edeceksin...

peki ya kendini öldüren insanlar. bilmiyorum, herkes en kötü şeylerin kendisine olduğunu sanıp, gitmek istiyor buradan. oysa ölüm bir kurtuluş değil ki, huzura erdiğini bile hissetmeyeceksin, hiçbir şey, karanlık, hiçlik... emin olun sizden daha kötü şeyler yaşayanlar vardır ve hayata tutunmaya çalışıyorlardır... ölücem, tekrar canlanıcam, ahirete gidicem tarzı şeyler, avutmasak...
4 yıldır üniversite dolayısıyla teyzemlerle yaşıyorum. kuzenimle de öyle abi-kardeş samimiyetinde bir ilişkimiz olmasa da genelde bir sorunumuz yoktur.teyzem de zaten dünya tatlısı,annemden iyidir. zaten ben de pek öyle aileci aileci bir insan değilim nedense bilemiyorum, herhalde açılamadığımdan ya da gelecek muhtemel olumsuz tepkilerini tahmin etmemden ötürü. kuzenim 1 ay sonra evleniyor ve bugün onun evini görmeye gittim. zaten nişanlısı fln böyle çok cici bir kız, hani aşka pek inanan bi insan değilim ama öyle benim gözümde canlandırdığım o epik aşkı gormüyorum onlarda (belkide bizim yanımızda oldukları için belli etmiyolar) ama birbirini seven dahası birbiriyle çok iyi anlaşan iki insan görüyorum, bu da herhalde sevginin farklı şekilde ifade edilmesi ile alakalı bir şey.

bana bugün dank edense, kuzenimin taşınacağı evine gidince garip olmam. evi baştan aşağı gezip, bir de etkilenince ''insanlar gerçekten mutlu olup aile kuruyor'' moduna girdim. belki bu ülke şartlarında eşcinseller için bunun mümkün olmaması belki de hep yalnızlıktan bu izlenimi edinince, kendimi bu mutlu aile tablosuna dışardan bakar gibi hissettim. insanların evlenip aile kurması aslında çok sıradan bir şey bence, belki de yakınlıktan ötürü kendimi bu tablodaki aradan fırlayan-sorun gibi gördüm nedensizce. o her zaman ''bekar'' olacak olan vs olaraktan. hani izlediğiniz filmde ana karakterler ''happily ever after'' şeklinde mutlu olur ve onların yanındaki o insanlara ne olduğunu bilmeyiz, onlar da devam etmiştir ya bu da bana aynı hissi verdi. zaten açıkcası evliliğe inanan birisi değilim, birini seviyorsanız zaten seviyorsunuzdur bunun için sözleşme yapmanıza gerek yoktur ( tabi hukuki açıdan gereksinimler var), bu ülkede tıkılı kalacağım inancıyla çok da sevsem çoluk çocuğa karışma gibi bir hayalim de olmadı hiç.

herhalde hiç sahip olamayacağım/ı düşündüğüm şey bana dank etti. hem de baya sert.
ajda veya bülent bu günlerde ölürlerse sözlük ahalisi beni katil ilan edecek diye çok korkuyorum.
şu an anneannemin evindeyim. koridorda 100 yaşında bir hamam böceği var. aşırı korkunç. ben ona dokunamam. üstüne de basamam. bakışıyoruz ama hala anlamadı ne kadar rahatsız olduğumu. onun yüzünden arka odaya geçemiyorum. çok iğrenç sözlük. anlatabiliyor muyum? çok iğrenç. *

edit: tam cesaretimi topladım. yanına gidip onunla savaşacaktım ki gitmiş. yok. kafayı yemek üzereyim. kendimden geçtim.
''çağlayan'da yeri olan var mı sözlük. hemen acil''

diyesim geliyor. o derece yani. anlayın. growlr falan da yok. kaldırdık bir sevgili uğruna ne var ne yoksa. akşam olsa da ıhımm.
meraba sözlükte yeniyim. ilk itirafım vücudumu seven birisini bulamadım ve daha hiç sevişmedim.
etkilendim sözlük, uzun zamandan sonra etkilendim.
bu akşam için kendi kendime 90 lar gecesi yapacağım diye söz vermiştim, tam o sırada sözlüğe de bir bakayım dedim ve sol frame'de 2 adet 90 lar parçası başlığı görünce içim bir garip oldu. eskiden kendi kendime değil de sözlük yazarlarına çalardım 90 lar parçalarını... eksi günler güzeldi be sözlük, radyo geceleri, arkadaş sohbetleri vs. vs. neden böyle oldu diye düşündüğüm zamanlar çok oluyor... *
insan hep pazartesi bitsin, bu hafta bitsin, şu sıcak yaz bitsin, çetin kış bitsin, final dönemi bitsin, çalışma hayatı bitsin istiyor ama yıllar da geçmesin, yıllara yenik düşmesin istiyor diğer yandan da.
  • /
  • 181