smellycat

Durum: 1215 - 0 - 0 - 0 - 27.12.2022 23:18

Puan: 24066 - Sözlük Kaşarı

11 yıl önce kayıt oldu. 4.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 61

sözlük yazarlarının 2023 beklentileri

kozmik tırmanış. aldım, kabul ettim. öyle de oldu*.
https://youtu.be/3jX0ez2-U0w

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

tanınmayan biri canım dediğinde verilen tepkiler

karma

bana göre "iyilik yapan iyilik bulur, kötülük yapan kötülük" değildir. çok daha fazlasını içerir. algoritması biraz ilginçtir ama her zaman doğru sonuç verir. değişime karşı çıkıp sabit fikirli olmanın, karşılaştığınız sonuçlardan ders çıkaramayıp sürekli aynı hataları yapmanın da bir sonucudur. sen iyilik de yapsan, kötülük de yapsan eğer doğru zamanda doğru şeyi yapmıyorsan evren sana yanlış yaptığını göstermek için seni karmayla yüzleştiriyor. bazen bunu kafana vura vura yapıyor. ama sende bunu anlayacak kapasite yoksa işte o zaman karmanda boğulmaya başlıyorsun. ektiğini biçersin evet ama doğru zamanda, doğru toprakta, doğru şeyi ekiyorsan biçersin. yoksa boşa gider. toprağın altında kalır ve hiçbir zaman da büyümez.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

la plus belle chanson - jacqueline taieb

bir başkadır

ayrılık seksi

hep yapmak isteyip de yapamadığım seks. belki de böylesi hayırlıdır.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

düşün ki o bunu okuyor

inadını sikeyim*. gururunu da.

xalo ölmedi yavrularım o kalbimizde yaşıyor

insan nedir şimdi bildik*.


edit: okulda defterime, sırama, ağaçlara yazarım adını. ey xalooo.

ayı sözlük yazarlarının en sevdiği filmler

kill bill serisi. tereddüt bile etmem. kaç kere izlediğimi hatırlamıyorum bile. hiçbir film bu kadar aklımda yer etmedi. aynı zamanda hiçbir filmi tekrar açıp izlediğimde sanki ilk kez izliyormuş gibi tepkiler vermedim.
 spoiler!
deftere isimleri teker teker yazması ve ardından hepsinin üstünü teker teker çizmesi var ya başka hiçbir filmde bu kadar rahatladığımı hatırlamıyorum. intikam, kan, vahşet, hayatta kalma, hepsi çok güzel işlenmiş.

yabancı filmlerin ilginç türkçe isimleri

parks and recreation

30 nisan'da covid-19'a özel bölümü yayınlanacak efsane dizi. görünce inanılmaz mutlu oldum. karantinada neler yaptıklarını görmek eğlenceli olacak.

https://www.cnn.com/2020/04/23/entertain...

normalde yapmadığınız ama karantinada yapmaya başladığınız şeyler

genel olarak insanlardan pek hoşlanmıyorum. ama bu dönemde sevebileceğim insanları bile sevemediğimi gördüm. aklını kaybedecek kadar kendine zarar verdiğini göremeyen ve bunun farkına varmaktan bilerek uzak kalan tiplerden, düşünmekten ve sorgulamaktan aciz olan insanlardan, kendini düşünmediği gibi karşısındakine de düşüncesizce davrananlardan, nerede nasıl konuşacağını öğrenememiş ve öğrenmemek konusunda ısrarcı olanlardan, başkalarına zarar verirken karşıdan iyi göründüğünü sananlardan, kendiyle çelişenlerden, zorbalardan ve faşistlerden hala haz etmem. ama ben bunlara karşı artık nasıl bir nefret besliyorsam sevginin ne olduğunu unutmuşum. artık bu tip insanları direkt yok sayıp geri kalanını sevmeye hazırım*.
 spoiler!

westworld

3x07'den bildiriyorum. sezon finali öncesi sezon finali gibi bir bölüm olmuş. birçok sorunun cevabını verdiler. solomon'ın nasıl çalıştığını, caleb'ın tedavisini, sistemin insanları nasıl manipüle ettiğini daha yakından, caleb üzerinden gördük. gerisi spoiler.

bölümün clementine ve hanaryo ile açılması müthişti. eski hostları görmek gerçekten güzeldi. açıkçası dolohale'e ve hale'in ailesine saldıranın dolores olduğu önceki bölümden de belliydi. ama dolores'in planı da ne istediği de hala belli değil. insanlığın sonunu getirecek kişi eğer caleb'sa neden william'ı da oyuna dahil ediyor? bunu yaparken niye caleb'ı gazlıyor? gerçekten ne istiyor? kaos mu? kaostan beslenecek olsa dahi bence maeve gibi aldığı upgradelerin haddi hesabı olmayan bir hosta karşı 2 kez kazanan ve herhangi bir upgrade almamış dolores'in yazılımında çok daha fazla şey var. dolores diyoruz ama aslında ford'un planı neydi? bunu da düşünmek lazım. solomon bile söyledi üzerine basa basa sen delos'un ürünüsün diye. yolun sonunda gerçekten nereye varacaklar çok merak ediyorum. bir denge mi sağlanacak? yoksa dünya mı yok olacak? insan yeterli para sağlandığında her istenileni yapan bir varlıksa ve dizinin sonunda eğer insanlara da yer vereceklerse gerçekten insan nasıl bir farkındalığa erişecek? william gibi bir farkındalığa erişeceklerdir muhtemelen. çünkü william'ın verileri serac'a iyi bir para karşılığında sattığı detayını bu bölüm vermeleri böyle bir dizi için tesadüf değildir diye düşünüyorum.

ayrıca sezonun başından beri kıyafetler üzerinden siyah ve beyaz renklerini işlemeleri ve bölümün adının satranç terimi olan passed pawn olması, dolores ve maeve'in kapışırken üzerindeki kıyafetlerin siyah, ama beyazlar içinde bir william görmemiz dizinin detaylar üzerine ne kadar düşündüğünü gösteriyor. bu diziyi hem bu yüzden hem de araştırmaya, düşünmeye, sorgulamaya teşvik ettiği için çok seviyorum.

ayı sözlük yazarlarının yaşları

üstteki entry gerçekten çok duygusal*. ben de 18 yaşındaymışım sözlüğe girdiğimde. şu an 25 yaşındayım. bu kadar sene ne yaptın diye soranlara cevap olarak tanıdığım güzel insanları, hala görüştüğüm sevgili arkadaşlarımı örnek gösterebilirim.

şokopop

maskesinin altından sevimli ve yakışıklı bir insan çıkmasını bekliyordum. öyle de oldu. artık rahat bir nefes alabilirim*.

eksi oy

kendi kendinizi takdir edemedikten sonra hayatınızı bir başkasının onayına bırakırsanız ne yaratıcılığınız kalır ne de kendinize olan güveniniz. bu durum sözlük için de geçerli. kimi zaman fikir belirtiyoruz sonuçta. fikirlerin olduğu yerde de normal olarak onu beğenen de oluyor beğenmeyen de. bir yargıya vardığımızda hiçbir şeyin kesinlikle doğru ya da kesinlikle yanlış olmadığını aklımızın bir ucunda bulundurmak ve ona göre yorumlamak önemli. yapıcı eleştirileri elbette alın. bol bol yazın, bol bol okuyun. mizah mı yapmak istiyorsunuz? yapın. ama şunu unutmayın ki her şeyin de mizahı olmuyor maalesef. mizah acılardan, yokluktan, haksızlıktan çıkmış bir şeydir. ancak tecavüzün, tacizin, şiddetin, ırkçılığın, ayrımcılığın mizahı bunu yaşayana zarar veriyor. belki gözlemlerini iyi işleyip, kırıcı olmadan mesajını verebilen insanlar vardır ama insanın midesini bulandırıp da her şeyin mizahı olur demek sizce de yanlış değil mi? ayrıca yukarıda eski entrymi gördüm. hemen hemen benzer düşüncelerdeyim hala. sadece birkaç bir şey ekledim. sonuç olarak olması gereken bir oydur ama her zaman da dikkate alınmasına gerek yok diye düşünüyorum.

yazarların şu anki ruh halleri

karantinanın bilmem kaçıncı günü...

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

  • /
  • 61

genç eşcinsellere tavsiyeler

bu sene 40 yasini dolduracak geckin bir kardesiniz olarak, sizden farkli bir jenarasyondan geliyorum, maalesef trendlerinizi, hayata bakis acinizi anlamakta zorluk cekiyorum. muhtemelen sizler de beni anlamakta zorluk ceersiniz. size tavsiyede bulunmam gerekirse:

turkiye'yi terketmektek icin son derece saglam bir plan yapin. bakin ben liseyi 90'larin sonlarinda, universityi 2000'lerin basinda okudum. turkiye ben gencken de homofobikti, yobazdi ama kisitli da olsa size oranla daha ozgurduk. birkac basit ornek vermek gerekirse, universitede cok az negatif tepki gorerek out yasadim, yeri geldi okulun koridorlarinda erkek arkadasimi optum, sarildik, yeri geldi farkindalik yaratmak icin masalar actik. hepsini gec, huysuz virjin turkiye genelinde yayin yapan bir kanalda drag sov yapiyordu. neyse.

buna ragmen, turkiye'de gelecegimin olmadiginin bilincindeydim. yurt disina, daha medini bir ulkeye goc etmeye lise yillarinda karar verdim.

karar vermesine verdin de be salak, ne plan yaptin?

sanirim turkiye'den bir bok olmayacagi konusunda hem fikiriz. ancak ben yurt disina goc etmek istiyorum dediginiz anda elinizde yasamak istediginiz ulkenin gocmenlik karti belirmiyor.

plan yapin gencler. nereye gitmek istioyrsaniz arastirin. elinizin altinda internet vat, ben 17 yasinda tanistim kendisiyle. arastirin. gitmek istediginiz ulke beklentilerinizi karsilayacak mi, oraya uyum saglayacak misniz?

1. gitmek istediginiz ulkeyi belirleyin.
2. gitmek istediginiz ulkeye uygun, avantajli bir kariyer planlayin.
3. gitmek istediginiz ulkenin talep ettigi tum sartlari saglayabileceginizden emin olun.
4. bunlara baslamak icin universote yillari cok gec, lise siralarinda baslayin.
5. kolay degil.
6. yilmayin.

bu satirlari toronto'dan yaziyorum. hayir, hic ama hic kolay olmadi. cok badire atlattim. yaptigim planlama, tabii planlama denilebilirse cok zayifti.
20'li yaslarimin ortasinda goc edecegimi zannederken aptalca kararlar, yanlis planlama, duygusal sebepler derken buraya gelmem 30'lu yaslarimin osunun buldu. inanin yaslandikca gocmenlik kavrami zorlasan bir olgu. gelismis ulkeler beyin gocune acik, ancak genc beyinler tercih siralamasinda geckin beyinlerin onunde yer aliyor.

kolay olmayacak, ancak akillica planlarsaniz, 20'li yaslarinizin ortasinda basarirsiniz, benim dustugum hataya lutfen dusmeyin.

son olarak, lise yillarinda intihara megilliydim. cok yaklastigim, umutsuzluga dustugum anlar oldu. keske 40 yasindaki aigai, 16 yasindaki aigai'a bugun yasadigi fazlasiyla basit, ancak mutlu hayati gosterebilseydi, o depresif ergenin icine biraz umut serpseydi. kisacasi guzel bir gelecek sizi bekliyor, ancak hepsinden once, ne istediginizi bilin, istediginize ulasmak icin kendinize duzgun bir yol haritasi cizin.

linkedin

değerli bir üyemiz olduğunuz için teşekkür ederiz şeklinde mesajlar atıyorlar sürekli. ne yalan söyleyeyim hoşuma gidiyor. üyelerini önemsiyorlar. mesela bir süredir bu sözlükte yazıyorum hiç bu tarz bir mesaj almadım. ayda bir otomatik de olsa iyi ki aramızdasın değerli bir üyesin tarzı mesajlar gelse ifitihar ederim.

tek eşlilik

dışarıda farklı lezzetler olduğu aşikardır fakat evde bir mutfağınızın olduğu ve gerekli malzemeleri kullanırsanız her lezzeti evdeki o mutfakta hazırlayabilirsiniz. birbirine mutfak olma durumudur tek eşlilik.

malzemeler:
✓ inanmak
✓ ne istediğini bilmek
✓ gayret etmek /çabalamak
✓ iki ayrı insan olduğunu unutmamak
✓ sorunları konuşmak
✓ kendine has bir dil geliştirmek
✓ ben buyum tuzağına düşmemek. gibi.

ayı sözlük yazarlarının favori dolmaları

xalo

kendisiyle konuşmaktan, dertleşmekten, goy goy yapmaktan çok keyif aldığım, sözlüğün bana kazandırdığı büyük insanlardan. tanıdığım ve belkide tanıyacağım en iyi insanlardan olabilir kendileri.
bir kere tanıştık artık yakasınıda bırakmam, benden kurtulamazsın efenim. iyi ki varsın xalocum

xalo

insan kurduğu ilişkilerde zaman geçtikçe “keşke daha önce tanısaydım” cümlesini çok nadir kurmaya başlıyor. belki de değerli hissettiği çok az insan için.
uzun zamandır bu cümleyi kurmamıştım birisini tanıdıktan sonra.
xalo bana bu cümleyi kurduran değerli bir insan oldu benim hayatımda.
fikirlerine, amacına, hayattaki duruşuna saygı duyduğum ve önemsediğim bir insan.
gitmesine çok çok üzüldüm.
neyse ki sözlük dışında da birbirimizin hayatında olacağımız gerçeği var.
yine de yazılarını çokça özleyeceğiz xalocuk.
seni iyi ki tanıdım*

ayı sözlük itiraf

ruh halim: herkes birbiriyle yiyişirken atölyeye gidip tahta çakan adnan ziyagil.

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

ayı sözlük yazarlarının en sevdiği filmler

röntgencilik

inek şaban şöyle tanımlıyor:

röntgen böyle insanın içini gösteren bi cihazdır. bir de röntgencilik vardır tabi, bu röntgencilik çok ayıp olmakla beraber bol miktarda röntgenci vardır.

teşekkürler inek şaban.

Toplam entry sayısı: 1215

feminenlere ilgi duymayan gay

ilgi duymamakta özgür olan gaydir. feminen gaylerin bunu anlayışla karşılaması gerekir ki zaten durum bu. bunu büyütmeye gerek yok. saygısızlık yapmanın hiç lüzumu yok. feminen gayler ve transeksüeller sayesinde bugün dünyada görünürüz, gay olduğumuzun bilincindeyiz. bu insanları yüceltmem gerekir ama günümüzde ayrımcılık yapmış olacağım için yüceltemem. kendi içimizde birbirimizi ötekileştirdiğimiz için bunları söylemek istedim sadece. belki düşünceniz biraz olsun değişir diye.

"gay değilim full aktifim" diyip erkeklerle birlikte olan, lgbti'ye asla katkısı olmayan insanlarla birlikte olabilirsiniz. ama saygı duyduğunuzu söyleyip genelleme yaparak feminen gaylere saygı duymuş olmuyorsunuz. lubunca konuşup gay olduğunu itiraf etmeyen kerimcan durmaz ve makyaj kanalında lgbti ile ilgili içerikler de üreten arda bektaş'ı* referans göstererek genelleme yapacaksanız sohbet kurmaya çalışmayın zaten kimseyle. kimse sizin sohbetinize muhtaç değil. ötekinin ötekisi yapmaya çalışsanız da kendini lgbti içinde gören hiçbir birey aciz değil.

yazarların karantinadayken yüzleştiği sıkıntılar

iş görüşmem olumlu sonuçlanmıştı. virüs sebebiyle kaynadı gitti. ayrıca son üç aydır evdeydim. askerden yeni gelmiştim. 80 kişilik koğuşlarda yattıktan ve o 80 kişinin problemleriyle komutanım diğer komutanlarla çay içip, muhabbet edebilsin diye ben bizzat kendim ilgilendiğim için* pek insanlarla görüşmek istemedim. erkek görmek hiç istemedim. sadece iş arıyor, iş görüşmelerine gidiyordum. zaten karantinada gibiydim. insanların daha 1 haftada benim yaşam stilime karantina demesi bana koymuyor değil*. eminim benden daha kötü durumda olan insanlar vardır. o yüzden bunları kafamda büyütüp de şımarıkça davranmak istemiyorum. sağlık çalışanlarının hala bizim için kendilerini tehlike atıyor olmaları bile bunu yapmamak için yeterli bir sebep. herkes için zor bir süreç bunu anlıyorum ama yine de bir şekilde kendimizi motive etmek zorundayız.

suriyeli mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar

üstteki entrynin sahibi temsili*.


dün seda sayan'a bağlamamak için sustum. bölüneceğiz diyen yazara da katılmıyorum fakat "burası senin ülken ha?" lafı gerçekten canımı yaktı. en basitinden dilek tutarken, dua ederken es geçmediğim bir yer türkiye. kimi zaman yaşanılmaz olsa da benim ülkem. insan üzerinde yaşadığı topraklarda neler oluyor diye sorgulamaz mı? niye bunu sorgulayan insanlara ırkçı damgasını yapıştırıyorsunuz? toprağını sevmek ne zaman ırkçılık olmuş? sen evini sevmez misin? sen evinde huzurlu yaşamak istemez misin? neyse bunu geçmek istiyorum. anlamanızı beklemiyorum.

türkiye'ye kimler kimler gelmiş. kim bu kadar yaygara koparmış bu zamana kadar? kimse. çünkü adamlar adapte olmaya çalışmışlar. mülteci olarak geliyorsan uyum sağlamak zorundasın. tepemize çıkman kabul edilebilir bir şey değil. sen misafirliğe gittiğinde böyle mi davranıyorsun ev sahibine? ev sahibine tecavüz mü ediyorsun? ev sahibinin çocuğunu mu öldürüyorsun? kedisini mi boğazlıyorsun? ev sahibini huzursuz edersen o da seni istemez. bir şekilde seni göndermek ister.

kaç senedir bu ülkedeler ve memnun bile edememişiz. bırak adapte olmayı hepsi avrupa'ya kaçma niyetinde. ama avrupa'da onları alacak bir ülke yok. senin özendiğin hümanizmin fikir babaları manyak çünkü değil mi? ırkçılar, faşistler. vah vah. sorun hümanizmde değil ama. sorun hümanizmi bilmeyip hümanizm kasanlarda. kendiyle aynı fikirde olmadığı için çatır çutur insan öldüren yaratıklara hoşgörü göstermek hümanizm değildir. bunun uzun vadede ne gibi sonuçlara yol açacağını sorgulamak ırkçılık değildir.

kötü günlerden geçiyoruz. kendi kendimizi düzeltebilmiş değiliz. nasıl depresyondayken arkadaşımızın dertlerine yardımcı olamıyorsak aynı o şekilde suriyelilere de yardımcı olabileceğimizi düşünmüyorum.

ölmeden önce izlenmesi gereken filmler

(bkz:night on earth)

beş şehir, beş farklı hikaye ve hepsi aynı gecede. samimi ve değişik duygular hissettiren hikayeleri, anlatımın sadeliği ve yormayışı bu filmin artılarından. winona ryder ablamızı saymıyorum bile. daha önce jim jarmusch izlemediyseniz bu filmle başlamanızı şiddetle tavsiye ederim.

(bkz:fried green tomatoes)

sıcacık hissettiren bir dram filmi. farklı dönemlerde yaşayan dört kadını anlatan bu film gerçekten çok etkileyici. üstü kapalı bir şekilde anlatılsa da idgie ile ruth arasındaki aşk ve evelyn ile ninny'nin dostluğu başarılı bir şekilde izleyiciye geçiyor bence.

(bkz:beetlejuice)

aslında birçok insan tarafından bilinen, eğlenceli müzikleri ve benzersiz karakterleriyle akıllarda kalan bir tim burton filmi olsa da çevremde hala izlememiş insanlara rastladığım için açıkçası bu listeye eklemek istedim. bu filmi izlememek çok büyük kayıp ve ayıptır. performansından ötürü michael keaton'ı ve winona ablamızı da unutmamak lazım.

(bkz:suspiria)

kullanılan renkler sebebiyle sanat filmi kabul edilen bu korku filmi kanın bu denli fazla gösterilmesiyle döneminin öncü filmlerinden biri olmuş. dario argento imzalı bu filmin 2018 versiyonu call me by your name'den tanınan luca guadagnino tarafından "saygı duruşu" niteliğinde çekilmiş. yani anlayacağınız hala ilgi görmekte. müzikler, dekor ve renkler açısından bu film mutlaka izlenmeli.

(bkz:three billboards outside ebbing, missouri)

neden oscar alamaz böyle güzel bir film anlamak güç. müzikleri, oyunculukları, görselliği ve özgün hikayesiyle çok etkileyici bir filmdi benim için. "öfke, daha fazla öfke peydah eder" detayı için bile izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.

(bkz:incendies)

ben ömrümde böyle vurucu bir film izlememiştim. olağanüstü hikayesi, mükemmel kurgusu ve nefis sinematografisi için izlenmesi gereken filmlerden. bu filmi izledikten sonra insanın ben niye insanım diye bas bas bağırası geliyor.

(bkz:nunta muta)*

kara mizahın en güzel örneklerinden biri. bu kadar sert bir hikayeyi bu kadar komik anlatmak bence bir başarı. izlemiş olmaktan pişmanlık duymayacağınız, diyalogların düşündürdüğü, sessizliğin güldürdüğü bir film.

(bkz:howl's moving castle)**

pamuk prenses veya uyuyan güzel'deki gerçek aşkın öpücüğünün iyileştirici etkisinin farklı ve daha etkileyici bir versiyonunun yer aldığı film. bana kalırsa yönetmen'in bütün filmleri veya animeleri izlenmeli ama zaten bu filmi seçmemdeki en büyük neden miyazaki'nin en çıtır çerez animesi olması. yönetmen genelde çok gönderme yaptığı için disney animasyonları kadar kolay izlenilmiyor maalesef.

(bkz:battle royale)*

playerunknown's battlegrounds, fortnite gibi hayatta kalan son kişinin kazandığı oyunlara ilham kaynağı olan film. öyle ki bu oyun türüne adını vermiştir. hatta hunger games bile bu filmden sonra kaleme alınmıştır.

(bkz:pretty woman)

arada sırada hepimizin canı romantik komedi izlemek istiyor. böyle zamanlarda da maalesef karşımıza hep klişe senaryolara sahip filmler çıkıyor ve 2 saatimiz resmen çöpe gidiyor. bu film kesinlikle öyle filmlerden değil. hepimizin bildiği müziği, oyuncuları, dönemine göre cesur sayılabilecek konusu sebebiyle mutlaka izlenmesi gereken bir romantik komedi filmi. julia roberts'ı julia roberts yapmış olmasına girmeme gerek bile yok.

ayşen gruda

sanatçı gibi sanatçıdır. elini vicdanına koymaktan çekinmemiştir. diğerleri gibi düşüncelerini dile getirmekten korkmamıştır. sanatçı dediğin de ülke kötüye giderken susmamalıdır zaten. biz onun oyunculuğunu da güçlü kişiliğini de unutmayacağız.

feminenlere ilgi duymayan gay

ilgi duymamakta özgür olan gaydir. feminen gaylerin bunu anlayışla karşılaması gerekir ki zaten durum bu. bunu büyütmeye gerek yok. saygısızlık yapmanın hiç lüzumu yok. feminen gayler ve transeksüeller sayesinde bugün dünyada görünürüz, gay olduğumuzun bilincindeyiz. bu insanları yüceltmem gerekir ama günümüzde ayrımcılık yapmış olacağım için yüceltemem. kendi içimizde birbirimizi ötekileştirdiğimiz için bunları söylemek istedim sadece. belki düşünceniz biraz olsun değişir diye.

"gay değilim full aktifim" diyip erkeklerle birlikte olan, lgbti'ye asla katkısı olmayan insanlarla birlikte olabilirsiniz. ama saygı duyduğunuzu söyleyip genelleme yaparak feminen gaylere saygı duymuş olmuyorsunuz. lubunca konuşup gay olduğunu itiraf etmeyen kerimcan durmaz ve makyaj kanalında lgbti ile ilgili içerikler de üreten arda bektaş'ı* referans göstererek genelleme yapacaksanız sohbet kurmaya çalışmayın zaten kimseyle. kimse sizin sohbetinize muhtaç değil. ötekinin ötekisi yapmaya çalışsanız da kendini lgbti içinde gören hiçbir birey aciz değil.

hastane mescidinde oral seks yaparken yakalanan eşcinseller

pek duyulmayan bir haber. ya gerçek değil ya da duyulmasını istemiyorlar. açıkçası ikinci düşünceye daha yakınım. öyle böyle bir yerde yakalanmamışlar çünkü. adamlar resmen sevişerek mevcut düzene isyan etmiş*.

onaylamasam da yaşanan şey eşcinsellerin ötekileştirilmesinin, aile ve toplum baskısının bir yansıması bence. sen insanların kimseye zarar vermeyen cinsel hayatlarına, yönelimine saygı duyma sonra kendi değerlerine saygı duyulmasını bekle. insanlara karışma ki evlerinde veya bir otel odasında rahat rahat sevişsinler.

(bkz: bırakınız öpüşsünler)
(bkz: bırakınız sevişsinler)

ayı sözlük itiraf

bence kudurmuş alışmıştan beterdir. çünkü alışmış insan görgüsüzlük yapmaz, daha cool davranır. ne yaptığını bilir. ama kudurmuş insanın ne yapacağı belli olmaz ki. ben böyle düşünüyorum yani.

saykodelik türk klipleri

türklerin bu konuda ne kadar başarılı olduğunu gösteren kliplerdir.

örneğin;

suriyeli mülteciler hakkında doğru bilinen yanlışlar

üstteki entrynin sahibi temsili*.


dün seda sayan'a bağlamamak için sustum. bölüneceğiz diyen yazara da katılmıyorum fakat "burası senin ülken ha?" lafı gerçekten canımı yaktı. en basitinden dilek tutarken, dua ederken es geçmediğim bir yer türkiye. kimi zaman yaşanılmaz olsa da benim ülkem. insan üzerinde yaşadığı topraklarda neler oluyor diye sorgulamaz mı? niye bunu sorgulayan insanlara ırkçı damgasını yapıştırıyorsunuz? toprağını sevmek ne zaman ırkçılık olmuş? sen evini sevmez misin? sen evinde huzurlu yaşamak istemez misin? neyse bunu geçmek istiyorum. anlamanızı beklemiyorum.

türkiye'ye kimler kimler gelmiş. kim bu kadar yaygara koparmış bu zamana kadar? kimse. çünkü adamlar adapte olmaya çalışmışlar. mülteci olarak geliyorsan uyum sağlamak zorundasın. tepemize çıkman kabul edilebilir bir şey değil. sen misafirliğe gittiğinde böyle mi davranıyorsun ev sahibine? ev sahibine tecavüz mü ediyorsun? ev sahibinin çocuğunu mu öldürüyorsun? kedisini mi boğazlıyorsun? ev sahibini huzursuz edersen o da seni istemez. bir şekilde seni göndermek ister.

kaç senedir bu ülkedeler ve memnun bile edememişiz. bırak adapte olmayı hepsi avrupa'ya kaçma niyetinde. ama avrupa'da onları alacak bir ülke yok. senin özendiğin hümanizmin fikir babaları manyak çünkü değil mi? ırkçılar, faşistler. vah vah. sorun hümanizmde değil ama. sorun hümanizmi bilmeyip hümanizm kasanlarda. kendiyle aynı fikirde olmadığı için çatır çutur insan öldüren yaratıklara hoşgörü göstermek hümanizm değildir. bunun uzun vadede ne gibi sonuçlara yol açacağını sorgulamak ırkçılık değildir.

kötü günlerden geçiyoruz. kendi kendimizi düzeltebilmiş değiliz. nasıl depresyondayken arkadaşımızın dertlerine yardımcı olamıyorsak aynı o şekilde suriyelilere de yardımcı olabileceğimizi düşünmüyorum.

onur yürüyüşünde iki kadının çırılçıplak soyunması

son derece şık bir eylem. toplum biz ne yaparsak yapalım bize hazır değil. biz zaten onlara göre ahlaksızız.

ayı sözlük itiraf

victor hugo sizi görse sefilleri en baştan yazardı.

ayı sözlük itiraf

herkesten iğreniyorum. hepiniz yeterince iğrenç ve iticisiniz. teşekkürler.

le gıybet whatsapp grubu

ispanakliborek çıktığından beri biz:




(bkz: geri dön tülay)

thepillars

denemek istedim ve sonuç ortada. arkadaşlar lütfen eksilemeyin yazık çünkü.