smellycat

yeni sözlük yazarımız. aramıza hoş geldin.

(bkz: askk)
phoebe buffay ablanın friends dizisinde meşhur ettiği - kulaklarda çınlayan muhteşem şarkısının ismidir. şimdilerde ise sözlük yazarı nicki olarak ayrı bi hüvviyet kazanmıştır. iyi de olmuştur.seçime bakılırsa nickin sahibi sevimli, sempatik ve eğlenceli bir yazar olmalıdır.

hoşgeldin hemşire. *
top 10 listemde bulunan bir phoebe buffay şarkısı.*

bir friendstioner olarak bu harika nicke sahip olan yazara bir hoşgeldin demek geçte olsa boynumun borcudur

hoşgeldiiiiiasdfşakfjgaşsljgaljfgiiiiiiiiiiiin
o gün biz ikinci vapuru beklemeden üsküdar üzerinden gelmiştik kadiköye "yoksa aynı vapurda gelecektik" diyince "bizim vapurda olmadığınızı biliyodum" diyerek "olsaydiniz anlardim" demek istemiştir bana ilk görüştüğümüzde. * çok konuşkan değildir kendileri. yemek bitip bi yerde oturup çay kahve içmeye baslayinca çözülüyo yavaştan dili. konuştukça da sevecenliğini çokca belli eden cana yakin buldugum ve beni özellikle müzik dinleme anlayışımızın benzerliği ve bu yollu müzik kültürümüzün kıtlığı noktasında epey bi güldüren yazardır. zat-i alini tanıdığıma çokca memnun oldum *
başlığı görünce kafamda çalmaya başlayan şarkıdır:
smelly caat, smmmelllly cat, what are they feeding you?
smelly cat, smmeelly cat, it's not your fault
o kadar samimi sıcak bi sohbeti var ki elimdeki poşeti moda sahilinde unutup kadıköy metrosundan tüm moda sahilini koşmama sebep olmuş yazardır öncelikle... her aklıma geldiğinde gülüyorum hala...
sabah saatlerinde yüzümüzü denize döndüğümüzü anımsıyorum. konuşası da vardı konuşacak şeyleri de. morali bozuktu biraz, sonra kalkıp olabildiğine güldük, yürüdük ve sohbet ettik. suyun en pahalısından içtik * sigara almak için büfeye gidecekti ki ''alma be, zaten öksürüyosun'' diyince almaya tereddüt etmişti ona da gülüyorum şu an...
su demişken iktisadi bilgilerinden birşeyler aktardı bana. konuştukça konuşasımız geldi. çay içtik. bi ara ''şu an resmen aydınlandım!'' dedi. boş boş tekrar tekrar dolandık heryeri o arada animeler, fikirler, ordan burdan epey konuştuk. madem dolaşıyoruz bi işe yarayalım diyip ona telefon bile baktık. kendisini arayanlara '’selam söyle’’ diyip güldüğümü anımsıyorum. her seferinde söyledi ama. kim olduğunu bilmediğim bi ton arkadaşına selam söyledim. bi kız arkadaşıyla da tanıştıracaktı beni ki o gün erken eve dönmem gerekti. cidden çok güzel bi gündü anı anına hatırlıyorum. (son son poşeti almak için o kadar koşup terlemeyeydim iyiydi tabi)
sonra bir başka gün beşiktaşta buluştuk. ellerinde sınav kopyaları yazmıştı kendi bile okuyamadı tabi. şifreleme falan dedi de yemedik tabi. iskeleden yokuşlar yürüdük ettik yemekler üzerine falan konuştuk. sonra oturup çocuk menüsünden bişeyler söyledik * sonra pandam gelip katıldı bize. yine bi yemek muhabbeti yine aldı gitti. en son ayrılırken bi sarıldı böyle kardeşime sarılıyomuşum gibi hissettim. canımdır o benim.
insan yürürken herkesle dalga geçebilir, kendiyle de, yanındakiyle de. yeter ki samimi olsun…
en kısa sürede beraber yemek yapmalı mesela. evet bu konuda elime su dökebilirsin ama daha ileri gitmek mi? yo dostum yoo olmaz.
müzeler gezilmeli mesela
ve sohbet edilmeli çay içip
bihter ziyagilim benim iyi ki varsın. hepsini yapıcaz not ediyorum ben bunların raad ol
bu arada her sözüme kulak vermeyişini delikanlılığına veriyor tebessümlerin en güzelini ediyorum. ve duygusal zekasının çok gelişik olması beni hayran bırakmıştır kendisine. bi iki ödevini okumak yetti bunu anlamak için ve bi iki gönderdiğim yazıya bakış açısı...

birgün hayatının aşkını bulacağına dair en ufak bi tereddütüm varsa beşiktaştan kalkan kadıköy beşiktaş vapuru olayım. daha ne diyim ya *
çok güzel bir phoebe buffay şarkısı ki yanlış hatırlamıyorsam 3.sezonda da çok harika, arkada siyahi vokallerle çekilmiş bir klibi de bulunmaktadır.
her gördüğümde çöp kutusundan fırlayıp smelly smelly smelly its not your fault diye haykıran kızlar aklıma geliyor.
sevdiceğime "olum o kadar ozledim ki bunu gorunce hayvan gibi sarilip belini falan kirabilirim. valla ailesi verirse evlatlik alalim biz bunu bence" dediğim yazardir.
keratadir, hergeledir, candir *
şu saatte canımın taze fasulye çekmesine sebep olan yazar!
ayol her yerde yemek mi konuşmus ?? gece gece bana patlıcan dolması, patlıcan reçeli ve dondurma çektirdi.
yakında kısa bir tatile çıkacak olan yazar. mavi yolculuk yapacak gibi görünüyor; yolu tropik adalara düşerse kendisinden taze ylang ylang, paçuli meyvesi, vanilya kozalağı, 2 kg palmiye yağı ve yaş hindistan cevizi bekliyorum. liste belli eli boş dönerse çirkefleşerek mevzu çıkarırım ona göre.*
mutluluğumu * borçlu olduğum yazar.
sohbete geçmek istediğim yazarlardan. insana güzel enerji veriyor.
bugünkü kadıköy zirvesinde ayı sözlük eurovision 2015 şarkı yarışması zirvesi gecesi karaoke yapabileceğimiz konusunda bizi umutlandırdı. eurovision u bırakıp kendimiz tüm gece şarkı söyleriz diye de düşünmüyor değilim. hoşsohbet bir yazar, ayı sözlük hormonlu domates ödülleri zirvesinde çok sohbet edememiş olsak da bugün o açığı az da olsa kapattık.
çok sempatik bir yazar. her görüşmede daha da ısınıyorum kendisine. ev zirvesi, film zirvesi sinyalleri de heyecanlanmamı sağlamıştır. gece vedalaşamadık şeker, dışarı nasıl attık kendimizi hiç sorma. kusurumuza bakma. seviliyorsun.
güler ve güzel yüzlü, samimi, sıcakkanlı insan. iyi ki zirveye uğramışım dedirttirdi içimden. *
profil fotoğrafı beni fazlası ile güldürmüş, sevimli yazarcan. sözü var, sınavlardan kurtulsun, görüşeceğiz!
benim gibi yorgunluktan yana dertli yazar. ama onunki gezmekten. ayrıca artı oy meleğim.
hafif kırılgan yapısıyla olsa gerek yaptığım esprilere hafiften alınsa da çıtırlığına paralel sıcakkanlı biri. seksi olucam diye çorapsız giydiği ayakkabıdan ayağı yara alsa da mağrur duruşunu yürüyüşte ve gece eğlencede hiç bozmamıştır.
  • /
  • 5